Uzmanlar açıkladı: Türk insanının kalp sağlığı kötü!

Tüm dünyada kalp ve damar hastalıklarından kaynaklı ölüm oranları artarken uzmanlar, kalp sağlığını korumak için zararlı alışkanlıkların değiştirilmesi gerektiği konusunda uyarıyor. Kalp hastalıklarına yakalanma yaşının giderek düşmesiyse dikkat çekiyor.

Son Güncelleme:

12-18 Nisan Kalp Sağlığı Haftası dolayısıyla kalp sağlığının önemine dikkat çeken Türk Kardiyoloji Derneği Genel Sekreteri ve Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Klinik Şefi Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı ve ek hastalıkların kalp hastalıklarına etkisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Okuyan, “Toplum olarak kalp sağlığımız kötü bir durumda fakat bu çok rahat önlenebilir. Yapılması gereken kalbimiz hasar görmeden gereken tedbirleri almak. Kalp hastalıklarına bağlı ölümler dünyada ve Türkiye'de ilk sırada. Türkiye, ölüm oranlarında kadınlarda AB ülkeleri arasında ilk sırada, erkekler de ikinci sırada. Kadın kalp sağlığında çok kötü bir durumdayız. Toplum olarak da Avrupa’daki diğer ülkelerle kıyasladığımız zaman kalp sağlığımız kötü bir durumda fakat bu önlenebilir. Kolesterol, sigara tüketimi, hipertansiyon, diyabet, hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme kalbimizin düşmanları'' dedi.

"DÜNYADA TÜM ÖLÜMLERİN EN SIK SEBEBİ"

Kalp ve damar rahatsızlıkları kaynaklı ölüm oranlarına ilişkin konuşan Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, “Kalp damar sistemi hastalıklarına bağlı rahatsızlıklar dünyada tüm ölümlerin en sık sebebi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, bir numaralı sebebi. Ülkemizde de kalp damar sistemi hastalıklı ölümler tüm ölüm nedenleri arasında ilk sırada, bu çok ciddi bir problem. Bu ölümlerin çok önemli bir bölümü önlenebilir nitelikte. Diyet, egzersiz yaparsınız yaşam stilinizi değiştirmiş olursunuz bu şekilde bu risk faktörlerini azaltabilirsiniz. Özellikle trans yağları hayatımızdan çıkarmanın ciddi anlamda kalp damar hastalıkları riskini azalttığı görülmüş. Türk Kardiyoloji Derneği olarak bu konuda her yıl Kalp Sağlığı Haftası’nda, Dünya Kalp Günü’nde farklı farklı etkinlikler, insanları bilinçlendirmeye yönelik birtakım çalışmalarda bulunuyoruz'' dedi.

"NE KADAR GEÇ MÜDAHALE EDERSENİZ O KADAR KALP KASI HASARI OLUYOR"

Kalp krizlerinde erken müdahalenin önemine dikkat çeken Okuyan, “Ne kadar geç müdahale ederseniz o kadar fazla kalp kası hasarı oluyor ve bu ölen kalp dokusu, yerine gelmiyor. Kalp kendini yenileyemiyor, kalbinizin elde kalan yüzde 40-50’si işlevini yitirdiyse bu krizden dolayı artık kalan kalp kası dokusuyla ömrünüzü devam ettirmeniz gerekiyor, bu da çoğu zaman yeterli olmuyor. Kalp hasar görmeden gereken tedbirleri almak lazım. Ramazan’da da bütün gün boyunca sahurdan itibaren istirahatte olan bir bünyeye siz bir anda hızlı bir şekilde besinleri alıyorsunuz. Bir anda kan şekerinde ani oynamalar oluyor, bu aldığınız besinleri sindirebilmek için kan direkt mide, bağırsak dokularına hücum etmeye başlıyor. Kritik organlara giden kan akımı azalıyor. Kalp krizlerini kolaylaştırıcı bir durum olarak karşımıza çıkabiliyor. Zaten Ramazan’da genellikle acil servislere kalp krizlerinin geldiği zamanlara bakarsak genellikle iftardan sonradır. İftardan sonra yavaş yavaş, sakin sakin öncelikle sıvı gıdalarla beslenmek konusunda zaten diyetisyenler uyarıyorlar'' dedi.

"STRES, MODERN YAŞAMIN SEBEP OLDUĞU KABUSLARDAN BİRİ"

Stresin de kalp sağlığını etkileyen çok önemli bir faktör olduğunun altını çizen Okuyan, ''Stres, modern yaşamın sebep olduğu kabuslardan birisi. Stresten ne kadar kaçınalım desek de bu her zaman mümkün olmuyor. Bütün bu beslenme, hayat tarzı değişiklikleri maalesef çağın teknolojik gelişimi, yoğunluğun getirdiği şeyler, buna stres de eklenince kalp hastalıklarının yaşı düşüyor. Buna bir de kötü alışkanlıklar sigara, nargile, türün ürünlerini, obeziteyi eklediğiniz zaman kalp hastalıklarına yakalanma yaşının düşmesi kaçınılmaz oluyor'' dedi.
Artan hava sıcaklığı nedeniyle hastaların tedavisinde değişimler olabileceğini ve Türkiye’nin kalp sağlığı anlamında kötü bir durumda olduğuna dikkat çeken Okuyan, “Bizim yaz aylarında düzenli idrar söktürücü tarzı ilaç kullanan veya tansiyon ilacı kullanan hastaların ilaç dozlarını yeniden ayarlamamız gerekebiliyor. Hastanın tuz alımını bir dengeye sokmamız gerekebilir. Yaz aylarında kaybedilen tuzun yerine konması gerekebilir, bu bizim özellikle hipertansiyonu, kalp yetersizliği olan hastalarımız için önemli bir problem. Sıcak havalarda kalp, tansiyon hastalarının, yaşlıların çok dikkat etmesi lazım. Pandemi kalp sağlığına birçok yönden etki etti, korona virüs direkt kalp üzerinde de olumsuz etkiler oluşturan bir durum olarak karşımıza çıktı. Türkiye’deki Covid vakaları azaldıkça, aşılama arttıkça Covid’e bağlı kalp rahatsızlıklarının da kalp rahatsızlıkları oranın da azaldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

Kaynak: İHA

Sonraki Haber