Şiddet gören kadınlar ne yapmalı?
Şiddet gören ya da şiddet görme ihtimali olan kadınlar ne yapmalı, nerelere başvurmalı? İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu yanıtladı. Şiddete maruz kalan kadınlar ise yaşadıklarını anlattı.
Kadına karşı şiddet ya da kadın cinayetlerine karşı kadınların büyük bir çoğunluğu neler yapacağını bilmiyor. İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Şükran Eroğlu, kadınların mutlaka başvurması gereken yerleri, kaymakamlıklar, valilikler, karakollar, adliyeler ve barolar olduğunu belirtiyor.
Şiddet gören kadınların ya da şiddet görme ihtimali olan kadınların neler yapması gerektiği konusunda açıklamalarda bulunan Şükran Eroğlu, "Erkek cinsi bu kadar vahşi, bu kadar saldırgan, bu kadar cani midir? Bana göre değildir. Ama bunu artık temizlemesi gereken de erkekler. Biz kadınlar tabi ki üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz ama erkeklerinde artık bunun bilincine varmaları gerekiyor. Kendilerini potansiyel suçlu konumundan çıkarıp bir birey, bir vatandaş, bir baba, bir sevgili, bir evlat konumuna getirmeleri gerekiyor. Erkeklere çok büyük görev düşüyor" dedi.
NEREYE BAŞVURMAK GEREKİR?
Eroğlu, "Şiddet gördünüz veya şiddet görme ihtimaliniz var ya da birisi tarafından çok ısrarlı bir şekilde takip ediliyorsunuz, tehdit ediliyorsunuz; en yakın gidebileceğiniz nokta, kaymakam veya vali olabilir, karakol olabilir, adliye olabilir. Adliyeler birimler var. Oraya müracaat ettiğinizde sizi yönlendiriyorlar. Türkiye'nin neresindeyseniz, baroya ulaşabilirsiniz. Baroların danışma hizmetleri var. Şiddet konusunda mali duruma da bakmıyoruz. Maddi gücünüz olsa bile baroya müracaat ettiğinizde size hemen bir avukat veriliyor ve hemen bir koruma kararı alınabiliyor. Lütfen bu adımı atmaktan korkmasınlar. Ondan sonra da eğer isterse boşanma davası açabiliyor ya da ayrılık davası açabiliyor. İlk etapta şiddet konusunda bu müracaatı yaptığında kadına ne yapması gerektiği anlatılacak ve yönlendirilecektir. Korkmasınlar, şiddete uğramaktan daha vahim hiçbir şey olamaz" şeklinde konuştu.
KADIN SIĞINMA EVLERİ
Şükran Eroğlu, "Aslında sığınma evleri aslında gizli ve gizli tutulması gerekiyor. Ama maalesef bizde her nasılsa oralar tespit ediliyor. Bunu bazen içeriden birileriyle yapabiliyorlar, bazen çevrede sığınma evinin bulunduğu mahalledekilerle yapabiliyorlar. Ama bir türlü bulabiliyorlar. Oraların gerçekten çok korunaklı olması lazım. Hiçbir koşulda oraya ulaşılamaması lazım ve devamlı olarak sığınma evi açılmalı. Şu anda sığınma evlerinin sayısı o kadar yetersiz ki; bütün Türkiye'de 138 tane sığınma evi var. Belediyelerin sığınma evi açması lazım. Kadınları yerleştirecek sığınma evi bulamıyoruz. Kapasiteleri dolu, şartları uygun değil. Çok dolu olduğu için orada yaşamak da çok zor" diye konuştu.
"MAĞDUR BİR KERE DAHA MAĞDUR"
Eroğlu, mağdurun bir kez daha mağdur edildiğini dile getirerek, "Kadın zaten mağdur, şiddete uğramış, zaten korkuyor ve onu sığınma evine kapatıyoruz. Onun yerine şiddete meyilli olan, şiddet uygulayan ya da fail bir suç işlemiş erkeği ya da aile bireyini ıslah etme yoluna gitsek bu sorunu biraz daha rahat çözeriz. Tedavisi mi yapılacak, bir yerde onu mu tutacağız, kadına daha özgür bir ortam sağlamak, şiddete uğrayanı daha özgür bir hale getirmek… Mağduru bir kere daha mağdur edip, bir kere daha tecrit ediyoruz" şeklinde konuştu.
KİMLİK DEĞİŞTİRMEK MÜMKÜN
Avukat Eroğlu, şiddet gören kadınların kimlik değiştirmelerinin mümkün olduğunu belirterek, "Kimlik değiştirebilir ama bu gerçekten uzun ve biraz ağır bir işlem. Çünkü kimliğinizi değiştirdiğinizde artık geçmişinizle olan her şeyi kapatmanız gerekiyor, çocuklarınız da dahil olmak üzere. Hiçbir şekilde ailenizle, çevrenizle hiçbir ilişki kurmamanız gerekiyor ki o kimlik gizli tutulabilsin. Bunu yapan kadınlar var. Ama genel olarak kadınlar bunu istemiyorlar. Çünkü ona destek olabilecek tek kurum kendi ailesi veya çevresi. Ondan da koptuğunda tamamen yalnız kalmaktan ve o yalnızlık dolayısıyla sıkıntı yaşamaktan korkuyorlar. Ama bu kadını daha özgür, rahat, iş imkanı sağlanarak, çocuklarına imkan sağlanarak yapılırsa eminim kadınlar bunu daha rahat tercih edecekler" dedi.
"BU SORUNLARI AŞMAKTA UZUN YILLAR ZORLANACAĞIZ"
Şükran Eroğlu, devlet kurumlarının kadınların sığınması ve iş sahibi olabilmesi için desteklerinin olduğunu ifade ederek, "Ama tüm kadınlara maalesef sağlanamıyor. Çünkü henüz sosyal devlet ilkesi oturmuş değil. Eğer sosyal devlet ilkesini bir an önce hayata geçirmezsek, özellikle kadını sosyal ve ekonomik olarak güçlendirmesek bu sorunları aşmakta uzun yıllar zorlanacağızö dedi.
ŞİDDETE KARŞI ELEKTRONİK KELEPÇE
Eroğlu, şiddet gösteren erkeklerle ilgili olarak elektronik kelepçe uygulamasının bulunduğuna dikkat çekerek, "Önemli bir şey. Caydırıcı oluyor, elektronik kelepçe takılan kişi takip edildiği için, o dönemde şiddetten ve kadına yaklaşmaktan uzak duruyor. Bunun mutlaka çok geniş ve fazla sayıda uygulanmalı. Mesela İstanbul'da bugüne kadar sadece 6 tane uygulandı ve hakimler bu kararı çok zor veriyor" diye konuştu.
"2018 YILINDA 440 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ"
Eroğlu, kadına şiddetin rakamları ile ilgili olarak ise, "Sayılar gerçekten ürkütücü. Sadece 2018 yılında 440 kadın öldürüldü. 2019'unkiler henüz belli değil ama son bir ayda neredeyse 40 küsür kadın öldürüldü" ifadelerini kullandı.
"BİZ SESİMİZİ DUYURAMIYORUZ, İÇİMİZDE YAŞIYORUZ"
Yıllar önce eşinden şiddet gördüğünü söyleyen Hatun Ayaz "Kadının sığınacak bir yeri yok. Devletin buna el atması şart. Bu seneye kadar bekledik. Biz sesimizi duyuramıyoruz, içimizde yaşıyoruz. Psikiyatriye gidip tedavi görüyoruz. Geçim sıkıntısı bir taraftan, eşinden çekiyorsun, içkisinden alkolünden, şu anda özgürüm eşimden boşandım. Ekmek bulamadım aç yattım" dedi
Zarife Yalçınkaya ise, "Son zamanlarda kadın şiddet çok arttı. Devlet büyüklerimizin bir an önce bunlara dur demesi gerekiyor. Çünkü çok kadınlarımız katlediliyor. Kadınlarımızın katledilmesini istemiyoruz. Kadınlar seslerini duyuramıyorlar. Ben kendim şiddet görmedim ama gören arkadaşlarımız var. Tabii ki üzülüyoruz. Ayrılmak isteyen arkadaşlarımız var. Ayrılanlar sürekli rahatsız ediliyorlar, tehdit ediliyorlar. Şiddet gören kadın kendini kadın koruma derneklerine başvurabilir. Savcılığa başvurabilir. Şikayette bulunabilir. Kendi hakkını koruması için, sesini yükseltmesi gerekiyor. En başta susmaması gerekiyor. Ülkemiz şikayet konusunda çok zayıf, kadınlarımız o kadar korkutulmuş ki, çevreden aile baskısından dolayı seslerini duyuramıyorlar" diye konuştu.
Sezen Yalçın ise "Bu insanın zihniyetiyle alakalı bir şey, ben şiddet gördüğüm zaman hiçbir yere başvurmam aynı şiddeti kendimde uygularım. Yaşadığım gördüğüm bir şey, şiddet gören kadın karakola gitse de bir şey olmuyor. Yakınım şiddet gördü karakola gitti, polis eve geldi. Sonuç hiç değişmedi. Kadınlar adam gibi adamlarla evlenmeli. Türkiye şartlarında kadınlar zavallı, okumuyoruz, mesleğimiz yok, erkeğe bağımlıyız. Önce kadının güçlü olması lazım" dedi. Revinay Güvenç de "Kadınların ekonomik bağımsızlığı olması gerekiyor, o olmadığı için erkeğe bağımlı, o yüzden susuyor. Şiddet gören kadın bence en yakın komşusuna, sonra ailesine ve polise söylemesi lazım. Ama bizim kadınlarımız korkuyor. Kadınlar hem bilinçlendirilmiyor. Hem de kanunlarımız kadınları korumuyor maalesef" diye konuştu.
DHA