AK Parti'den İstanbul Sözleşmesi açıklaması

AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, andlaşmalar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın uygulanmasının durdurulması veya sona erdirilmesi konusunda Cumhurbaşkanlığı makamının yetkili olduğunu bildirdi.

Son Güncelleme:

AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, andlaşmalar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın uygulanmasının durdurulması veya sona erdirilmesi konusunda Cumhurbaşkanlığı makamının yetkili olduğunu söyledi. 

Şahin, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesine ilişkin Twitter hesabından açıklamada bulundu. Uluslararası hukukta çok taraflı bir sözleşmenin taraflarından birinin, sözleşmenin kendisi açısından bağlayıcılığını sonlandırmaya dair tek taraflı irade bildiriminin "çekilme" olarak adlandırıldığını anımsatan Şahin, 1969 tarihli Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin 54. ve 56. maddelerinin, çekilmeye ilişkin hüküm içeren ve içermeyen andlaşmalar bakımından çekilme işleminin ne şekilde olacağına dair düzenlemeler içerdiğini belirtti.

Viyana Sözleşmesi'nin 54. maddesine göre, andlaşmada özel olarak bu hususun düzenlenmiş olması halinde çekilmenin andlaşma hükümlerine göre gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu belirten Şahin, İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesinde, sözleşmenin feshinin düzenlendiğini kaydetti. Buna göre, taraflardan herhangi birinin, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yapacağı bir bildirimle, herhangi bir zamanda sözleşmeden çekilebileceğini belirten Şahin, şunları kaydetti:

"İç hukukumuz bakımından ise milletlerarası andlaşmaların uygulanmasının durdurulması ve bu andlaşmaların sona erdirilmesi yetkisi Cumhurbaşkanlığı'na tanınmıştır. 244 sayılı Kanuna göre, TBMM tarafından uygun bulma kanunu çıkarılması gerekenler dahil olmak üzere, andlaşmalar arasında herhangi bir ayrım yapılmaksızın andlaşmaların uygulanmasının durdurulması veya sona erdirilmesi konusunda Cumhurbaşkanlığı yetkilidir. Cumhurbaşkanımız bu yetkisini kullanmış, Cumhurbaşkanı Kararı ile İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine karar verilmiş. Bu karar, uluslararası hukuka ve iç hukukumuza uygundur."

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, "Anayasamızın koruma altına aldığı Aile’yi temel alarak, her türlü şiddete sıfır tolerans anlayışı içerisinde, her bireyin temel insani haklarını devletin güvencesinde özgürce yaşaması için mücadele ediyoruz. Kadına yönelik şiddet aile birliğimize ve toplumumuza karşı ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni uygulamaları hayata geçirecektir" ifadelerini kullandı. 

MUHALEFETTEN '90. MADDE' TEPKİSİ

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "TBMM'nin açık iradesini yok sayan ve İstanbul Sözleşmesi'ni hukuksuzca fesheden bu mantığın Türkçesi: 'Kadınlar ikinci sınıf vatandaş olmaya devam etsin ve hatta öldürülsün.' Size ve tüm kötülüklerinize rağmen biz yaşayacağız ve Sözleşmeyi geri getireceğiz!" ifadelerini kullandı.  

"90. MADDEYE GÖRE MÜMKÜN DEĞİL, TBMM ACİL TOPLANMALI"

CHP İstanbul Milletvekili Cihangir İslam ise, "İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılmasının hukuki boyutu vahimdir. Bir uluslararası sözleşmenin TBMM'yi bypass ederek yürütme tarafından feshi Anayasamızın 90. maddesine göre mümkün değildir. Bu Kararname Anayasaya aykırıdır. TBMM bunu görüşmek üzere acil toplanmalı" ifadelerini kullandı. 

HUKUKÇU SÖZÜER: TBMM DEVRE DIŞI BIRAKILAMAZ

Hukukçu Adem Sözüer de Anayasa'nın 90. maddesine atıf yaparak, "ANAYASA MADDE 90 Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz Anlamı, İstanbul Sözleşmesi yürütme tasarrufuyla feshedilemez.Yetki gaspıyla TBMM devre dışı bırakılamaz" ifadelerini kullandı. 

TÜSİAD'DAN AÇIKLAMA

TÜSİAD'dan da sözleşmenin feshine yönelik açıklama yapıldı. Açıklamada, "Türkiye'nin, tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmesi, kadına yönelik her türlü şiddeti besleyen çarpık zihniyeti cesaretlendirir. Devletin şiddete karşı sürdürdüğü mücadelesini ise kolaylaştırmadığı gibi telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurur. Kadına yönelik her erkek şiddeti vakası, İstanbul Sözleşmesi'nin eksikliğini vicdanlara hatırlatacaktır. 6284 sayılı kanun ve İstanbul Sözleşmesi, şiddetle mücadelenin en önemli dayanaklarıdır. Geçtiğimiz yıl İstanbul Sözleşmesi'nden Türkiye'nin çekilmesi tartışmaları gündeme geldiğinde, toplumun pek çok farklı kesimi Sözleşme'ye sahip çıkmış, siyaset alanında da ortak vicdan harekete geçmişti. Zira; hangi görüşe bağlı olursa olsun, tüm siyasi partilerin ve toplum kesimlerinin şiddete karşı birleşmesi insani bir sorumluluktur. İstanbul Sözleşmesi, yapılan karalama ve çarpıtmaların aksine, kadına yönelik her türlü şiddetle mücadele için, kim olursa olsun şiddet mağdurunu korumak için vardır. İnsan haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi, siyaset alanının mücadelelerine konu edilmemelidir. Unutulmamalıdır ki; kadına yönelik şiddet bir insan hakları ihlalidir. İstanbul Sözleşmesi aynı zamanda dayanağını insan haklarından alan uluslararası bir taahhüttür. Üzülerek görmekteyiz ki bugün alınan karar, uluslararası kamuoyu nezdinde de ülkemizin insan hakları açısından itibarını zedelemektedir. Çağrımız; kadına yönelik şiddeti sonlandırma yolunda atılmış hiçbir adımdan taviz verilmemesidir. İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının geniş kamuoyu vicdanına kulak verilerek yeniden değerlendirilmesi, şiddetle mücadelede sıfır tolerans anlayışının en büyük göstergesi olacaktır" denildi.

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber