Tıpta online eğitim ne kadar olur? | 'Görerek öğrenilen bir branşta...'
6 Şubat depremlerinin ardından tüm üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi uzun süre gündem oldu. Özellikle afet bölgelerindeki öğrencilerin online eğitime nasıl katılacağı ciddi bir mesele. Ayrıca tıp gibi kritik bir branşta online eğitimin nasıl yapılacağı konusunda soru işaretleri mevcut...
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından tüm Türkiye çapında üniversite eğitiminin online ortama dönmesi uzun süre gündem oldu. Özellikle afet bölgelerindeki üniversite öğrencilerinin eğitime ulaşması bir hayli zor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri kısa bir süre önce bir açıklama yayınladı ve afet koşullarında online eğitimin zorluklarına dikkat çekti. Bahse konu açıklama, "Tıp gibi beşeri bir branşta uzaktan eğitim ne kadar mümkün?" sorusunu da akıllara getirdi.
Türkiye’deki tıp fakültelerinde eğitimin ilk 3 senesi fakültede, son üç senesi ise hastanede stajyer olarak görülüyor. Depremlerden sonra üniversitelerin online eğitime geçmesiyle tıp fakültelerindeki ilk üç sınıf da bu online eğitime dahil edildi.
Hacettepe Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran, ilk üç senede anatomi, fizyoloji ve laboratuvar temelli eğitimler verildiğini belirterek, "Onlar mecburen yüz yüze olmalı" demekte. Cankurtaran, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Tıp birbirinden çok öğrenilen bir branş. Online eğitimde çocuklar bir tıp fakültesinde ve hastanede bulunamıyorlar. Öğrenciler 4. sınıfta staja başlıyor ama doktor kimliğine ilk seneden itibaren bürünüyor. Neticede ilk 3 yılında da hastanenin karşısındaki binada eğitim alıyor, acili, diyalizi görerek hastaneye adapte oluyor. Tıpta online eğitimin yüz yüze eğitime benzeme ihtimali sıfır."
Tıpta 4., 5., 6. sınıfların online olmasının pandemide denendiğini anımsatan Cankurtaran, "Pandemide mecburduk. Genç hekimler hayatını kaybetmeye başlamıştı" değerlendirmesini yapıyor.
Depremden etkilenen şehirlerdeki üniversiteler dışında online eğitime ihtiyaç duyulmadığı kanaatinde olduğunu belirten Cankurtaran, "Afetzede şehirlerde online eğitimden ziyade, öğrencilerin desteklenerek başka illere gönderilmesi gibi çözümler bulunabilirdi. Mesela Hatay’da eğitim gören 4., 5., 6. sınıflar Mersin’deki tıp fakültesine yönlendirilebilirdi. Burada, öğrencilerin yönlendirildiği tıp fakültesinin depremzede üniversiteyle aynı seviyede olması önemli."
HATAY'DA NASIL OLACAK?
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Cenk Balta ise, Hatay’da ayakta kalan bina sayısının çok az olduğuna ve şehirde internet erişiminde hala büyük problem yaşandığına işaret ediyor. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin yaptıkları açıklamada depremzede öğrenciler ile hocaların teknolojik imkanlardan yoksun olduğunu belirttiklerini hatırlatan Balta, "Öğrencilerin de vurguladığı gibi şu an Hatay'da online eğitimin imkanı yok" diyor.
Birçok deprem bölgesinde üniversitelerin eğitime elverişli olmaması nedeniyle bu kentlerde okuyan öğrenciler online eğitim için çeşitli üniversitelere yönlendirildiler. Balta bu mesele ile ilgili olarak ise, her üniversitenin müfredatının birbirinden farklı olduğunun altını çiziyor. Balta sözlerini, 'Mesela tıpta birinci sınıfta verilen dersler farklı, o nedenle müfredatlar arasında bir denklik sorunu var. Bunlar da öğrencilerin sene kaybına neden olacaktır.'
Balta, tıp fakültesindeki asistanların durumuna da vurgu yapıyor. Mustafa Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaklaşık 300 asistan bulunduğunu ifade eden Balta, tıp fakültesinin kapatıldığını hatırlatıyor ve "Bu asistanlar ne olacak" diye soruyor. Tıp fakültesi yeninden kuruluncaya kadar asistanların da başka yerlere görevlendirilmesi gerektiğini belirten Balta, ancak mevcut durumda göğüs cerrahisi asistanının yönlendirildiği üniversitede yapabileceği bir şey olmadığını, çünkü o üniversitede göğüs cerrahı bulunmadığını dile getiriyor.
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Araştırma Hastanesi Kadın Doğum Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Arif Güngören de şehirde eğitim gören öğrencilerin depremzede olduğunu belirtiyor. Güngören değerlendirmesini şu sözlerle sürdürüyor:
"Öğrencilerde doğru düzgün bilgisayar kalmadı, internete bağlanacak ortamları yok. Antakya’da yaşayanların bir kısmı ailelerinin yanında çadırlarda kalıyorlar. Pandemide uzaktan eğitim konusunda rahattık çünkü öğrencilerin kalabileceği yurtlar veya evler vardı, öğrencilerin bilgisayarları ve interneti vardı. Şimdi deprem nedeniyle barınma ve yeme-içme sorunları yaşıyorlar, elektronik cihazlarını kaybettiler, internete erişim de mümkün değil."
Güngören, 4. 5. 6. sınıfların staj durumuna da değiniyor. YÖK tarafından bu öğrencilerin varsa gittikleri şehirlerde yoksa en yakın üniversiteye müracaat ederek kalan stajlarını tamamlaması kararı alındığını aktaran Güngören, "Fakat üniversitelerin müfredatları çok farklı olabiliyor ya da staj gruplarında farklılık yaşanabiliyor. Bu durum da kargaşaya neden olacaktır" ifadesine yer veriyor.
Kaynak: Web Özel