Türkiye'de bir ilk olacak! Dev deprem tatbikatına günler kala ne biliyoruz?
Tüm Türkiye 12 Kasım Cumartesi günü saat 18.57'de deprem tatbikatına katılacak. Peki bu çapta gerçekleştirilecek ilk tatbikat olması açısından büyük bir önem arz eden 'Çök-Kapan-Tutun Deprem Anı Tatbikatı' ile ne amaçlanıyor? Tatbikata dair ne biliyoruz? Afet anı tatbikatları neden önemli?
Bir deprem ülkesi olan Türkiye, 12 Kasım'da bir ilke imza atmaya hazırlanıyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), 12 Kasım 1999 yılında Düzce’de meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin 23. yıl dönümü nedeniyle ülke genelinde eş zamanlı tatbikat gerçekleştirecek. Tatbikat, 12 Kasım Cumartesi günü depremin meydana geldiği saat olan 18:57’de, ‘Çök- Kapan-Tutun’ hareketinin uygulanmasıyla yapılacak.
Peki hazırlanan bu dev tatbikatla ne amaçlanıyor? AFAD'ı buna iten sebep ne olabilir? Söz konusu büyüklükteki bir tatbikat hangi koşullarda başarılı olur?
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, tatbikatın öneminin altını çizerken "Tatbikatları kişisel olarak çok önemsiyorum. Bir afet anında hazır olmanın ilk adımı. Teorik bilgilerin pratiğe döküldüğü, güçlü ve zayıf yönlerimizin tespit edilebildiği, eksiklerimizi görebildiğimiz bir etkinlik" ifadelerini kullanıyor.
İlk kez bu kapsamda ülke genelinde böylesi bir tatbikatın yapılacağının altını çizen Prof. Özener, "Tatbikat, deprem anında neler yapmamız gerektiğini, deprem anında doğru davranış tarzımızı otomatik hale getirmeyi ve afet konusunda bir farkındalık yaratarak bu farkındalığı yaygınlaştırmayı amaçlıyor" diyor.
Prof. Dr. Okan Tüysüz ise “Biz uzun zamandır tatbikat yapılmasının gerekli olduğunu söylüyorduk; AFAD'ın böyle bir tatbikata karar vermesi olumlu bir gelişme” ifadelerini kullanıyor.
SON İZMİR DEPREMİNDE YAŞANAN TRAJEDİ NEDENİYLE...
AFAD, tatbikatta vatandaşların, televizyon kanalları, radyolar, belediye anons sistemleri, camiler ve GSM operatörleri tarafından bilgilendirileceğini aktarıyor.
Prof. Dr. Tüysüz, AFAD'ı bu denli ciddi bir tatbikata iten sebebi son İzmir depremiyle açıklıyor ve “İzmir'deki depremde hayatını kaybeden iki kişiden biri kalp krizi nedeniyle biri de balkondan atladığı için yaşamını yitirdi. Bu maalesef deprem anında ne yapacağını bilmemekten kaynaklanan bir durum” diyor.
Tatbikata ilişkin yetkili makamlara uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür ise “Tatbikatın duyurulması lazım. Bunun nasıl yapılacağı önemli. Sürpriz olmaması lazım. İnsanlar da tatbikat bilinciyle hazırlık ve beklenti içinde olmalılar” diyor ve devam ediyor:
“Sokaktaki insanın, iş yerindeki insanın, evindeki insanın ne yapması gerektiği söylenmeli.”
'AFETLERE HAZIRLIK BİR YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GELMELİ'
Prof. Dr. Görür ayrıca doğru bilgilendirilme yapılmamasının tatbikatın ciddiyetine zarar vereceği uyarısında da bulunuyor. Bu noktada akıllara bir başka soru gelmekte. Pek çoğumuzun eğitim hayatından hatırlayacağı üzere okullarda yapılan deprem tatbikatları müdür ve öğretmenler uyarmadıkça öğrenciler tarafından çok da ciddiye alınmazdı. Peki bu ciddiyetin oluşması için ne yapmak gerek?
Prof. Dr. Özener, "Tatbikatları ciddiye almamızı sağlamanın ilk adımının 'afetlere hazırlığı' bir yaşam biçimi haline getirmemiz olduğunu düşünüyorum. Yani afetlerle birlikte yaşamayı öğrenmemiz ve afetle karşı karşıya geldiğimiz durumda davranışımızı çok daha önceden özümsemiş olmamız gerekiyor. Bunun için de afetlere hazırlığı çok küçük yaşlardan itibaren bireylerin zihnine işlememiz gerek" diye aktarıyor.
“Bu bir kültür meselesi” diyen Prof. Dr. Tüysüz ise şöyle devam ediyor:
“Toplumumuzda maalesef afet kültürü gelişmiş değil. Afete bir türlü alışamadık. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana yaşanan en büyük deprem 1939 Erzincan Depremi'ydi. 40 bine yakın can kaybı vardı. O zamandan bu zamana depreme hazır değiliz. Afetin öncesi, anı ve sonrası var. Afetten sonra yara sarma konusunda iyiyiz. Afet öncesinde ise maalesef kötü durumdayız. Hiç değilse afet anında bilinçlenmemiz için bu tarz tatbikatlar çok önemli.”
Son olarak çarpıcı bir soru soran Prof. Dr. Tüysüz, “Diyelim ki depremde yaralandınız, 2 milyon kişi yaralandı. Hangi hastaneye gideceğinizi biliyor musunuz? Kimse bilmiyor... Aslında bu dahi ciddi bir afete maalesef hazırlıklı olmadığımızı gösteriyor” diyor.
Ek kaynak: AFAD, AA
Kaynak: Web Özel