İsrail İstihbaratı için casusluk yaptığı iddia edilen Selçuk Küçükkaya'dan "dedektiflik" savunması

İsrail İstihbarat Servisi adına Türkiye'de ikamet eden veya ülkeyle ekonomik ilişkileri olan bazı kişilerin mal varlığı bilgileri gibi hassas verilerini toplayarak takiplerini yaptığı ileri sürülen Selçuk Küçükkaya, iddiaları reddederek dedektiflik yaptığını savundu.

Son Güncelleme:

Casusluk iddialarıyla suçlanan Selçuk Küçükkaya ve sahada fotoğraflama ve araştırma yapanlardan oluşan 16 sanığın yargılanmasına başlandı. 

İDDİALARI REDDETTİ

Savunması alınan Selçuk Küçükkaya, casusluk iddialarını reddederek 2018-2021 yılları arasında daha çok boşanma davalarıyla alakalı dedektiflik yaptığını ileri sürdü. Küçükkaya, "2018-2021 arası çalıştım bugüne kadar ters birşey görmedim. Tüm bilgileri bana onlar gönderiyordu. Bana ülkemle, devletimle alakalı bir bilgi, fotoğraf çekmemi isteseler 'Dur' derdim. Nerede duracağımı iyi bilirim" dedi. Küçükkaya, çalıştığı kişilerin istihbarat elemanı olduğunu bilmediğini, kendisinden istenen bilgilerin adres, banka hesapları olup olmadığı gibi teyit içeren bilgiler olduğu için de şüphe duymadığını ifade etti. Küçükkaya, iddianamedeki gibi yalan makinasına girmediğini de belirtti.

FACEBOOK'TA DEDEKTİFLİK İLANI VERMİŞ

Sosyal medya hesabı Facebook üzerinden kod adı olarak kullandığı Taner Sezgin adıyla dedektiflik iş ilanı verdiğini, yaklaşık 500 kişinin başvurduğunu ve bu kişiler arasından Cenk Birtürk ve Fatma Birtürk ile anlaştığını ifade eden Küçükkaya, "İkisiyle birlikte çalıştım iş başına para alırlardı. Ben hiçkimseden işimi gizlemedim. Eşimi de takip ettirdim. Bizim işimiz gözlemlemek. Boşta olduğu zaman Cenk’in kardeşi Emre’yi çağırdığım oldu" dedi. Sanık avukatlarından biri, "Kişileri takip ederek özel hayatlarını ihlal ettiğinizi, bunun bir suç olduğunu yanınızda çalışanlara söylemediniz mi?" diye sordu. Sanık Selçuk Küçükkaya ise "Hayır o zaman suç olarak gelmiyordu. Bilgileri satmadım. Amacım araştırmak ve gözlemlemek, bana kanunsuz gibi gelmedi. Bugüne kadar hiçbir kamu çalışanına rüşvetle bilgi toplamadım" diye cevap verdi. Avukatın, "Halen bunun bir suç olmadığını mı söylüyorsunuz?" şeklindeki sorusu üzerine Küçükkaya, "16 aydır hapisteyim. Şimdi yurtdışından 'Hava nasıl' diye arayıp sorsalar 'Kapat, kapat' derim. Evet, hata yapmışım kabul ediyorum. Pişmanım; ama bu hatam karşısında kimseye zarar verecek birşey yapmadım" diye yanıt verdi.

EĞİTİM İDDİALARINI REDDETTİ

Türkiye'de bir dedektiflik kanunu olduğunu ama uygulamanın tam oturmadığını öne süren Selçuk Küçükkaya, bütün dedektiflerin takma ad kullanması yüzünden Taner Sezgin adını kullandığını söyledi. İddianameye göre, kendisini İsrail İstihbaratı ile irtibatlandırdığı öne sürülen Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen FETÖ üyeliği suçlamasıyla firari sanık Serkan Özdemirci ile yüz yüze görüşmediğini sadece birkaç sefer telefonda görüştüğünü ileri sürdü.

