Karşı daireyi bile tanımıyoruz, komşuluk ölmüş!
Eski komşuluk ilişkileri dijitalleşme ve bireyselleşmenin de etkisiyle giderek yok oluyor. İzmir'de yaşanan son olayda, yaşlı bir kadının hayatını kaybetmesi ve bu gerçeğin 10 yıl sonra ortaya çıkması, toplumsal ilişkilerin geldiği boyutu da gözler önüne serdi. 2000'li yıllara kadar herkes kapı komşusunu tanırken şimdilerde kimse apartmanındaki insanları tanımıyor, evlense düğününe vefat etse cenazesine gitmiyor. Uzmanlar, toplumun neden bu hale geldiğini anlattı.
Geçtiğimiz günlerde İzmir'de yaşlı bir kadının evinde hayatını kaybetmesi ve cesedinin yıllar sonra ortaya çıkması toplumda tepki uyandırdı. 87 yaşındaki Gülşen Çoğulu'nun 10 yıl önce hayatını kaybettiği ve komşularının ise bunu fark etmediği ortaya çıktı. Hatta yaşlı kadını tanımayan komşular da var. Bir dönem binadan kötü koku gelse de evi boş zannederek olayı irdelemediklerini anlatan komşuların ifadeleri, Komşuluk öldü mü? sorusunu akıllara getirdi.
Yaşanan benzer olayların ardından ise eskilerin 'Ev alma komşu al' sözü artık tarihe karışacağa benziyor çünkü özellikle 2000'li yıllardan sonra teknolojinin de gelişmesiyle birlikte kimse kapı komşusunu tanımıyor, görünce selam vermiyor, vefat edince cenazesine evlenince düğününe gitmiyor. Toplumdaki bu değişimi değerlendiren uzmanlar, bu durumun sosyal hayatın yanı sıra insan psikolojisini de negatif yönde etkilediğini söylüyor. Eskiden kapılarda bırakılan anahtarların yerini ise 2-3 kez kilitleme, çelik kapı ve süngüler aldı. Komşusu açken tok yatılmaz zihniyetinden komşumuzun cesedi ile aynı binada nasıl yıllarca yaşanabildiğini ve toplumdaki bu köklü değişimi uzmanlar anlattı.
DİJİTALLEŞMENİN ETKİSİ Mİ?
Sosyolog Deniz Bağrıaçık, dijitalleşmeyle birlikte herkesin kendi dünyasına kapandığını belirterek, "Bunun altında yatan ise insanlar yine bir yere ait olmak istiyor, ortak bütünde buluşup ortak duyguları paylaşmak istiyorlar. 50 yıl içinde baktığımız zaman teknolojinin de gelişimiyle de bunu tahmin etmek güç. İnsan tarihin ilk dönemlerinden itibaren her zaman birlikte hareket etmek istiyor. Bu şekilde bakıldığında ben kesinlikle komşuluğun kaybolduğunu düşünmüyorum" dedi.

EKONOMİK KOŞULLAR
Bağrıaçık, ekonomik durumun da komşuluk ilişkilerini etkilediğinin altını çizerek, "Bazı kesimler toplum dışına itiliyor ve çağa ayak uyduramıyor. Teknolojiden yararlanırken değerlerimize de dikkat etmeliyiz. Ben komşuluk ilişkilerinin ölebileceğini düşünmüyorum. Komşularınızla paylaştığınız aynı ortam birçok ortaklığı da beraberinde getiriyor. Bizim aynı sosyoekonomik değerlerde bir alan paylaşmamıza sebep oluyor" ifadelerini kullandı. Bağrıaçık, açıklamalarını şöyle tamamladı: "Uzun süreli komşuluk ilişkilerinin yeri başka ve güçlü bir iletişim tarzı gerektiriyor. Bunun tersi bir durumda jenerasyonlar arasındaki ilişkiler de zarar görüyor. Bu jenerasyonların ayakta kalmaları için aslında birbirlerine ihtiyaç var."
VEFA DUYGUSU KAYBOLDU
Psikolog ve Aile Danışmanı Özge Öztaşçı, son yıllarda bireyselleşme, şehirleşme ve dijitalleşmeyle birlikte komşuluk ilişkilerinin zayıfladığını belirterek, "Artık insanlar yan dairelerinde kimin yaşadığını dahi bilmiyor. Bu yalnızlaşma, sadece sosyal hayatı değil, psikolojik sağlığı da olumsuz etkiliyor. İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır ve aidiyet duygusuna ihtiyaç duyar. Komşuluk ve vefa gibi kavramların kaybolması, bireylerde güvensizlik, kaygı ve depresyon riskini artırabilir. Önümüzdeki yıllarda bu durumun daha da derinleşmemesi için toplumsal dayanışmayı destekleyecek adımlar atılmalı. Aksi takdirde, yalnızlık ve duyarsızlık, bireysel ve toplumsal ruh sağlığını ciddi şekilde tehdit edebilir" açıklamasında bulundu.
Kaynak: Web Özel