Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 7. Anadolu Medya Ödülleri Programı’nda bir konuşma yaptı. "2023'ün Türkiye'sinde basın daha özgürdür" diyen Erdoğan, "Kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik, muhtar bile olamaz dediğiniz kişi cumhurbaşkanı oldu" diye ekledi.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 7. Anadolu Medya Ödülleri Programı’nda konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

- Toplam 320 mahalli radyo, televizyon, gazete ve dergiyi aynı çatıda bir araya getiren Anadolu Yayıncılar Derneği her gün başarısını bir adım yukarıya taşıyor. Türkiye'nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Anadolu medyasının sesi ne kadar güç çıkarsa milletlerimizin beklenti ve talepleri o derece makes bulacaktır. Mahalli medyanın halkımızın yönlendirmesindeki kritik role özellikle son yıllarda şahit olduk.

- Lafa gelince özgür basından dem vuranların, darbecilere alkış tuttuğu dönemde sizler cesaretle demokrasimize sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıkların temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz. Örnek duruşunuzdan ötürü sizlere ve yerel medyamıza şahsım, ülkem ve milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

"ÜLKEMİZDE 'DÖRDÜNCÜ KUVVET' İFADESİ GENELLİKLE YANLIŞ YORUMLANMIŞTIR"

- Medyanın asli görevi vatandaş adına gözcülük yapmaktır. Özgür, tarafsız bir medyanın, demokrasiler açısından taşıdığı önemi hepimiz biliyoruz.

- Ancak ülkemizde 'dördüncü kuvvet' ifadesi genellikle yanlış yorumlanmış, millet ve milletin seçtiklerinin üzerinde bir tahakküm aracı olarak vurgulanmıştır. Halkın sesi olmak yerine anti demokratik güç odaklarının dümen suyuna girmeyi tercih etmiştir. Gazete manşetleri, televizyon ekranları siyasetçiyi hizaya sokmak; hatta alenen tehdit etmek amacıyla kullanılmıştır. 

- Hatırlarsanız 27 Mayıs öncesinde ana akım medya, yalan ve yanlış, utanç verici manşetlerle resmen darbeye ortam hazırlamıştır. Aynı şekilde 12 Eylül darbecilerine manşetlerden selam çakan medya kuruluşlarımız olmuştur; hatta ileri gidiyorum kalemşörler olmuştur.

"MUHTAR BİLE OLAMAZ DEDİĞİNİZ KİŞİ CUMHURBAŞKANI OLDU"

- Ülkenin seçilmiş başbakanına diktatör diyen gazeteci kılıklılar gördük. 28 Şubat döneminde muhtıracıların haber bülteni gibi yayın yapan medya organlarımız vardı. Okuduğumuz şiir sebebiyle hakkımızda verilen mahkeme kararını 'muhtar bile olamayacak' şeklinde adeta kutlayan gazeteler gördük.

- Burada bir muhtarları küçümsemek, iki yarının siyasetine kendine göre yön vermek. Ne oldu? Ufkunuz o kadar dar ve kısır ki, muhtar bile olamaz dediğiniz kişi cumhurbaşkanı oldu. Önce bu başlıkları atanlara bir şeyi hatırlatmak lazım; kendinize ayar verin ayar. Ayar vermezseniz millet size ayar verir.

- Hükümetlerimiz döneminde hak ve özgürlükleri genişletmek için yaptığımız bir yasa değişikliğine '411 el kaosa kalktı' diyerek saldıran, vesayet odaklarına davetiye çıkaran medya kuruluşları oldu. Kandil'deki terör baronlarına 'yere izmarit atmıyorlar' diye övgü yağmurları yapan gazeteler gördük. Şu anda o baronlar kız yavruların taciz edildiği merkezler hale geldi. Bay Kemal niye konuşmuyorsun? Oraya niye sesin çıkmıyor? Diyarbakır annelerine niye bir ziyaret etmiyorsun? Orayla niye bir irtibat kurmuyorsun. İşte sen kurmazsan millet sana hizaya gelmeyi gösterecek.

"KİRLİ MANŞETLERLE ÇARPIŞA ÇARPIŞA BUGÜNLERE GELDİK"

- Biz bugünlere sadece darbecilere çetecilere, terör örgütlerine meydan okuyarak gelmedik; biz aynı zamanda şahsımızı, davamızı, milli iradeyi hedef alan kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Gerçeğin peşinden koşmak, yerel ve küresel güç odaklarına tetikçilik yapanlara rağmen mücadelemizi yürüttük. Duruşumu bozmadık, yalan ve iftiraya asla teslim olmadık. İtibar suikastları karşısında geri adım atmadık. Karşımızdakiler ne yaparsa yapsın biz hakkın ve hakikatin hatırını üstte tuttuk. Milletimizle ve milli iradenin sesi olan basın yayın kuruluşlarımızla omuz omuza hareket ederek, ülkemizde tarihi nitelikte pek çok demokratik kazanıma imza attık. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da medyamızla yükseltip, gençlerimize emanet edeceğiz.

"2023'ÜN TÜRKİYE'SİNDE BASIN ÇOK DAHA ÖZGÜRDÜR"

- Ülkemizin basın yayın tarihini bilen, elini vicdanına koyup, objektif muhasebe yapan herkes medyamızın daha bağımsız, çoğulcu zengin bir yapıya sahip olduğunu kabul edecektir. 2023'ün Türkiye'sinde basın 70'lere, 80'lere, 90'lara göre daha özgürdür, halkın gözünde daha çok itibar kazanmıştır. çok daha özgürdür, serbesttir, halkın gözünde daha çok itibar kazanmıştır. Hangi cenahta yer alırsa alsın, basın yayın kuruluşları asli görevleri hakkıyla yerine getirebilme salahiyetine bizim dönemimizde kazanmıştır. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanların siparişleri üzerine hazırlanan sözde raporlar bu gerçeği değiştirmeyecektir. Bunların ne bizim ne de milletimizin nazarında hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin söz konusu kendi çıkarları olunca nasıl faşizanca davrandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Güya özgürlükten, kişi mahremiyetinden asla taviz vermeyen bu sosyal medya platformunun kimlerle iş tuttuğu, perde arkasından neler yaptığı, hazzetmediği kişilerle ilgili nasıl sansür uyguladığı tek tek ortaya çıkıyor. Ağızlarını her açtıklarında Türkiye'yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyorlar.

"ARTIK TÜRKİYE'NİN ÖNÜNÜ KESEMEYECEKSİNİZ"

- Sadece bu örnekler bile ülkemizi eleştirenlerin ne kadar bozuk ve kirli bir sicile sahip olduklarını ispat etmeye yeterlidir. Bunların hiçbirinin derdi basın özgürlüğü, insan hakları, demokrasi değildir. Bunların tek derdi kendi çarpık düzenlerini ayakta tutmak, Türkiye gibi tekerlerine çomak sokanların önünü her türlü aracı, yalanı, iftirayı kullanarak kesmektir. Ama artık Türkiye'nin önünü kesemeyeceksiniz. Onlar eski Türkiye'de kaldı, şimdi yeni Türkiye Yüzyılı var.

- Herhangi sınırlama olmadan herkesin eşit şartlarda üye olabildiği küresel, sosyal medya platformları adeta tek kişilik mecrayı ortaya çıkarmıştır. Her türlü yalan, iftira ve çirkinliğin önünü açmıştır. Maalesef bu hastalık medya kuruluşu sıfatıyla faaliyet yürüten yapıları da sarmıştır. Meydanı insanların haklarına, hukuklarına, onurlarına, mahremiyetlerine saldıranlara karşı boş bırakamayız.

"ARTIK GERÇEKTEN GAZETECİLİK FAALİYETİ YÜRÜTENLER İLE GAZETECİLİK GÖRÜNTÜSÜ ALTINDA ŞARLATANLIK YAPANLARIN AYIRIMI DAHA DA KOLAYLAŞMIŞTIR"

- Geçtiğimiz aylarda Meclis'te kabul edilerek yürürlüğe giren kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen hukuki düzenlemenin gerisinde bu gaye vardır. Birileri hemen Anayasa Mahkemesi'ne koştular. Ama Meclis'te öyle yapmadılar, hepsi oy kullandılar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Artık gerçekten gazetecilik faaliyeti yürütenler ile gazetecilik görüntüsü altında şarlatanlık yapanların ayırımı daha da kolaylaşmıştır. 

- Her alanda olduğu gibi medya mecralarında da idari ve hukuki düzenlemelerden daha önemlisi, bunun altını çiziyorum ahlaki ilkelerdir. Enflasyonla mücadele kapsamında faiz, fiyat artışlarına karşı kamuoyunu ikaz ederken de aynı hatırlatmayı yapıyoruz. Ahlaki ilkeleri bir kenara bırakarak, Allah korkusu olmadan hareket edenleri hiçbir kaide, kural durduramaz. Bunlar her kuralın arkasında fırıldak gibi dönecek, dolaşacak sinsi bir yol bulurlar. Aileden başlayarak eğitimin tüm kademelerine ve çalışma hayatına kadar her alanda insanlarımızı medeniyetimizin değerleriyle buluşturacak bir iklim inşa etmeyi hedefliyoruz.

- Medya bu gayretin hem önemli unsuru hem de taşıyıcısı olacaktır. Anadolu medyasının bu mücadelede en ön safta yer alacağına inanıyorum. Sizlerin şahsında hakkın hatırını yere düşürmeyen tüm gazetecilerimize, medya kuruluşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.

  Ayrıntılar geliyor...

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber