İstanbul’un altı tünelden geçilmiyor mu? Yoksa bunlar bir şehir efsanesi mi?

İstanbul Etiler’de bulunan bir tünel heyecan yarattı. Ekipler kısa süre içerisinde tünelin kanalizasyon amacı ile açıldığını söyledi. Peki İstanbul’un altı gerçekten tünellerle dolu mu? Ayasofya Camii'nin altından Topkapı Sarayı’na çıkılıyor mu?

Son Güncelleme:

İstanbul, Etiler’de belediye ekiplerinin çalışmaları sırasında yolda çökme meydana geldi. Meydana gelen çökmenin ardından ortaya bir tünel çıktı. İstanbul'da yer altında olduğu söylenen gizli tüneller tarih boyunca gazetelerin sayfalarını süsledi. Fakat rivayetler muhtelif.

Etiler’deki tünele gelince belediye ekipleri bunun daha önce açılmış ve artık kullanılmayan bir kanalizasyon tüneli olduğu sonucuna vardılar, tünel kapatıldı. Peki önceleri küçük bir köy olarak kurulan, ardından da imparatorluklara ev sahipliği yapan İstanbul’un yeraltında gerçekten tüneller var mı?

Yıl 2010… Bugün şehrin ikonik yapıları arasında bulunan İstanbul Lisesi’nin (İstanbul Erkek Lisesi) altındaki tünellerinden birinin Sarayburnu’na birinin ise Yerebatan Sarnıcı’na çıkıyor olduğu iddia edildi. Hatta okulun eski mezunlarının bu tünelleri kullandığı ifade edilmişti. 2009 yılında okul yönetimi okulun bodrum katlarındaki bazı sütunları tespit ederek bu alanı temizlettiler.

'ÜÇÜNCÜ BODRUMDA ULAŞTIK'

İstanbul Lisesi’nin 30 yıllık Müdür Başyardımcısı Atakan Alan, 1940 mezunlarının yer altında kilise olduğundan bahsettiklerini belirterek, “Okulumuz, bu kilise üzerine yeni kolonlar yapılarak kurulmuş. Bu yapı topluluğuna 3. bodrumda ulaştık. Restorasyon için 1 yıldır İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’ndan yanıt bekliyoruz” demişti.

Osmanlı zamanında Duyun-u Umumiye (Borçlar idaresi) olarak kurulan İstanbul Erkek Lisesi. Fotoğraf: Wikimedia Commons

Alan, 2010 yılında yaptığı bir açıklamada eski bir mezununun bu alandan tüplerle Sarayburnu’na doğru ilerlediğini ancak bazı noktalarda göçükler olduğu için geri döndüğünü söylemişti. Atakan Alan, “Yerebatan Sarnıcı ve Sirkeci Büyük Postane’ye çıkan 2 dehliz, daha sonra Sarayburnu’nda birbiriyle birleşiyormuş” ifadelerini kullanmıştı.

Habertürk yazarı Murat Bardakçı 15 Şubat 2017 tarihinde yayımlanan bir köşe yazısında şöyle diyor: “İstanbul’un bir ucundan girdin mi saatlerce yürür ve diğer ucundan çıkarsın” demeleri boşuna değildir.

Yazara göre; bugüne kadar İstanbul’un yer altı dehlizlerinin iyi araştırılamamış olmasının sebeplerinden biri bu alanların bir kısmının girişinin askeri bir kısmının da özel mülkler sınırları içinde olması ve biraz da meraksızlık.

'AYASOFYA'NIN ALTINDA ALTI SARNIÇ TESPİT ETTİK'

İstanbul’un yer altında bulunan tünellerle ilgili olarak çalışmalar yapan Beneath the Hagia Sophia Project isimli belgesel filmin yönetmeni Göksel Gülensoy haberglobal.com.tr’nin sorularını yanıtladı. Gülensoy İstanbul’un Roma ve Bizans İmparatorlukları’na ev sahipliği yaptığını belirterek bu medeniyetlerin gittikleri yere önce su yolları, kanalizasyonlar inşa ettiklerini söyledi.

Ayasofya'nın bahçesindeki kuyulara dalış yapılıyor. Ekran görüntüsü: Beneath The Hagia Sophia

Ayasofya’nın altı dahil olmak üzere, Sultanahmet, Haliç ve Laleli’de çok sayıda tünel ve sarnıç olduğunu ifade eden Gülensoy, Ayasofya’nın altında 6 adet sarnıç tespit ettiklerini ifade etti. Bu sarnıçlardan bir tanesinin kilise yağı dolaştırmak için (insanın sığacağı boyutta) yapıldığını aktaran yönetmen, Ayasofya’nın 4 metre, 8 metre ve 18 metre kadar altına indiklerini aktarırken, “Topkapı Sarayı ve Gülhane Parkı’nın altında ayrı bir şehir var” demekte.

'TOPKAPI SARAYI'NIN ALTINDAN GİRİP AYASOFYA'DAN ÇIKTIĞIMIZ ÇOK OLMUŞTUR'

Gülensoy bu tünellerin yapım amacının gizli emeller değil, dönemin altyapı ihtiyaçlarını karşılamak olduğunu aktarıyor. Göksel Gülensoy, “Topkapı Sarayı’nın altından girip Ayasofya’dan çıktığımız, Ayasofya’dan girip İstanbul Arkeoloji Müzesi veya başka bir otelin altından çıktığımız çok olmuştur” ifadelerini kullanıyor.

 Beneath The Hagia Sophia ekibi. Soldan ikinci belgeselin yapımcısı Göksel Gülensoy. Fotoğraf: Kinostanbulfilm.com

Yine de az da olsa bazı özel durumlar için tüneller de yapıldığını aktaran Gülensoy, “Justinianus yolunu bulmuştuk. Büyük saray ve Ayasofya arasındaki bir tüneldir. İmparatoriçe ve ailelerinin Sirkeci’ye inişleri o dönemin sandalları ile sağlanmaktadır” diyor.

Zaman içerisinde bazı tünellerin toprağa gömüldüğünü aktaran Gülensoy’a neden bu sarnıç ve tünellerin halk tarafından yeteri kadar bilinmediğini ve şehir efsanelerine yol açtığını sorduğumuzda ise “Biz eserlerimize sahip çıkmayı bilmiyoruz. Bir siyasetçi geliyor, ‘Osmanlıyı savunuyorum’ diyor öteki ‘Bizans’ diyor, bu böyle olmaz” ifadelerini kullandı.

2010 yılında Ayasofya'nın altıyla ilgili kapsamlı bir çalışma yapan İstanbul Teknik Üniversitesi ekibinin başında ise Arkeolog Doktor Çiğdem Aslan bulunuyordu. Aslan aynı zamanda Topkapı Sarayı'nın altında da bulgulara ulaştıklarını ifade ederken şu ifadeleri kullanmıştı: Topkapı Sarayı'ndaki kuyuların derinliği 22-30 metreye ulaşıyor. Burada da çok dar ya da güvenli olmayan tünellerde robot kamera kullandık. Burada elde ettiğimiz en önemli bulgulardan biri Dolap Ocağı'nın iki kuyusunu birbirine bağlayan kanaldan Marmara Denizi'ne doğru yeni bir kanalın varlığı.

Ek kaynaklar: Habertürk, İTÜ Vakfı Dergisi Mart/Haziran-2010

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber