Kabil'den sonra mülteci sorunu nasıl şekillenecek?
Kabil'den sonra mülteci sorununun nasıl şekilleneceği merak ediliyor. Afganistan'daki güç değişimi Afgan mültecileri nasıl etkiler? Afgan mülteciler ile Suriyeli mülteciler arasındaki fark ne?
Taliban’ın Kabil’de kontrolü sağlaması Türkiye’deki sığınmacı meselesi konusunda da önemli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Afganistan’dan gelecek yeni sığınmacılar noktasında komşu ülkesi Pakistan ile görüşeceğini söylemişti. Afganistan ve Pakistan arasındaki ‘Kardeşlik Kapısı’ndan pek çok mülteci Pakistan’a oradan da İran’a kaçmaya çalışıyor. İran üzerinden ise bazı Afganların adresi Türkiye oluyor.
Türkiye son 10 yıldır Suriye’den gelen mültecilere ev sahipliği yapıyor. Bu sığınmacılara sayıları son aylarda gittikçe artan Afgan göçmenler de eklendi.
Haberglobal.com.tr'ye konuşan ve Türkiye’deki Suriyeliler hakkında raporlara imza atan göç uzmanı Profesör Murat Erdoğan Suriyelilerin savaştan yani ölümden kaçtıklarını dolayısı ile Türkiye’nin bu insanlara geçici koruma statüsü verdiğini söyledi.
AFGANLAR DÜZENSİZ GÖÇMEN
Afgan sığınmacılarda ise durumun farklı olduğunu aktaran Erdoğan, “Onlar düzensiz göçmenler, Türkiye’nin izni ve talebi olmadan geldiler. Buna karşı önlem almak sınır güvenliğini güçlendirmek gerekiyor” değerlendirmesinde bulundular.
Geçici koruma statüsü olan Suriyeliler, çalışma, hastanede tedavi olma, okullara çocuklarını gönderme gibi haklara sahipler ama Afganların böyle hakları yok. Profesör Erdoğan’a göre çok acil durumlarda sağlık hizmetlerinden faydalanabiliyorlar.
Haber Global Dış Haberler Müdürü Süheyla Demir’in dün akşam sorularını yanıtlayan Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa 2011 yılından bu yana Türkiye’ye gelen Suriyelilerin 400 bininin ülkelerine gerdi döndüğü bilgisini verdi.
Sayıları bu kadar olmayan Afganlarda ise böylesine bir geri dönüş en azından şimdilik beklenmiyor. Profesör Erdoğan Suriyelilerin ilk göç ettikleri yıllarda savaşın bitmesi durumunda ülkelerine dönme isteklerini dile getirdiklerini ama yıllar geçtikçe bu isteklerinin azaldığını söylüyor.
TEMEL EĞİLİMLERİ KIRSALDA ÇALIŞMAK
Afgan göçmenlerin Türkiye’ye girdikten sonra temel eğilimleri tarım ve çobanlık gibi alanlarda çalışmak. Suriyeliler ise hemen hemen her sektörde istihdam ediliyor. Bazı kentlerin sanayilerinde Suriyeli işçilerin büyük pay sahibi olduğu ifade ediliyor. Suriyelilerde ciddi bir girişimci nüfusu var Afganlarda böyle bir durum şimdilik gözlenmiyor.
İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır literatürdeki karşılığı ile Afganistan’dan son gelen grupların bir ‘göç dalgası’ olmadığını söylüyor. Çorabatır’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de kayıtlı 117 bin Afgan var ancak toplam sayılarının 400 bine kadar varmış olabileceği ifade ediliyor.
ÜLKESİNİ HİÇ GÖRMEYENLER DE VAR
Türkiye’ye gelen Afgan göçmenler arasında Afganistan’da doğmayan ve ülkesini hiç görmeyen İran’da yaşayan insanların da olduğunu aktaran Çorabatır, “2019 Afganların gelişi zirve yaptı. Ancak kovid-19'la birlikte bu düştü. 2021'in temmuz ayında İçişleri Bakanlığı 30 bin Afgan'ın yakalandığını söylüyor” değerlendirmesinde bulundu.
Çorabatır’a göre Afgan mülteci akınını engellemek için Birleşmiş Milletler, Afganistan’ın komşusu Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi ülkelere yardım yapmayı tasarlıyor. Bu ülkelerin güvenli bir sığınma ülkesi olması planlanıyor.
Afganlar sadece son zamanlarda değil 2010 yılından bu yana Türkiye’ye giriş yapıyor ve çoğunun sığınma başvurusu olumsuz sonuçlanıyor. Sığınma için kabul edilenlere ise sınırlı haklar tanınıyor. Suriyeliler Türkiye’ye gelmeye başladığında ise bir sığınma yasası yoktu. 2014’te yürürlüğe giren sığınmacı yasasının 91’inci maddesi kitle göçü olması durumunda yapılacaklara çerçeve çizdi.
TÜRKİYE'NİN BÖLGEDEKİ VARLIĞI GÖÇÜ ENGELLER Mİ?
Dün Haber Global’den Senem Toluay Ilgaz’ın sorularını yanıtlayan Altınbaş Üniversitesi rektör yardımcısı Profesör Ahmet Kasım Han Türkiye’nin Afganistan’daki varlığının göçle ilgili sorunları çözemeyeceğini söyledi. Han bu tezini üç başlık altında şöyle topladı:
Şimdi Afganistan’da kalarak göçle ilgili hiçbir somut sonuç elde etmenize imkan yok. Doğrudan ve manalı derede sonuçlardan söz ediyorum. İkincisi ben her halükarda Suriye’den kaynaklanan ile kıyaslanamayacağını düşünüyorum. Üçüncüsü imkan ve kalibiyetlerin siyasal ekonomik diplomatik askeri sınırlılıkların farkında bir değerlendirme yapan Türkiye’nin gereksiz maliyetleri ve riskleri üstlenmemesi gerektiğini düşünüyorum çünkü 2011’den itibaren Suriye’de bu yapıldı ve bunun bedelini ödedik, ödüyoruz, ödemeye devam edeceğiz.
Kaynak: Web Özel