Son dakika! Erdoğan'dan 3600 ek gösterge müjdesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısının ardından müjdeleri peşi sıra verdi. Erdoğan, merakla beklenen 3600 ek göstergenin detaylarını da paylaştı.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. Müjdeleri birbiri ardına veren Erdoğan, merakla beklenen 3600 ek göstergenin detaylarını da paylaştı. 

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

2. Dünya Savaşı sonrasında hiçbir zaman içine tam olarak alınmadığımız paktların riyakarlıkları çevresinde döndük durduk. Bu süreçte siyasi ve ekonomik olarak kendi yolumuzu çizmeye her teşebbüs edişimizde kendimizi krizlerin içinde bulduk. Altını bir kez daha çizerek belirtmek istiyorum ki, Türkiye artık siyasi ve güvenlik önceliklerini bizzat kendisi tayin eden, uygulayabilen bağımsız bir ülkedir. Türkiye artık medeniyet ve tarih birikiminin farkına varmış, insani duruşu da her alanda ortaya koyabilen bir ülkedir. Geçen hafta BM'de ülkemizin uluslararası alandaki resmi adını Turkey'den, Türkiye'ye çevirmiş olmamız da yeni dönemin sembollerinden. Bundan sonra vatandaşlarımız göğüslerini gererek devletlerinin adının Türkiye olarak ifade edebilecektir. Artık bütün yazışmalarımızda, bütün kurumlar, Turkey diye bir ifade kullanmayacaklar, Türkiye adını tamamıyla kullanacaklardır. Bugün kabine toplantımızda bu kararı da aldık. Geçen 20 yılda ürettiğimiz milli gelirin 4'te birini yatırımlar için kullanarak istihdamı yüzde 42 yükseltmeyi başardık. Ülkemizdeki mandacı zihniyetlerin anlayamadıkları hakikat işte budur. 

Milletim müsterih olsun. Milletim gönlünü ferah tursun. Sırtlandığımız her yüke değecek parlak gelecek bizleri bekliyor. Bizim hayallerimiz de vizyonlarımız da hedeflerimiz de milletimizin güvenliği içindir. Bundan 11 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilk ilan ettiğimizde birileri yine eleştirmişti. Bugün de benzer tavırlar görüyoruz. Biz bu rakamları lafta bırakmıyoruz. Hazırlıklarımızı sürekli geliştirerek projelere, planlara, uygulamalara dönüştürüyoruz. Biz 20 yıldır evlatlarımıza daha temiz, daha huzurlu, daha yeşil şehirler bırakacak hizmetlere imza attık. Büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasında bizimle olan her bir vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum. Tüm projelerin hayata geçmesinde katkısı olanları, bakanlıklarımızı, belediyelerimizi, özel sektörümüzü tekrar tebrik ediyorum. 

Türkiye'nin geldiği yol özellikle bunu yol ayrımı olarak kabul edecek olursak en çok tartışmaya sebep olan tercihi hiç şüphesiz ekonomi programı olmuştur. Bütün dünyaları faiz, enflasyon, kur ilişkisi üzerine kuran kesin inançlılar ülkemizin yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme stratejisini anlamaya çalışmamaktadır.

Enflasyon bir sorun mudur? Evet bir sorundur. Ama Türkiye'nin sorunlarının asıl sebebi tek başına bu başlık mıdır? Eğer öyle olsaydı geçmişte sayısız defa uygulanan enflasyonla mücadele programları sayesinde ülkemiz tüm sorunları çözmüş olurdu. Ülkemizde bizim programımıza kadar bu teşhisin kasıtlı olarak yanlış konduğu, yanlış tedavilerin uygulandığı bir gerçektir.

Türkiye ekonomisini belli çizginin üzerine çıkartmayarak yüksek faizle yıllarımız heba edilmiştir. Bu kısır döngünün ilk adımı enflasyonun tanımı ile başlıyor. Batının ekonomi mecralarına göbek bağıyla tabi olanlara göre enflasyon insanların ve kamunun aşırı tüketiminden kaynaklanıyor.

Tüketimi azaltıp, fiyatları düşürmek olarak düşünülüyor. Burada kazanan kim? Tuzu kuru bir kesim. Dışarıdan gelen sıcak para sahibi onlar. Ucuzlaya döviz sebebiyle ülkeyi yabancı tüketim ürünlerin pazarı haline getiren ithalatçıları unutmamak lazım. Peki kaybeden kim? İşsiz ve aşsız kalan, umutları törpülenen milyonlar.

Biz tercihimizi faizleri yükselt baskısıyla ülkeyi soymak için ellerini ovuşturanlardan değil, istihdamı arttırarak milyonlardan yana kullandık. Tercihi finansal illüzyonlardan yana kullanmak, ülkeyi emperyalist mandalara peşkeş çekmek demektir.

"BİZDE TALEP KAYNAKLI BİR FİYAT ARTIŞI YOK"

Hadi bize inanmıyorlar, hiç değilse kendi putlarına, ideolojik efendilerine kulak versinler. Uluslararası kuruluş başkanları bile faiz konusunda ezberlerin bozulması gerektiğini söylüyor. Türkiye için eskinin köhne enflasyon faiz denkleminde ısrar etmek gafletten kaynaklanmıyorsa alenen ihanet teşebbüsü demektir.

Bizim ülkemizde teknik anlamda enflasyon değil fiili bir hayat pahalılığı sorunu vardır. Yaşananlara enflasyon diyebilmemiz için kamunun harcama disiplininin kaybolması demektir. 19 yıldır üzerinde hassasiyet gösterdiğimiz konu bütçe sistemidir.

Bizim dönemimizde hem evi hem arabası olan kişi sayısı yaklaşık 3 kat arttı. Vatandaşlarımızın borçları da özel sektörümüzün borçları da milli gelirle oranlanarak diğer ülkelerle karşılaştırıldığında çok düşük seviyelerde. Faizi artırarak zengini daha zengin fakiri daha fakir yapacak emperyalist finans kurumlarının dayatması ekonomi reçetelerini bir kenara bıraktık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme esaslı ekonomi programımızı uygulamaya başladık.

Bu programla insanlarımızın canını yakan, hayatını zorlaştıran fiyat artışlarını nasıl engelleyeceğiz? Normal şartlarda üretim azlığı, talep fazlalığı sebebiyle fiyat artışları ortaya çıkar. Bizde talep kaynaklı fiyat artışından söz edilemez. Üretim tarafında üstesinden gelinemeyecek herhangi bir sıkıntıyla karşı karşıya değiliz.

Sorunun bir tarafında vatandaşlarımızın bir kısmının tasarruflarını hala döviz cinsinden yapmaktaki ısrarı var. Diğer tarafta büyüyen ekonomimizin gerektirdiği ithal ve küresel ağların ortaya çıkardığı döviz talebi var. Bunun için vatandaşlarımıza kur korumalı mevduat gibi, konut kredisi gibi, tasarruflarını kendi paramıza kaydıracak alternatifler sunuyoruz.

"KİMSE BİZDEN ŞUNU BEKLEMESİN, BU İKTİDAR FAİZİ ARTIRMAYACAK"

İhracatı teşvik ederek, turizmi destekleyerek ülkemize döviz girişini hızlandıracak yeni yöntemler geliştiriyoruz. İhracatlarımız her ay rekor kırarak kendilerine olan güvenimizi boşa çıkarmıyorlar. Enerji fiyatlarındaki fahiş artışların ithalatımızdaki bozulmayı bir kenara bıraktığımızda cari fazlaya geçtiğimizi söyleyebiliriz.

Gelişmiş ülkelerinin tamamında ödemeler dengesinde ağır sancılar yaşanırken biz hepsinden daha iyi durumundayız. Bu ülkelerin merkez bankası bilançoları neredeyse milli gelirlerin yüzde 40'ına dayandı. Kimse bizden şunu beklemesin; bu iktidar faizi artırmayacaktır; tam aksine biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Benim derdim bu ülkede yatırımcı birinci derecede kamu bankalarıyla buna eğer özel sektör bankaları da dahil olursa düşük faizle sağladığı krediyle yatırıma gitsin.

Bununla istihdam sağlayalım, üretimi, ihracatı arttıralım ve bununla büyümeyi sağlayalım. Bu oldukça işsizlik de daha da azalacaktır. Çin ve Japonya'nın parasal genişlemeye, faiz indirime gitmelerinin paralarına bilinçli olarak değer kaybettirmelerin sebebi bu fırtınadan kaçma çabasıdır.

Bütçe gerçekleşmelerimiz pek çok alanda yaptığımız, ciddi vergi indirimleri ve enerji ödemeleri kaynaklı kimi sapmalara rağmen gayet iyi durumdadır. Hemen yanı başımızda bir sıcak çatışma patlak vermeseydi, salgın sonrası bu aylarda her kesimden insanımız programımızın somut faydalarını hayatlarında görmeye başlayacaktır. Biraz gecikmeyle inşallah önümüzdeki yılın ilk aylarında bu noktaya geleceğiz.

Fiyatları izahı mümkün olmayan bir şekilde artan ürünlerinin üretimlerini teşvik ederek, tedarikini kolaylaştırarak stokçuların oyununu bozacağız. Ekonomik istikrar ile finansal istikrar konusunda ciddi bir sıkıntımız bulunmuyor. Fiyat istikrarını aldığımız tedbirlerin yanı sıra cari fazlayı arttırarak sağlamayı planlıyoruz.

