İklim krizi, kış gelmiyor, göller kuruyor

"Bu sene kış gelmedi" sözünü son zamanlarda sıklıkla duyar olduk. Uzmanlar, bu durumu dünya çapında artan sıcaklık ve ekosistemlerin bozulmasına bağlıyor. Küresel ısınmadan dolayı son 28 yılda göllerdeki suyun da yüzde 53 azaldığı biliniyor. Öte yandan Türkiye'deki kaynaklar da hızla azalıyor.

Son Güncelleme:

İklim krizi ve küresel ısınmanın etkileri nedeniyle son yüzyılın en sıcak kış aylarından biri yaşanıyor. Sıcaklık değerlerindeki ekstrem artış kar yağışlarının düşmesinin yanı sıra, kuraklık riskine de neden oluyor. Dünya çapında artan sıcaklık, doğal felaketlerin artışına neden olduğunu dile getiren uzmanlar, ekosistemdeki bozulmanın endişe verici boyuta ulaştığına da dikkat çekiyor. Science dergisinde yayımlanan son makalede ise 28 yılda göllerdeki su miktarının yüzde 53 oranında azaldığına dikkat çekiliyor.

TEK TEK KURUYORLAR

Öte yandan ‘Göller ve Sulak Alanlar Eylem Planı 2017-2023’ raporunda Türkiye'yi bekleyen tehlikelere açıkça yer verilirken, Van, Tuz, Manyas, Mogan, Sapanca göllerindeki tahribata dikkat çekiliyor. Burdur Gölü’nün 40 yıl içerisinde 230 km²’den, 90 km²’ye düştüğü belirtilen raporda; “300’e yakın irili ufaklı gölün yüzde 60’ı kurudu. Türkiye’nin bir zamanlar beşinci büyük tatlı su gölü olan Akşehir Gölü tamamen kurumuş, kış aylarında su birikintisi haline gelmiştir. Beyşehir gölü 26 metreden 6 metreye, Eğirdir gölü 14 metreden 5 metreye düşmüştür. Avlan, Seyfe, Sazlığı Kulu, Sarıgöl, Yarışlı, Kurugöl, Kırkpınar, Acıgöl, Uyuz, Suğla, Meke, Güvenç, Sasam, Kocagöl, Karagöl, Hotamış Sazlığı ve Küçük göl de ise su seviyeleri çok azalmıştır” deniliyor. 

Uzmanlar, iklim krizinin nedenlerini anlattı.

SERA GAZI ETKİSİ

Ortaya çıkan tablonun etkisini konuştuğumuz Üsküdar Üniversitesi Çevre Etiği Forumu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ‘iklim yıkımı başladı’ sözüne atıfta bulunurken, olası felaketlere dikkat çekti. 

"İklim yıkımının temel nedenlerinden biri, sera gazlarının atmosferde birikmesi ve gezegenimizin ısınmasına yol açmasıdır" diyen Prof. Dr. İbrahim Özdemir, "Deniz seviyelerinin yükselmesi, kıyı bölgelerini sular altında bırakabilir. Aşırı sıcaklık, tarım alanlarını verimsiz hale getirebilir ve gıda krizlerine yol açabilir. Ekosistemlerin bozulması, biyoçeşitliliği azaltır ve türlerin soyunun tükenmesine neden olur” dedi. 

HASTALIKLAR ARTACAK

Aşırı sıcaklıklar ve sebep olduğu hastalıklar, hava kirliliği, su ikmalinde değişiklikler gibi konulara da işaret eden Özdemir, iklim değişikliğinin kuraklık ve içme suyu kaynaklarının azalmasına yol açabildiğini, temiz suya erişimin zorlaşmasının, su kaynaklı hastalıkların riskini de artırabileceğine dikkat çekti.  

Küresel ısınmanın hamsi de dahil olmak üzere birçok deniz canlısını olumsuz etkilediği belirtildi. 

MUTLAKA KORUNMALI 

Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç ise dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin kuruyan bir göl havzasında yaşadığı dile getirirken, "Kuruyan bu göllerin birçoğu önemli su kaynakları olarak tanımlanıyor veya uluslararası öneme sahip Ramsar alanları arasında listeleniyor. Biz de su kaynakları ve sulak alan ekosistemlerinin yaşatılması için iklim değişikliğinin etkilerini de göz önünde tutarak yeni yasal düzenlemeler ve uygulamalar yapmak zorundayız" dedi.

İNSAN ETKİSİ

Yapılan bilimsel çalışmalarda Türkiye'nin önemli derecede su kaybı yaşayan 12 havzadan biri olduğuna değiniliyor. Araştırmada yer alan bin 51 doğal göl ve 921 rezervuar, dünyanın doğal göl ve rezervuar depolamasının sırasıyla yüzde 96 ve yüzde 83'ünü oluşturuyor. Doğal göllerdeki önemli su kayıplarının yaklaşık dörtte biri insan faaliyetleri ve çoğunlukla iklim değişikliğine atfedilen artan sıcaklık ve buharlaşmadan kaynaklanıyor. Yüzey akışlarındaki değişimlerden kaynaklanan su kayıpları da göz önünde alındığında iklim değişikliği göllerin yüzde 43’ünü etkiliyor. 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber