Sırt çantasında 15 kilo taşla ölüme gitti
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi okuyan ve sadece 6 gün üniversiteli olan Mersinli genç, kız arkadaşına gönderdiği mesaj ve fotoğrafın ardından içi taşla dolu sırt çantasyla ölüme gitti.
Mersin'in Silifke ilçesinde ikamet eden Yusuf Şahin (19), geçen yıl üniversite sınavına girip kazandı ancak daha iyi bir öğrenim görebilmek için ikinci bir sınava girmeye karar verdi. Bu süreçte internet ortamında oyun oynarken bir kızla tanışan ve bir süre kızla arkadaşlığını sürdüren Şahin, İstanbul'a kız arkadaşını görmeye gideceğini söyledi. İstanbul'da 1 hafta kaldıktan sonra Silifke'ye gelen Yusuf Şahin, ailesine üniversiteye gideceğini anlattı. Şahin, ek kontenjandan tercihini Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Bilgisayar Programcılığı Bölümüne yaparak babası Barbaros Şahin ile birlikte Çanakkale'ye gidip yurda yerleşti. Baba Barbaros Şahin ise Silifke'ye geri döndü.
"ELVEDA SEVGİLİM, SENİ ÇOK SEVİYORUM"
Ailesi birkaç gün sonra görüştükleri oğulları daha sonra telefonlara cevap vermeyince merak edip yurt yetkililerini aradı. Baba Barbaros Şahin oğlunun yurda gitmediğini öğrenince eşi Yüksel Şahin'i de yanına alarak Çanakkale'ye gitti. Şahin çifti, burada sadece 6 gün üniversite hayatı olan oğullarının ölüm haberini aldı.
Çanakkale'nin Kepez sahilinde balıkçılar tarafından sırtında içi taşla dolu bir çanta ile denizde bulunan Yusuf Şahin'in en son kız arkadaşına, "Ne sevmeyi becerebiliyorum ne başka bir şeyi, neden yaşıyorum ki, istemiyorum yaşamak. Senin için başkaları olduysam istemiyorum yaşamak. Seni ölene kadar seveceğimi söylemiştim. Ben başkaları gibi değildim. Seni bütün kalbimle sevmiştim. Elveda sevgilim, seni çok seviyorum" mesajını çekip fotoğrafını yolladığı ortaya çıktı. Yusuf Şahin'in öldüğü gün Çanakkale'de güvenlik kameralarında da görüldüğü belirlendi.
"KIZ ARKADAŞI İLE GÖRÜŞME YAPMIŞ"
Oğlunun intihar edebilecek bir yapıda olmadığını belirterek, ölümünün aydınlatılmasını isteyen baba Barbaros Şahin, "İnternet ortamında oyun oynarken kız arkadaşı ile tanıştı. Bu tanışma sonrası arkadaşlık edindiler. Üniversite sınavına giren oğlum yüksek puan çektiği halde tercih yapmadı. Bir sene sonra tekrar sınava girip yüksek puan çekip, daha yüksek bir okulda öğrenim görmek istiyordu. Sınav sonuçları açıklandıktan sonra İstanbul'a erkek arkadaşını ziyaret edeceğini söyledi. İstanbul'da 1 hafta kaldı. Sonradan duyduğumuz kız arkadaşı ile görüşme yapmış. İstanbul'da bir hafta kaldıktan sonra tekrar Silifke'ye geldi. İstanbul'da kız arkadaşı ile ne konuştuysa birden fikir değiştirip, ek kontenjandan tercih yapıp tek Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Bilgisayar yazıp, bize okumak istediğini söyledi. 5 gün sonra okulu kazandığını öğrendik. 23 Eylül 2019 tarihinde saat 16.00'da okuluna kayıt yaptırmak ve yurduna yerleştirmek için Silifke otogarından Çanakkale'ye yola çıktık. Bir gün sonra Çanakkale'de olduk. Önce Çanakkale'nin Kepez ilçesinde bulunan bir yurda yerleştirdik. Sonra okuluna gidip kaydını yaptırdık. Çanakkale merkeze dönüp, saat 18.00'e kadar beraber zaman geçirdik. Sonra biz otobüse binip Silifke'ye döndüm."
