Depremzede yazar ve oyuncu: Yazdığım şeyleri yaşadım
Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 28 yaşındaki yazar ve oyuncu Furkan Karaderi, olası İstanbul depreminde aynı acıları tekrar yaşamamak için gerekli önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
Elazığ'da 2020'deki depremi de yaşayan ve ardından "Yerle Yeksan" adlı bir kurgusal roman kaleme alan, birçok dizi ve filmde oynayan Karaderi, 6 Şubat'ta ailesinin yanına gittiği Malatya'da yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Karaderi, kitabın çıkış noktasına dair, "3 sene önce Elazığ'da bir arama kurtarma çalışması sırasında bir muhabir arkadaşımızın geçtiği anons vardı. Sismik akustik dinlemeler yapıyordu. Canlı yayın esnasında enkazın 3 farklı noktasına ses verildi, hiçbir noktada ses alınamadı. O anlarda canlı olarak bunlara şahit oldum ve çok ciddi bir şekilde etkilenmiştim. O dönem ben bir yazar ve inşaat mühendisi olarak neler yapabilirim diye düşündüğümde bu konuda kitap yazmaya karar verdim." diye konuştu.
"DEPREM BİR GECENİN EN DERİN VAKTİNDE BAŞLADI"
Yaşadıklarının ardından depreme dair farkındalık oluşturmak adına bir kitap yazmaya karar verdiğini belirten Karaderi, "Yaşanmış olan bir depremi mi yoksa yaşanma ihtimali olan bir depremi mi konu almak daha uygun diye düşündüğümde, beklenen büyük İstanbul depremini yani gelmemiş günü kurgulamanın daha uygun olacağını düşündüm." ifadelerini kullandı.
Furkan Karaderi, Malatya'da depreme nasıl yakalandığını ve sonrasında yaşadıklarına dair ise şunları kaydetti:
"Ailemin yanına gittikten 2 gün sonra gece vakti Malatya'da depreme yakalandım. Bir taraftan deprem yazarıyken sonrasında yazdıklarımı yaşayan bir depremzede oldum. İlk depremde yaralandım. Zor bir süreçti, ilk anlarda depremden bir iki dakika öncesinde uyanmıştım. Tam telefonu elime aldığım anda sarsıntı başladı. Kitabımın ilk cümlesi de şuydu, 'üzerine ayazın çöktüğü bir gecenin en derin vaktiydi'. Yaşadığım deprem de aynıydı. Deprem bir gecenin en derin vaktinde başladı."
O anlarda depremin şiddetinin giderek arttığını belirten Karaderi, şöyle devam etti:
"Annem koridora doğru yürürken bir anda yere yığıldı. Aslında tehlikeli bir noktadaydık. Kirişlerin altındaydık. Ancak deprem ilerledi ve o kadar şiddetli bir boyuta geldi ki, binanın yıkılacağını ve enkaz altında kalacağımızı anladığımızda yaptığımız ilk şey birbirimize sarılmak oldu. O anda anneme bir şey olmasın diye üzerine kapandım. Boynuma bir avize düştü. Arka tarafa döndüğümde de diğer taraftan bir avize düştü. Biz 12'nci kattaydık. Deprem bir buçuk, iki dakika sürdü. Her taraftan herkes çığlık atıyordu. Deprem durduğunda hemen binadan inmeye çalıştık. Aşağı indik ama inerken tam karşımda yükselen toz bulutları gördüm. Karşı tarafta yıkılan binalar vardı."
"AYNI ACILARI TEKRAR YAŞAMAMAK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAK ZORUNDAYIZ
Karaderi, depremin merkez üssü Malatya olmadığında ayrı bir şok yaşadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Ailemi güvenli bir alana aldıktan sonra hemen arama kurtarmaya katıldım. O anlar herhalde hayatım boyunca unutamayacağım anlardı. Kendi yazdığım şeyleri yaşadım. Bir an vardı, enkaz altından sesler geliyordu ve o tarafa koştum, enkazın altına girdim ve avazımın çıktığı kadar bağırdım 'sesimi duyan var mı' diye. Ses vardı. O taraflara doğru tırnaklarımızla kazıdık enkaza ulaşabilmek için. Ama o anlarda bir artçı deprem oldu ve oradaki bir polisin 'deprem oluyor kaçın' diye bağırdığını hatırlıyorum ve bir anda oradan uzaklaştık. Deprem durur durmaz tekrardan aynı noktaya geldim ve biraz önce ses gelen noktadan bir daha ses alamadık."
Enkazın birinde 8 saat boyunca 52 ve 55 yaşında karı koca bir çifti kurtarmak için uğraştıklarını aktaran Karaderi, şunları söyledi:
"O anlarda annem ve babam gözümün önüne geldi. İnanılmaz bir soğuk vardı. Bugüne kadar Malatya'da böyle bir soğuk görmedim. Bu durum gittikçe işleri zorlaştırıyordu. 8 saatin sonunda çifti enkaz altından çıkartırken şöyle bir an vardı. Ekip başı sessizce yaklaştı dedi ki, 'karı koca ikisinin ayakları üst üste, kolon ayaklarının üstünde ve kiriş başının orada. Kanamayı kiriş ve kolon tutuyor. Birazdan onu kaldırdığımız anda seninle ilk müdahaleyi yapmamız gerekecek' dedi. Dışarıda yakınları olduğu için sessiz konuşuyorduk. Sonrasında ilk müdahaleyi orada yaptık."
Arama kurtarma çalışmaları sırasında ekipten birinin fenalaştığını da anlatan Karaderi, "İlk müdahaleyi enkazın girişinde yaptım. Bayılacağını hissettiğimde yere yatırdım ve ayağını diktim. Ondan sonra sağlık ekibine haber ettik. Ardından biraz sonrasında toparlandıktan sonra ayağa kalktı, 'abi seni aşağıya indireyim' dedim. 'Olur' dedi ve sonrasında koluna girdim. Ben ambulansa götürürken onu o 'hayır hayır' diyerek yeniden enkaz tarafına yürümek istiyordu. O halde bile tekrar enkaz altına girmek istiyordu. 7.6'lık ikinci deprem olduğunda da Malatya'da maalesef arama kurtarma ekiplerinden enkaz altında kalanlar oldu." dedi.
Furkan Karaderi, hayatı boyunca depreme dair farkındalık yaratmak için çalışmaya devam edeceğini vurgulayarak, "Daha öncesinde katıldığım programlarda hep söylediğim bir şey vardı. Bir gün o taşın altında kalmamak için bugün o taşın altına elimizi koymamız gerekiyor. Göz göre göre gelen bir deprem daha var, büyük İstanbul depremi. Bu konuda aynı acıları tekrar yaşamamak için elimizden geleni yapmak zorundayız. Bu konuda herkesin üzerine düşen görevler var." değerlendirmesinde bulundu.
Bundan sonra 6 Şubat'ta Malatya'da yaşadıklarını hem kitap hem de senaryo olarak kaleme alacağını söyleyen Karaderi, depremde hayatını kaybedenlere baş sağlığı, yaralılara ise şifa diledi.
Kaynak: AA