Sazını kapan geliyordu, meşhur çarşı artık sessiz
Sazını kapanın meşhur olma hayali ile geldiği Unkapanı Plakçılar Çarşısı, eski günlerini özlemle anıyor. Dükkan dükkan gezerek seslerini dinleten, albüm yaptıran kişiler artık yok. Bazen arşivciler bazen de vefalı dostlar kapılarını çalıyor. Çarşı, tahtını sosyal medyaya kaptırmış durumda.
Bir dönem tarlasını, arsasını satarak eline valizini ve sazını alan herkesin ünlü olmak için yollarını aşındırdığı Unkapanı Plakçılar Çarşısı eski günlerini arıyor. Eskiden her dükkanda kasetleri yapılan, kamyonlarla malzemelerin getirildiği handa sessizlik hakim. Müzik dünyasının kalbinin attığı çarşı dijitalleşme ile birlikte tahtını da sosyal medyaya kaptırdı. Orhan Gencebay, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Gülden Karaböcek, Müzeyyen Senar, Ajda Pekkan gibi birçok ismin yolu da bu çarşıdan geçti. Çarşıda zamana direnen eskiden okul görevi gören dükkanlar var. Esnaf, ellerindeki kasetleri genelde arşivcilerin aldığını ve son günlerde plaklara ilginin arttığını söylüyor. Onlara göre, dijital medyadan şöhret olmanın bedeli sabun köpüğü kadar...
ANADOLU'DAN ŞÖHRETE...
Bir dönem Doğu Bank'ta olan çarşı 1971 yılında İMÇ'ye taşındı. Çarşıdaki esnaflardan birisi de Mega Müzik şirketinin sahibi Ethem Zeytinkaya. Bu çarşıya eskiden Anadolu'dan büyük bir göç yaşandığını anlatan Zeytinkaya, günümüzde Youtube atılan video ile meşhur olmanın sağlıklı olmadığını ve kısa sürdüğünü belirtiyor. 1970 yılında yapılan bir şarkının halen sevildiğini ama dijital medyadaki şarkıların eski tadı vermediğini kaydeden Zeytinkaya, baba mesleği yaptığını ve 2. kuşak olduğu bilgisini de paylaşıyor.
KÜÇÜK ÇOCUK FURYASI
Zeytinkaya, çarşıda geçmişten günümüze neler değiştiğini de şu sözlerle aktarıyor:
"İlk taş plaklar ile başladı her şey. 70'lerde 45'likler çıktı. 80'lerde uzunçalar dediğimiz 10, 12 şarkı alan aletler çıktı. Sonra kaset teknolojisi 15 yıl kadar devam etti. 90'lı yılların ortalarında da cd'ler çıktı. Her çıkan teknoloji kendinden öncekini öldürdü diyebiliriz. Şu an ise müzik sektörü tamamen dijital olarak devam ediyor, kaset satışları çok az. İnsanlar müziğe daha kolay erişiyor. 80'lerde buranın atmosferi oldukça hareketliydi. O dönem ünlü olmak isteyen kapısını çalıyordu, küçük çocuk modası vardı. Babaları ellerinden tutup getiriyordu, dükkan dükkan dolaştırıyorlardı. Yapımcılar da bu kişileri dinliyordu. Kabul edenler kaset yapıyordu."
MİLYONLARCA SATIYORDU
Yine çarşıda çalışan başka bir esnaf Nesimi Yeşildağ, gençliğinde sazını alanın her sabah 7'de çarşıya geldiğini dükkanları dolaşarak kaset yaptırmaya çalıştığını anlatarak sözlerine başlıyor. "Buraya gelenlerin birisi Mahzuni oldu, birisi Aşık Nurşani. Amatör geldiler ünlü çıktılar" diyen Yeşildağ, "Müslüm Gürses de buradan çıktı öyle ünlü oldu ki arkasında 50 kişi keman çalıyordu" ifadelerini kullanıyor.
İSİMLERİNİ DEĞİŞTİRDİLER
Küçük Emrah, Küçük Ceylan'ın da bu çarşıda ünlü olduklarını anlatan Yeşildağ, şu anıları paylaşıyor: "Tarkan'ı da çay bahçesinde şarkı okurken arkadaşlar görmüş buraya getirdiler. Uzun süre albümü olmadan buralarda çalıştı şimdi dünyaca ünlü. Mahsun Kırmızıgül de burada ünlü oldu. Albümü satarsa ünlü alıyordu, albüm milyonlar satıyordu. Sanatçıların konser gelirleri çok olurdu kasetten ya da cdden kazanacakları para çok yüksek değildi. Konserler onlar için daha önemli idi. Albümü patlayanlar konserlere gider, gazinolara çıkardı. Zara da burada meşhur oldu ona Neşecik derdik. İsimlerini de genelde değiştirdiler."
MAKARALAR İLE KAYIT ALIRDIK
1980'li yıllarda Cem Müzik isimli şirketi kurarak sektöre girdiğini anlatan Anadolu Müzik yetkilisi Cem Yılmaz ise o dönemlerde Unkapanı'nda samimi bir ortam olduğunu söylüyor. Yılmaz, şunları aktarıyor: "Ülke koşullarına baktığımızda daha samimi daha içten idi her şey. Anadolu'da yüzünü bile görmediğimiz insanlara kaset basardık ve sonra ödenmek koşulu ile binlerce kaset gönderirdik."
"Sonra CD dönemi başladı. Teknoloji ile beraber insani ilişkiler yabancılaşmaya başladı ve dijital döneme geçildi. Albüm kayıtları eskiden uzun meşakkatli makara mantığı ile yapılıyordu. 36-40 kanal kayıtlar yapılırdı. Burada hem eser sahipleri telif haklarını alıyordu, yorumcular, yapımcılar haklarını alabiliyordu. Şimdilerde herkes emeğinin karşılığını alamıyor, Telif Yasası tam oturmadı."
Kaynak: Web Özel