Çanakkale'de kalan oğlu ile 27 Eylül günü saat 14.15'de telefon görüşmesi yaptıklarını, akşam da yine görüşürüz diye telefonu kapattıklarını anlatan Şahin, şöyle devam etti:
"Aynı gün akşam saat 21.00'de aradık telefon kapalıydı, kendisine ulaşamadık. Bizde hatlarda bir sorun var diye sabah görüşürüz dedik. 28 Eylül 2019 tarihinde sabah saatlerinde yurttan aradılar. Akşam çocuğunuz yurda gelmedi, telefonuna ulaşamıyoruz dediler. Biz de ulaşamadık dedik. Şüpheli bir durumun olduğunu, çünkü çocuğumuzun hiçbir zaman bizimle irtibatı kesmeyeceğini biliyoruz. Yurt yetkililerine durumu polise haber vermelerini istedik. Onlar da ısrarla bu gece 24.00'e kadar beklememizi söylediler. Gelmezse polise bildiririz dediler. Aynı gün kız arkadaşı ile sosyal medya üzerinden kızım irtibata geçti. O da merak etmeyin, kafa dinliyordur, ben ona ulaşır size dönerim dedi. 28 Eylül'de gece 24.00'de duramadık, Silifke otogarından Çanakkale'ye gittik. 29 Eylül'de Çanakkale'ye saat 18.00'de vardık. Yurda gittik."
"OĞLUMUN FOTOĞRAFLARINI GÖSTERDİLER"
Çocuğunun eşyalarını kontrol ettiklerini ve bazı özel eşyalarının yurtta masasının üzerinde olduğunu gördüklerini söyleyen Şahin, "Normalde benim oğlum bu eşyalar olmadan dışarıya çıkmaz. Müdüre benim çocuğumun başına bir şey geldi diye söyledim. Hemen emniyet güçlerine müracaat yapmak istedim. Müdür ile birlikte yurttan ayrılarak emniyete geçtik. Kayıp ihbarında bulunduk. Aradan 30 dakika geçtikten sonra biz emniyetin dışında beklerken komiser beni emniyetin içine çağırdı. Oğlumla ilgili sorular sordu. Oğlumla ilgili soruların hepsinin gerçek olduğunu söyledim. Kıyafeti, ayakkabısı ve sırt çantasını sormuştu. Aradan bir saat sonra Sahil Güvenlik Komutanlığından askerler ve sağlık ekibi geldi. Bizi otopsisi yapılan oğlumun resimlerini gösterdiler. Biz de teşhis ettik" dedi.
"SIRT ÇANTASINA 15 KİLO TAŞ KONULMUŞ"
Oğlunun Çanakkale'nin Kepez sahilinde son görüntülerini araştırıp gördüklerini anlatan Barbaros Şahin, "Oğlumun sırt çantasına 15 kilogram taş yükleyip, çantanın ön kollarının göğüs bölgesine birbirine sıkı bir şekilde bağlandığını ve daha sonra iskele civarında ortalama 2 metre derinlikte, plaja 5 metre uzaklığında denizin dibinde sırt üstü yatar halde balıkçılar tarafından 29 Eylül'de öğlen saatlerine avlanma yapan balıkçı teknesi tarafından deniz altında bulunduğunu belirttiler" diye konuştu.
"OĞLUMUN MEZARINA BİLE GİDEMİYORUZ"
"Benim oğlum intihar edecek birisi değil" diyen Barbaros Şahin, şunları kaydetti:
"Oğlum aynı zamanda çok iyi yüzme bilir. Okulunda başarılı biri, hedefleri olan birisi, irtibat kesildiği gün bizden bilgisayarını ve bazı özel eşyalarını istedi. Biz de kendisine göndereceğimizi ama çocuğumuzun pazar günü ölüm haberini aldık. Biz ailece bu konunun, bu sır dolu durumun aydınlatılmasını, çocuğumuzun neden intihar ettiğini, bunu o olaylara iten sebepleri merak ediyoruz. 1 ay oldu oğlumu toprağa verdik. Ama arkasındaki sır perdesi çözülemedi. Oğlumuzun mezarına bile gidemiyoruz. Artık bu konunun bir an önce aydınlatılmasını yetkililerden istiyoruz" şeklinde konuştu.
Anne Yüksel Şahin ise, "Oğlumun intihar edeceğine inanmıyorum. Bu konuda yetkililerin bu sır perdesini aralamasını istiyoruz. Aile olarak çok perişan haldeyiz" dedi.
İHA