Küçükkaya, "Esas mesleğim tekstil üzerine tezgahtarlıktı. Daha sonra yurtdışına gittim orada çalıştım. Malta Türk Fahri konsolosluğunda uzun yıllar görev yaptım. İsrail’de istihbarat eğitimi almadım. Elinden geldiğince dosyayı buraya yönlendirmeye çalıştılar, bazen telkinlerle, bazen sorgu teknikleriyle" diye suçlamayı reddetti. Selçuk Küçükkaya’nın çalışanı Cenk Birtürk de casusluk yapmadığını, 2019 yılında dedektiflik iş ilanına başvurduğunu belirterek, kamuya açık alanlardaki işlerde suç teşkil etmediğini söyledi. "İlk işim havalimanı takibiydi. Son işimiz Abdülhamit Çelik'ti. Ona ulaşmamızı söylediler. Yaklaşık 2 yıl kadar çalıştık. Casusluk yaptığına şahit olmadım. Bir şüphem de olmadı. Olsaydı kesinlikle işin içinde olamazdım. İşin farklı boyutlarda olduğun tahmin etmedim ki öyle bir samimiyetimiz yoktu" dedi.

Cenk Birtürk’ün kardeşi tutuklu sanık Emre Birtürk de casus olmadığını, ihtiyaç olduğunda ufak tefek işlerde yardımda bulunduğunu, ekibin ajan olmak için çok acemi olduğunu belirterek, "Takip etmemiz gereken adamı bile kaybediyorduk" diyerek suçlamaları reddetti. Tutuklu sanık Ayhan Şen ise, kuşçuluk yaptığını olaylarla bir alakası olmadığını söyleyerek suçlamaları reddetti. Diğer tutuklu ve tutuksuz sanıklar da suçlamaları reddetti.

MİT'E YAZI YAZILACAK

Mahkeme heyeti, Milli İstihbarat Teşkilatı'na (MİT) yazı yazılarak mağdurlara ait elde edildiği iddia edilen tüm bilgilerin devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından  gizli kalması gereken bilgilerden olup olmadığının sorulmasına karar verdi. Sanıklar Selçuk Küçükkaya, Cengiz Çalışkan, Cenk Birtürk, Musa Kuş'un tutukluluk hallerinin devamına karar veren heyet, tutuklu sanıklar Ayhan Şen ve Emre Birtürk'ün tahliyelerine karar verdi. Duruşma ertelendi.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, İsrail İstihbarat Servisi'nin Türkiye'de ikamet eden veya ülkemizle ekonomik ilişkileri olan hedefindeki mağdurların ve aile bireylerinin yurda giriş çıkış kayıtları, telefon görüşme ve sinyal bilgileri, banka hesap ve mal varlığı bilgileri gibi hassas verilerini toplayarak takipleri, bu kişilerin ev ve iş yerleri çevresinde olası bir eylem için keşif hazırlığı yapılması, bu kişilerin ilişkili oldukları işletmelerin ticari sır teşkil eden bilgi ve verilerinin tespiti ve temini amacıyla Taner Sezgin kod adını kullanan Selçuk Küçükkaya ile irtibat kurduğu belirtildi. Servis elemanlarının deşifre olmamak için yurda giriş yapmadıkları, Küçükkaya ile buluşmalarını yurtdışında üçüncü ülkelerde gerçekleştirdikleri, para transferlerini farklı gönderici isimleri, kripto para veya kurye kullanarak parçalı şekilde gönderdikleri ya da yurtdışında elden ödeme yaptıkları anlatıldı.

İddianamede İsrail İstihbarat Servisi mensuplarının gizlilik ve güvenlik ilkeleri dahilinde deşifre olmalarını engelleyecek şekilde Hose-Jorge Satıa, Thomas Alfonso ve Raul isimleri ile Singapur merkezli Avrupa ve Asya'da yatırım, danışmanlık, sigortacılık alanlarında faaliyet gösteren Asia Angels adlı şirketin çalışanları olarak tanıttıkları ifade edildi. İsrail İstihabaratının Selçuk Küçükkaya ile 15 Temmuz darbe girişimi sonrası FETÖ üyeliği kapsamında Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edilen firari sanık Serkan Özdemirci aracılığıyla irtibata geçtiği belirtilen iddianamede, Küçükkaya'nın MOSSAD mensuplarından takip, gözetleme, fotoğraf dökümantasyon, keysing, raporlama eğitimi aldığı da yer aldı. Küçükkaya'nın 2018'de Danimarka'nın Kopenhag şehrinde Türkiye veya başka bir ülkenin istihbarat teşkilatı için çalışıp çalışmadığını tespit etmek için yalan makinesi testine sokulduğu da ileri sürüldü. Küçükkaya'nın hedefteki şahısları takip ettirdiği elemanlarıyla iletişim kurabilmeleri için "Üçüncü göz uzman kadrosu" isimli bir whatsapp grubu kurduğu öne sürüldü. İddianamede, 27 mağdur yer alırken 6'sı tutuklu 17 sanığın "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan  15 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları istendi.

Kaynak: DHA

Sonraki Haber