İstanbul'dan çıkmak mümkün mü? 'Çoktan gitmiştim...'

Enflasyon, pandeminin etkisi, yetersiz yapı stoğu ve hayat pahalılığı İstanbul'da yaşamayı oldukça zor bir hale getiriyor. Kiralar ve artan konut fiyatları da tabloya eklenince pek çok kişinin aklına İstanbul'dan taşınmak fikri gelmekte... Peki bu mümkün mü? İstanbul'dan gidilebilir mi?

Son Güncelleme:

İstanbul'un nüfusu yaklaşık 16 milyon olarak tahmin ediliyor. Türkiye'nin açık ara en kalabalık şehri olan İstanbul bununla birlikte dünyadaki 120 civarında ülkeden daha kalabalık... Dev metropolün kalabalık olduğu ülkeler arasında Belçika, Yunanistan, Çekya, İsveç, Portekiz, Macaristan gibi Avrupa ülkeleri de yer almakta.

Ancak İstanbul, yüzölçümü olarak Türkiye'nin 64. en büyük ili konumunda. Bu veriler, şehirdeki olağanüstü kalabalığı net bir biçimde tarif ediyor.

YAPI STOĞU SORUNU...

Yaklaşık çeyrek asırdır kırsalına doğru hızla genişleyen İstanbul'un yapı stoğu artık yetersiz kalmakta. Yani pek çoğumuzun da deneyimlediği gibi “Ev yok!” Döviz kurundaki artış, pandemi etkisi ve enflasyonun yanına bu durum da eklenince hem kiralar hem de ev fiyatları ciddi biçimde arttı.

İstanbul, dünyada son bir yılda konut fiyatlarının en çok arttığı 10 şehir arasında. Bu tablo, şehrin kaotik hali ve hayat pahalılığı zaman zaman akılları kurcalayan o fikri bu kez ciddi ciddi getirmekte: İstanbul'dan taşınsak mı?..

Peki gerçekten İstanbul'dan çıkmak mümkün mü? Türkiye'nin diğer şehirleri bunu kaldırabilecek altyapıya ve olanaklara sahip mi? En ciddi sorular bunlar.

Onur D. "İstanbul'a taşınmaz yatırımı yaptığım için gidemiyorum. Yoksa çoktan gitmiştim" ifadelerini kullanıyor. Çağlar Aksoylar ise “Urla’ya yerleşme planımız var. İstanbul’un yaşanmaz bir hale gelmesi, oğlumuzun daha iyi bir yerde yetişmesini istememiz ve arkadaşımızın yerleşip huzuru bulduğunu söylemesi bu fikre etken oldu” diye konuşuyor.

Ailesiyle yaşayan Ezgi A. ise “Ailem düşünüyor ama ben İstanbul kadar rahat edeceğim bir şehir olacağını düşünmediğim için karşı çıkıyorum ve alternatif planlar kuruyorum” diyor. Elbette "gitmek" de bir trend. Bu da İstanbul sorunlarının başka şehirlere taşınabileceğini de gösteriyor.

'PANDEMİ İLE BİRLİKTE...'

Örneğin 2018'de ailesiyle Bodrum'a Serdar C. eski kiracı olduğu için ev sahibi tarafından çıkarılmak istiyor. "Pandemi ile birlikte talep coştu" diyen Serdar C. ev sahibiyle davalık olmak üzere. “Kızım oturacak diye ihtar çekti” şeklinde yaşadığı durumu aktaran Serdar C., “Ben de inat ettim. Yüzde 100 zam istedi, kabul etmedim” diye konuşuyor ve şimdi evden çıksa 4 bin 700 TL ödediği evin 12 bin TL civarında bir bedele kiralanacağını belirtiyor. 

KENTTEN KENTE GÖÇ KAVRAMI...

Ancak “iç göç” kavramına da kısaca bakmakta fayda var. Uzmanlar, 1950'lerden bu yana özellikle tarımda sanayileşme ile Türkiye'de köyden kente göçün başladığını tespit ediyor. Göç 80'lerde ise “kentten kente” (küçük ve orta ölçekli şehirlerden metropollere) şeklinde yoğunlaşıyor. Prof. Dr. Mümtaz Peker, 1980'lerden itibaren yoğunlaşan kentten kente göç olgusu hakkında şunları söylüyor:

“1980’lerden itibaren yoğunlaşan kentten kente göç olgusu, ulusal kalkınmacı politikaların yerine, liberal düşüncenin egemen olmaya başlaması, özelleştirmenin başlaması ile ekonomide liberalizme geçiş ve ekonominin uluslararası boyut kazanması sonucu gerçekleşmiştir.”

TÜİK'in 2016'da paylaştığı verilere göre 1985-1990 arasında kentten kente göçler, tüm göçlerin yüzde 62.18'ini oluşturmakta. Bu da aslında metropoller ile diğer şehirler arasındaki uçurumun hem sebebi hem de sonucu olarak öne çıkıyor.

Bunların yanı sıra temel problem ise istihdam imkanlarının yetersizliği. “İç Göç Hareketlerinin Sosyal ve Ekonomik Analizi” başlıklı doktora tezinin yanı sıra “İtme ve Çekme Faktörlerinin Etkisiyle Türkiye’de Bölgeler Arasında Gerçekleşen İç Göçler Üzerine Bir Değerlendirme” adlı makalesi bulunan akademisyen Filiz Özbay şu yorumu yapıyor:

“İşsizlik nedeniyle geçinemeyen bireyler, istihdam imkanlarının fazla olduğu büyük metropollere göç etmekte. İş imkanları yaratılmadığı sürece büyük kentlere göç devam edecek.”

2001'DEN BERİ İLK KEZ GERİLEMİŞTİ...

Ancak İstanbul'un nüfusu 2020'de, 2001'den beri ilk kez gerilemiş ve “tersine göç” konuşulmaya başlanmıştı. Özbay bu durumu ise döviz kuru, enflasyon ve pandemiyle gelen ekonomik sorunlar ile açıklıyor.

Bu etkenlerin özellikle üretim sürecinin yoğun olduğu büyük kentleri etkilediğini söyleyen Özbay, “İstanbul'un göç verileri incelendiğinde net göç hızının negatif değerde olduğu görülüyor. Bu tersine göçü ortaya koymakta. Bireyler artık İstanbul'da tutunamayıp menşei bölgelerine geri dönmekte” diyor.

Elbette bir arabesk klişesi olarak “yenmeye geldiği İstanbul'a mağlup olanlar” da bir olgu ancak ortaya çıktığı gibi pek çok sektör, özellikle beyaz yakalılar, İstanbul'da bulabilecekleri imkanları Ankara ve İzmir'de dahi bulamıyor. Burada, esnek çalışma gibi seçeneklerin artmasıyla gelecekte en azından civar şehirlere yönelimin artması beklenebilir.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber