Karar çıkması bekleniyordu... Gezi davası yine ertelendi

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozmasının ardından yeniden görülen 17 sanıklı Gezi Parkı davasının bugünkü duruşmasında da karar çıkmadı. Bir sonraki duruşma, 25 Nisan Pazartesi gününe ertelendi.

Son Güncelleme:

İstinaf mahkemesinin beraat kararlarını bozmasının ardından yeniden görülen 17 sanıklı Gezi Parkı davasında karar aşamasına gelindi. Bugün görülen duruşmada Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu 9 sanık, esas hakkındaki mütalaaya karşı son savunmalarını yaptı. Avukatların da savunmalarının ardından duruşma sona erdi. Davaya 25 Nisan Pazartesi günü devam edilecek. 

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, davanın tek tutuklu sanığı iş insanı Osman Kavala Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, Ali Hakan Altınay, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Ayşe Mücella Yapıcı’nın arasında bulunduğu tutuksuz sanıklar da hazır bulundu. Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP Milletvekilli Sezgin Tanrıkulu, yabancı konsolosluk temsilcileri, çok sayıda gazeteci de duruşmayı takip etti.

SAVCI MÜTALAASINI TEKRAR ETTİ

Davada duruşma savcısı celse arasında mütalaasını açıklamış, mütalaada, Osman Kavala ve Ayşe Mücella Yapıcı'nın 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilirken, 6 sanığın ise 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme' suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti. 

"KALLAVİ BİR DE ÖZÜR BEKLİYORUM"

Savcının mütalaasına karşı ilk savunmayı yapan Ali Hakan Altınay, savcılığın kendisinin Açık Toplum'da danışma kurulu ve yönetim kurulu başkanlığı, Anadolu Kültür'de yönetim kurulunda olduğunu iddia ettiğini, ancak her ikisinde de olmadığını belirterek "Sadece beraatimi talep etmiyorum, kallavi bir de özür bekliyorum" dedi.

ORTAK SAVUNMA YAPTILAR

Sanıklardan Ayşe Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman ortak savunma yaptılar. Ortak savunmada, "Gezi direnişi bu ülke tarihinin en demokratik, yaratıcı, eşitlikçi ve en kapsayıcı barışçıl kitlesel hareketi. Gezi, ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır. İddia makamı çaresizce ve defalarca iddia etse de içeriden veya dışarıdan bir şefi, reisi, talimat vereni, tepe örgütü, finansörü yoktur, olamaz da. Bu iddia, tüm olayların akışına, mantığın sınırlarına ters. Milyonlarca insanı haftalarca sokağa dökebilecek tek güç ancak halkın kendi iradesi olabilir. Hayali senaryolara dayanan suçlamalar, terör, darbe, dış güçlerin oyunu gibi asılsız ithamlar ve tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş yargısal zorlamalar Gezi Direnişi'nin tarihsel gerçekliğini değiştiremez. Orantısız güç kullanımı provokasyonun ta kendisiydi. Gezi, bu ülkede toplumsal barışın en gözle görüldüğü, elle tutulduğu yerdi. Bu iddianame ve esas hakkında mütalaa akla, vicdana sığmıyor, adalet barındırmıyor, bilime dayanmıyor, insan olmanın gereklerine saygı duymuyor" denildi. Sanıklardan Can Atalay, "Bu bir yargılama faaliyeti değildir. Sizi heyetinizdeki yargıçları tanımam şahsi bir hususum yoktur, ama ağır cezada yargılanan biri olarak bunu demek zorundayım bu bir politik bir faaliyettir" diye konuştu. Sanık Çiğdem Mater ise sinemacı olduğunu belirterek "Bu mütalaa ve iddianameler 2013'teki protestoların toplumsal hafızadaki algısını değiştirmeyecektir. Gezi orada duruyor. Katılmadığım bir toplantı üzerinden savcılık makamı niyet okuyor, bununla kalmayıp suç yöneltiyor" dedi. 

OSMAN KAVALA DA SAVUNMA YAPTI

Duruşmaya cezaevinden SEGBİS'le bağlanan Osman Kavala şunları kaydetti:

"Yargı süreci siyasi etki ile deformasyona uğramış, kamu yetkisinin kötüye kullanıldığı bir süreç yürütülmüştür. Gezi protestolarının Soros ve dış güçlerce planlandığı, benim bunun organizasyonunu gerçekleştirdiğim kurgusunun daha sonra FETÖ üyesi olmakla suçlanmış bir savcı tarafından hazırlandığını biliyoruz.

Gezi'nin dışarıdan yönetildiğine dair delil gösterilemedi. 80 ile yayılan protestoları yönlendirdiğim iddiası akla uygun değildir, sadece poğaça ve eczaneden alınmış maskelerle gittiğim Gezi’nin maddi ihtiyaçlarını karşıladığım iddiası saçmalıktır. Gezi protestolarının George Soros tarafından düzenlendiği iddiası protestoya katılan vatandaşlarımızı itibarsızlaştırmaya yönelik bir iddiadır. Bu iddia, araştırma sonucu ulaşılmış herhangi bir delile değil, Soros’un Arap Baharı arkasındaki kişi olduğu algısına dayanmaktadır ve iddianamede de böyle yer almıştır. 

Şiddet içeren, suç sayılan bir eylem biçimi önermem, insanları, kuruluşları buna teşvik etmem söz konusu değildir. Zaten iddianamede de bu kanıtlanmamıştır. Herhangi bir örgüte bağım bulunamadığından beni kalkışmanın finansmanı yaptılar. Hayatımın 4,5 yılını cezaevinde geçirmiş olmam benim için telafisi mümkün olmayan bir kayıptır. Bana teselli sağlayacak yegâne şey yaşadıklarımın yargıdaki vahim sorunların daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunması ihtimalidir."

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber