Okullar yüz yüze eğitime hazır, peki ya çocuklar?

Pandemi nedeniyle yaklaşık 1.5 yıl önce kapatılan okullar, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yüz yüze eğitime geri dönüyor. Peki okulları açıyoruz ama öğrencilerin zihinsel ve psikolojik durumları ne? Salgında 4. sınıfta olan çocuk şimdi 6'ya nasıl geçecek?

Son Güncelleme:

Türkiye'de yaklaşık 1.5 sene sonra eğitim hayatında yüz yüze dönemi başlıyor. Türkiye'nin dört bir yanında okullar dezenfektanla temizlendi, okullar 2021-2022 eğitim-öğretim dönemi için hazır hale getiriliyor. Ülke olarak hep okulların hazır olup olmadığını dile getiriyoruz. Ancak 1.5 yıldır yüz yüze eğitimden uzak, online ders öğrenmeye çalışan öğrencilerin durumunu hiç sorgulamıyoruz. Haberglobal.com.tr olarak eğitim uzmanlarına, "Çocuklarımız yüz yüze eğitime hazır mı?, Bu kadar uzun süre sonra derslere adapte olabilecekler mi?, 'Eğitim seviyeleri ne durumda?" sorularına yanıt aradık.  

GÜNEY KORE'DEKİ TELAFİ MODELİ

Eğitim Uzmanı Turgay Polat, öğrenme kaybının ilkokuldan başlayarak, üniversiteye doğru azalarak gittiğini belirterek, küçük yaşlardaki olgunlaşmaya dayalı beceri temelli öğrenme ile büyük yaşlardaki bilgi temelli öğrenmenin çok farklı olduğunu söyledi. Güney Kore'nin pandemi dönemindeki eğitim telafisini örnek veren Polat, "Haziran ayında Güney Kore, okulların açılacağını ilan ettikten sonra eğitim fakültelerinin son sınıf öğrencilerini, çocukların evlerine göndererek okula hazırladı" diyor. Yaz ayını telafi dönemi olarak kullanamadığımıza dikkat çeken Polat, "Okul terkleri olacaktır. Meslek liselerine giden çocuklar, okula gidemeyecek çünkü büyük eksikleri var" dedi. 

"İLLER ARASI FARKLAR VAR"

Öğrencilerin ara dönemi görmedikleri için problemin büyük olduğunu vurgulayan Polat, "Geldikleri zaman uyum sorunu yaşanacaktır. Eğitim farklılığı da olacaktır. Çünkü uzaktan eğitime İzmir'deki katılımla Bitlis'teki katılım bir değil. İki ilin online eğitimdeki erişimi farklı oldu." şeklinde konuştu. 

ÇOCUKLARIN GEÇİŞ DÖNEMİ SIKINTILI

Okulların açılmasıyla sorunlarla yüzleşme vaktinin gelmiş olacağını vurgulayan Polat, ilkokul öğrencilerinin okula başladıklarında sadece akademik öğrenme gerçekleştirmediğini, ciddi oranda da bir sosyalleşme ve sosyal çevre oluşturma gibi kavramlar geliştirdiğini söyledi. Polat, "En büyük sorun ilkokula yeni başlayan ve başlayacak olan çocukların olgunluk dönemini kaçırmış olmaları. Öğrenme ile ilgili ciddi kayıpları olacaktır. Ocak ayına kadar bu çocukların problemlerini azaltacak bir geçiş müfredatı hazırlanmalıydı. Geçmiş yılı da bu seneyi içine alan çocukları çok yormadan onların reddetmeyeceği bir geçiş dönemine ihtiyacımız vardı" diye konuştu.  

ÖĞRETMEN VE VELİLERİN GÖREVİ

Çocukları okula hazırlamak için velilerden çok beklenti içinde olunmaması gerektiğine işaret eden Polat, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çocukları okula hazırlamak için temizlik ve dezenfaktan dışında bir şey duymadık. Türkiye olarak odaklanmamız gereken okulların temiz olup olmaması değil. Öğretmenler yarın okula gittiğinde bu çocuklara nasıl davranacak. Okula gelmeyi reddediyorsa ne yapacak."

İstanbul'daki okullarda, yüz yüze eğitimin başlayacağı 2021-2022 eğitim öğretim yılına hazırlık için temizlik ve dezenfeksiyon çalışmaları yapılıyor. (FOTOĞRAF: AA)

SOSYALLEŞME ADAPTASYON SORUNU

Çocukların hem zihinsel olarak hem de psikolojik olarak okuldan ve yüz yüze eğitimden uzaklaştığını söyleyen eğitim uzmanı Salim Ünsal ise, 'Yaz tatili bitti, okula başlayalım' gibi heyecanın büyük ölçüde yaşanmadığını belirtti. Ünsal, "Okuldan uzakta kalış süresinin uzaması öğrencilerin okula olan ilgisinin azalmasına yol açtı. Ayrıca bu yeni duruma ve ortama alışıp adapte olmaları da bir miktar zaman alacaktır" dedi. Salgının devam ettiği bir ortamda çocukların kendilerini nasıl güvende hissedecekleri kısmında aileye de önemli görevler düştüğüne işaret eden Ünsal, "Evdeki genel gündem salgın ve onun etkileri olmamalıdır. Öğrenciye rasyonel biçimde tedbir, görev ve sorumlulukları anlatılmalıdır sadece" diyor. 

"ÖĞRENCİ GENETİĞİ BOZULDU"

Ünsal bazı öğrencilerin yüz yüze eğitimden zihinsel olarak uzaklaşmış olabileceklerine de dikkat çekiyor. Eğitim uzmanı, "Her ne kadar uzaktan eğitim öğrencinin öğrenme süreçlerine istenen katkıyı sağlamasa da bu dönemde evde daha özgür oldular. Sosyal medya ve internet kullanımları arttı. 1.5 senede öğrencinin zihinsel genetiği bozuldu. Bozulan bu genetiğin tekrar düzelmesi için belli bir süreye ihtiyaç var" dedi.

Salgın başladığında 4'üncü sınıfta olan bir öğrencinin, şimdi 6'ncı sınıfa geçmesine rağmen bilgi ve eğitim düzeyinde de aynı oranda bir ilerlemenin olmayabileceğini bildiren Ünsal, şöyle devam etti: "Eğitim ve öğretim ile elde edilecek kazanımlar aynı oranda ilerlemedi. Çünkü uzaktan eğitim bu açığı hiçbir şekilde gidermek için yeterli olmadı. Şu anda aslında salgın başında kaldığımız yerdeki kazanımlarla, bugün geldiğimiz ve olması gereken kazanımlar aynı olmadı. Bu süreç salt kazanım olarak da değil sosyalleşme açısından da büyük bir yıkım yarattı."

'TELAFİDE BEN DE VARIM'

Milli Eğitim Bakanlığı, 5 Temmuz ile 31 Ağustos tarihleri arasında müfredat dışı, gönüllü öğrencilerin katıldığı ve 1.5 yılı kapsayan Ulusal Destekleme Programı'nın (UDEP) yaz tatili bölümü olan "Telafide Ben de Varım" programını düzenlemişti. 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber