Tarihi eserlere saygısızlık, camiye PVC, çeşmeye boya
İstanbul'da tarihi eserlere yönelik hoyratlıklar bitmiyor. Öyle ki; Fatih'te 466 yıllık tarihi Bostancıbaşı Ali Ağa Camisi'nin çeşmesinin boyanarak bir kafenin içinde dekor olarak kullanıldığı ortaya çıktı. Yine Fatih'in Çarşamba semtinde bulunan 439 yıllık Mehmet Ağa Camisi'ne de plastik pencere takılırken, camideki külliyenin hamamı harabeye dönmesi tepkilere neden oldu.
İstanbul'un Fatih' ilçesinde, her adımda tarihi eserlere yapılan hoyratlıklar karşımıza çıkıyor. Bazen tarihi bir camiye takılan plastik pencereler görüntü kirliliği yaratırken, bazen de 500 yıllık çeşme bir kafe içine alınabiliyor. Kimisi sadaka taşını küllük yaparken, Eminönü ve civarındaki tarihi yerlerde ise klimalar, tarihi eserlere asılan ürünler, kablolar yüzlerce yıllık tarihin ruhunu bozabiliyor. Tarihi eserlere yönelik hoyratlığın son adresi Kanuni Sultan Süleyman döneminde Bostancıbaşı Ali Ağa tarafından yaptırılan, 466 yıllık tarihi çeşme oldu. 1558 yılında yaptırılan tarihi çeşme, siyah ve turuncu renge boyanarak bir kafenin dekor alanı olarak kullanılmaya başlandı.
SESİMİ DUYAN OLMADI
Tarihi çeşmeye yönelik hoyratlığı gözler önüne seren Arkeolog Ömer Faruk Yavaşçay ise ortay çıkan manzaranın yürekleri burktuğunu belirterek şunları söyledi: "Çeşmenin boyalar ile orijinal yapısını bozulmuş durumda. Vatandaşlarda tarih bilinci oluşması gerekir. Bu çeşmeyi 2 yıl önce fark ettim. O zamanlar sokaktaydı ve yarısı betona gömülmüş haldeydi. O dönem paylaşımlar yaptım fakat sesimi duyuramadım. Son gördüğümde ise çeşmenin boyandığını ve bir kafenin içine alındığını üzülerek gördüm. Eserin özgün yapısını bozan uygulamaların dikkat çekmemesi için ön kısmına masa ve sandalye de konulmuş. Çeşmenin olduğu alan külliye olarak inşa edilse de şimdilerde Kadırga'da sahipsiz bir şekilde durması acıklı."
"Bu çeşmenin tarihi olduğunu bilen kişi bile zor anlar, kafeye oturduğunuzda dekordan farksız. Bu aslında Bostancıbaşı Ali Ağa Camisi'nin içindeki bir çeşmeymiş fakat yıllar içinde camiden ayrılıyor, araya farklı yapılar giriyor."
PLASTİK PENCERE TAKILMIŞ
Tarihi eserlere yönelik hoyratlığın kurbanı olan bir diğer eser, Fatih'in Çarşamba semtinde bulunan 439 yıllık Mehmet Ağa Camisi. Esere plastik pencere takıldığı ve külliyesi hamamının harabeye dönüştüğü eserin son durumu hakkında da bilgi veren Yavaşçay, "Okullarda tarihi eserlerle ilgili dersler verilmeli, dünyanın herhangi bir yerinde 500 yıllık camiye pvc pencere takıldığını göremezsiniz. Cami ile birlikte yapılan hamamın da yerin altında kalmış durumda. Sadaka taşları da ne yazık ki betona gömüldü" bilgisini verdi.
SADAKA TAŞLARI KÜLLÜK OLDU
İstanbul'daki tarihi eserlere yönelik hoyratlığı değerlendiren Mimar Hatice Karakaya ise tarihi eserlerin kentin yüzü olduğunu ve sahip çıkılması gerektiğine dikkat çekerken şöyle konuştu: "Sadaka taşlarının, günümüzde yol genişletmeleri, park ve bahçe yapımı ya da kaldırım çalışmaları esnasında kaybolup gittiği biliniyor. Sadaka taşları, günümüzde kül tablası olarak kullanılıyor. Sadaka taşının yardıma ihtiyacı olanın elini uzatarak alması için yapılan oyuk da çöp ve sigara izmaritlerinden görülmüyor."
YOK OLMA TEHDİDİ
Adnan Demir (Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği Başkanı)
"Tarihi bir duvarda plastik bir pencere açılabiliyor, ısıtma kaynaklı yerden borular geçirilebiliyor ya da aydınlatma amaçlı tarihi bir mekanın tavanı delinebiliyor. Bu tür uygulamaların öçnüne geçilmesi gerekiyor. İstanbul'un binlerce yıllık eşsiz tarihi yapıları bilinçsiz vatandaşlar nedeniyle zarar görürken, yok olma tehlikesi altında bulunuyor" dedi.
Kaynak: Web Özel