Tatil tedbirlerine ilişkin önemli uyarı: Kimse ailesiyle arasına mesafe koymak istemez

TOBB Turizm Meclisi Başkanı Osman Ayık, koronavirüs sonrası turizmde alınacak tedbirlerin ölçülü ve uygulanabilir olması gerektiğini belirtti. Ayık, "Kimse aşırı ölçüde kurallar getirilmiş bir tatile çıkmak istemez" dedi.

Son Güncelleme:

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Turizm Meclisi Başkanı  ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Turizm Başdanışmanı Osman Ayık, 2019'u rekorlarla kapatan, 2020 yılında da yeni rekorlar kırması beklenen Türk turizminin, tüm dünyada etkili olan koronavirüs nedeniyle durduğunu hatırlattı. Turizm sektörünün ülke ekonomisi açısından son derece önemli ve stratejik ekonomik faaliyet alanlarından biri olduğunu aktaran Ayık, "Son açıklamalara bakılırsa birinci çeyrekte ciddi kayıp yaşandı. Şu anki gelişmeler çerçevesinde baktığımızda, ikinci çeyrekte de bu kayıpların devam edeceği görülüyor. Dünya turizm endüstrisinin yüzde 45 ile 70 arasında daralacağı söyleniyor ki bunlar çok büyük rakamlara tekabül ediyor. Bu yıl dünya turizminde, 275 ile 400 milyar dolarlık kayıp öngörülüyor" diye konuştu.  

'2020'DE 60 MİLYONA YAKIN TURİST BEKLİYORDUK'

Rekorlarla tamamlanan 2019'un ardından 2020 yılında Türk turizminin hedeflerinin büyük olduğunu belirten Osman Ayık, salgın nedeniyle artık rakamların belirsiz olduğunu söyledi. Ayık, ülke açısından bakıldığında 2019'un çok iyi geçen yıllardan olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Tarihi bir rekor kırdık. 2020'de de ön rezervasyonlarımız son derece iyiydi ve yeni bir rekora imza atmak istiyorduk. Sayın bakanın açıkladığı gibi 40 milyar dolarlık gelir hedefimiz vardı. 60 milyona yaklaşan bir ziyaretçi hedefimiz vardı. Bu boyuttaki salgın, hedeflerimizin tamamını belirsiz bir duruma itti. Şu anda herhangi bir öngörüde bulunmak çok zor. Dünyada ne oluyorsa aslında benzer şeyler bizim ülkemizde de olacak. Orada bir ekonomik daralma, turizm sektöründe genel bir daralma varsa aynı daralma bizde de olacak. Dolayısıyla 2019'daki bütün planlarımızı, görülerimizi, beklentilerimizi yenilemek zorundayız. Ancak turizm sektörlerinin bileşenlerinin tamamı durmuş vaziyette. Bizim sektörümüz için en önemli bileşimlerden biri hava yolu taşımacılığı. Hava yolu taşımacılığı dünyada neredeyse tamamen durmuş vaziyette. Dolayısıyla var olan durum üzerinden ileriye dönük öngörüde bulunmak çok zor. Avrupa Birliği'nde başta Almanya olmak üzere birçok ülkede geriye dönüşle ilgili birtakım uygulamalar yavaş yavaş devreye alınmaya başlanıyor. Seyahatle ilgili insanların planlarının nasıl oluşacağını da göreceğiz."

'ALINACAK ÖNLEMLERE DİKKAT'

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un açıkladığı sertifika programına da değinen Osman Ayık, "Bu yerinde bir karar. Tabi ki dünya bu salgından sonra eski dünya olmayacak. Tüketici eğilimlerinde, misafir eğilimlerinde mutlaka değişiklikler olacak. Misafirler, kendi sağlıkları için birtakım beklentiler içine girecek. Türkiye bu anlamda, dünyadakilerle kıyaslandığında en iyi durumdaki destinasyonlardan biri. Bizim tesislerin fiziki yapıları son derece yüksek. Hijyen konusunda, gıda sağlığı konusunda ve hizmet standardı konusunda rakiplerimize göre son derece iyi durumdayız. Dolayısıyla uygulanacak sertifikalandırmalarda çok dikkatli olmak lazım. Geçici bir durum olduğunu tespit etmek lazım. Bütün çalışmalarımızı bu doğrultuda yapmamız lazım" diye konuştu.

'SÜRECİ ÇOK İYİ YÖNETMEK LAZIM'

Sürecin çok çabuk çözülemeyeceğini belirten Ayık, "İlk açıklanan paketler bugünü yani kısa vadeyi çözer nitelikte. Ama şu görünüyor ki süreç biraz uzayacak. Biz içerideki sorunları çözmüş olsak bile kaynak pazar konumunda olan ülkelerde sorunlar çözülmeden o ülkelerden misafir kabul etmeyeceğiz. Bunlar karşılıklı anlaşmalarla iletişimle oluşacak şeyler. Dolayısıyla geri dönüş kademe kademe olacak. O nedenle süreci çok iyi yönetmek lazım. Erken adım atmak önemli avantaj sağlayabilir, ama onun arkasından gelecek tehlikeler de olabilir. Bundan dolayı yolumuza dikkatli devam etmemiz lazım" dedi.

'KURALLAR MAKSADINI AŞMASIN'

Osman Ayık, koronavirüs sonrası için turizmde alınacak tedbirlerin ölçülü ve uygulanabilir olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:

"İnsan sağlığının her şeyin önünde geldiğine hiç şüphe yok. Bu yüzden elbette turizmin her bir bileşeni için ayrı ayrı, sertifikasyon ya da kurallar getirilebilir. Ancak bu kural ve standartların maksadını aşmayan, ölçülü ve uygulanabilir olması şart. Aksi takdirde tüm endüstri çıkmaza girer. Mesela hijyeni ele alalım ki Türkiye genelinde turizm tesislerinin neredeyse tamamında yüksek hijyen söz konusu. Ancak salgın sonrası siz hijyen anlayışını kimyasal dezenfektanlara dayalı hale getirirseniz bunun başka sonuçları da olur. 2-3 saatte bir yenilenmesi gereken kimyasal dezenfektanlar, doğa, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahip. Belki bu yolla, insanlar 'Covid-19'dan korunmuş olacak ama öte yandan ortamdaki tüm yararlı ve faydalı bakteri ve birçok şeyi yok etmiş olacak. Doğaya da olduğundan ve taşıyabileceğinden fazla kimyasal yüklemesi yapılmış olunacak. Kimse, aşırı ölçüde kurallar getirilmiş bir tatile çıkmak istemez. Kimse, aile bireylerinin şezlonglarıyla arasında 3'er metre varken güneşlenmek istemez. Bu yüzden kurallar getirilirken uygulanabilirliğini hesaba katmak şart."

'SÜREÇ UZARSA YENİ EKONOMİK ADIMLAR ATILMALI'

Sürecin uzaması durumunda atılacak ekonomik adımların yatırımcı ve çalışanlar için çok önemli olduğunu kaydeden Ayık, şöyle konuştu:

"Haziran ayından itibaren kısmen birtakım şeyler konuşulabilir. Kaynak pazar niteliğindeki ülkelerde normalleşme başladıktan sonra seyahat düşünülmeye başlanacak. O aşamadan sonra da sınır aşan seyahatler düşünülecek. Bunun en erken başlayacağı tarih temmuz, ağustos gibi gözüküyor. Tesislerin, işletmelerin ve çalışanların 2020'yi rahat bir şekilde geçirip gelecek yıllara hazır halde kalabilmelerini sağlayacak ekonomik adımları, ekonomik paketleri sektör adına açmak lazım. Sektörün geleceğe olan direncini mutlaka sağlamak zorundayız. Çalışanlarımız bizim en önemli kazanımlarımız. Bu insanlar yıllarını verdiler, emeklerini ortaya koydular ve belli bir birikime sahip oldular. Yatırımcılar, işletmelerimiz sermayeleriyle bu birikimleri yaptılar. Dolayısıyla bu, bu ülkenin kazanımıdır. Bu kazanımı geleceğe taşıma yükümlülüğümüz var."

DHA

Sonraki Haber