Son dönemde ülkemizde ilave kaynaklı girişi sağlayacak pek çok girişimde bulunduk. Bir kısmı fiilen işliyor, bir kısmında mekanizmaları koruyoruz. Fiyat artışlarını durduracak, milletimizin gelir kaybını telafi edecek çalışmaları makro adımlarla programımızı sürdürüyoruz. Dün açıkladığımız buğday ve arpa alım fiyatları çiftçilere verdiğimiz desteğin açık şeklidir.

Temmuz ayındaki enflasyon farkı artışlarıyla ücretlileri biraz daha rahatlatacağız. Yılbaşında tüm çalışanların durumlarını gözden geçirerek herkesin hakkını almasını temin edeceğiz.

Sosyal yardım şemsiyemizi genişleterek hiçbir vatandaşımızın mağduriyetine izin vermeyeceğiz.

Çalışmaları birlikte yürüttüğümüz Hazine ve Maliye Bakanımız ve ekonomi yönetimimizle beraber programımızı kararlılıkla uygulamayı devam edeceğiz.

3600 EK GÖSTERGE

Kabine çalışmalarımızla bağlantılı bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum. Memurlarımızın Ek Gösterge düzenlemesiyle ilgili çalışmayı tamamladık. Meclisimizin takdirine sunacak safhaya getirdik. Bu konu ilk gündeme geldiğinde öğretmen, polis, sağlık çalışanları ve din görevlilerimize Ek Göstergelerini 3600'e çıkarma sözü vermiştik.

Ancak sadece bu kesimlerde artışın memurların arasında adaletsizliğe yol açacağını gördük. Şartlarımızı zorlama pahasına tüm memurlarımızın ek göstergelerinde 600 puanlık yükseltmeye gittiğini kararlaştırdık.

Ülkemizde 5,3 milyon kamu görevlimizin tamamı yılbaşından itibaren bu düzenlemeden yararlanacaktır. Birinci dereceye gelmiş olma şartıyla söz verdiğimiz tüm meslek grubundaki hak sahipleri 3600 Ek Göstergeye yükseltilecektir.

Ek Gösterge düzenlemesi memurlarımızın mevcut maaşlarda küçük de olsa artış sağlamasının ötesinde asıl emekli ikramiye ve maaşlarda ciddi kazanımlar getiriyor.

Yapılan artıştan halen emekli olan kamu görevlilerin maaşlarına yansıtılacaktır. Mülki irade amirleri başta olmak üzere yaptıkları işle özlük hakları arasındaki makas açılan kamu görevlileriyle ilgili iyileştirici düzenlemeyi bu kapsamda gerçekleştireceğiz.

Türkiye'nin demokratik hukuk devleti niteliğini güçlendirmek için kesintisiz şekilde sürdürdüğümüz reformları 24 maddeden oluşuyor. Teklifte hakim ve savcı yardımcılığı sistemi getirerek, 3 yıllık temel öğretim ve son eğitim süreciyle bu unvanların kazanılması ön görülüyor.

Dünyada ve ülkemizde yaşanan gelişmeler önemli noktada ciddi değişimler getiriyor. Hakim ve savcıların en iyi eğitimi alarak göreve hazırlanmaları hedefleniyor.

HSK ve Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu programlarını en geç 2 yılda bir yerinde denetim yapılacak. Noter atamalarının hızlandırılmasının yanında bu meslek grubuna tapu siciline şerh koyma, taşınmaz satış sözleşmesi yetkisinin verilme hususları yer alıyor.

Yalıtımlı konut sayısını arttırmak için yeni bir çalışma başlatıyoruz. Vatandaşlarımıza binalarının yalıtım çalışmalarında kullanılmak üzere daire başında 50 bin liraya kadar 60 ay vadeli 0,99 faizle kredi imkanı getiriyoruz.

Hem aile bütçesine hem devlet bütçesine olumlu katkısı olacağına inandığım bu paketle ilgili detaylar ilgili bakanlıklarımız tarafından karşılanacaktır.

Geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiğimiz 98 milyar liralık sosyal yardımla ihtiyaç duyan her vatandaşımızın yanında olduk. Bu yıl sosyal yardım bütçemizi daha da güçlendiriyoruz. Bu kapsamda Türkiye Aile D esteği programıyla ekonomik olarak dezavantajlı, ancak mevcut programlardan yararlanamayan kesimlere yönelik 15 milyarlık yeni bir paketi daha gündeme alıyoruz.

Vatandaşlarımız bu programa Haziran ayından itibaren başlayacaktır. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ana okulları veya ana sınıflarına çocuklarını kaydettiren aileler için de bir d estek programı oluşturduk. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının yardımından faydalanmış aileler başvurabilecektir. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. 

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber