İçişleri'nden "Ekrem İmamoğlu'na soruşturma" açıklaması
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı, "Ekrem İmamoğlu'nun görevde olmadığı tarihte yapılan satın almalardan dolayı hakkında soruşturma izni verildiğine ilişkin iddia doğru değildir" dedi.
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Çataklı ulusal bir gazetede çıkan iddialara ilişkin açıklama yaptı. Çataklı, 2019-2020 yıllarında belediyelerde 389 Genel Teftişin yapıldığı, belediye başkanlarının mensubu olduğu partilere bakıldığında; 22'sinin AK Parti, 59'unun CHP, 2019 yılında belediyelerde yapılan 107 Özel Teftişin, belediye başkanlarının mensubu olduğu partilere bakıldığında; 45'inin AK Parti, 26'sının CHP, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinden günümüze kadar 429 belediyede soruşturma yapıldığı, belediye başkanlarının mensubu olduğu partilerine bakıldığında; 190'ının AK Parti, 126'sının CHP belediyeleri, olduğunu, söz konusu haberin içeriğinde de ciddi yanlışlıklar olmasına rağmen, sürecin işlemesi nedeniyle tarafımızca haberin detayına değinilmediğini ifade ettik" ifadelerine yer verdi.
"Ekrem İmamoğlu'nun görevde olmadığı tarihte yapılan satın almalardan dolayı hakkında soruşturma izni verildiğine ilişkin iddia doğru değildir"
İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Çataklı, bugün yine bir ulusal gazetede aynı konuda gerçeklerle bağdaşmayan, hukuka uygun olmayan iddiaların yer alması üzerine yeninden bir açıklama zarureti doğduğunu ifade etti. Çataklı yaptığı açıklamada, "Her şeyden önce; Ekrem İmamoğlu'nun görevde olmadığı tarihte yapılan satın almalardan dolayı hakkında soruşturma izni verildiğine ilişkin iddia doğru değildir, sorumlu tutulduğu ve hukuka aykırılık tespitiyle hakkında soruşturma izni verilen ödemelerin tamamı, ödemesi sonradan yapılsa da, kendisinin görevde olduğu döneme aittir. Ödeme fiilen hangi tarihte gerçekleşirse gerçekleşsin usulsüz uygulama, ilgilinin görev süresinde gerçekleşmiştir. Bir kamu görevlisinin görevinden ayrılması halinde dahi görevde iken aldığı karar, yaptığı iş ve eylemlerden sorumlu tutulması, bu sorumluluğun takibinden muaf tutulmasının ise ancak suç ve ceza zaman aşımı ile mümkün olduğu bilinen en temel hukuk ilkelerindendir. Soruşturma üzerine Bakanlığımızca verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki soruşturma izni verilmesine ilişkin karar idari bir karar olup bu karara karşı Danıştay'a itiraz yolu açıktır. 4483 sayılı yasa uyarınca ifade istek yazısında hakkında ön inceleme yapılanın, hangi konuda ifadesinin istendiğinin açıkça belirtilmesi yeterli olup bilirkişi raporlarının hakkında ön inceleme yapılana iletilmesi gibi bir uygulama mevcut değildir. Ayrıca ifade öncesinde müfettişliğinden dosya incelemesi talebinde de bulunulmamıştır. Bulunmuş olması halinde bu isteğinin değerlendirileceği muhakkaktır" ifadelerini kullandı.
"MÜFETTİŞİMİZ SİYASİ TERCİHLERİNİ, YAPTIĞI SORUŞTURMALARDAN AYRI TUTACAK KADAR HUKUKA SAYGILIDIR"
Görevlendirilen müfettişlerin son derece yetkin bir bürokrat olup siyasi tercihlerini yaptığı soruşturmalardan ayrı tutacak kadar hukuka saygılı olduğunun altını çizen Çataklı, "Bakanlığımız Mülkiye Teftiş Kurulu'nun yerleşik uygulamalarına göre, müfettişin hali hazırda bulunduğu bir görev mahalli ile ilgili olarak yeni bir teftiş, inceleme ve soruşturma yapılması ihtiyacının doğması durumunda, yeni bir müfettiş görevlendirmesi yapmak yerine, orada bulunan müfettişten bu işleri yapması istenmektedir. Bu sayede aynı anda birden çok müfettişin bir yerde bulunmasının yaratacağı olumsuz değerlendirmelerin önünün alınması amaçlanmaktadır. Görevlendirilen Mülkiye Başmüfettişimiz, Bakanlığımıza intikal eden şikâyetler üzerine verilen Özel Teftiş emri tarihinde, Danıştay 1. Dairesinin 13/12/2018 tarihli ve E:2018/2252, K:2018/2281 sayılı kararı ile ilgili çalışmayı Beylikdüzü Belediyesi'nde yürütmekte olduğundan, zaten görev mahallindeydi. Ve bu görev de Mülkiye Teftiş Kurulu'nun mutat uygulamasının bir gereği olarak kendisine verildi. Buradan da bahse konu müfettişin özel olarak seçilip görevlendirilmediği açıktır. Kaldı ki; ilgili müfettişimiz son derece yetkin bir bakanlık bürokratı (denetim elemanı) olup siyasi tercihlerini, yaptığı soruşturmalardan ayrı tutacak kadar hukuka saygılıdır. Uzun memuriyet geçmişinde hakkında bu yönde tek bir ima dahi söz konusu olmamıştır. Ayrıca; Mülkiye Teftiş Kurulu'nda söz konusu Sayın Belediye Başkanının mensup olduğu parti belediyelerinde, Bakanlığımızın izniyle genel müdür ve genel sekreter görevlerinde bulunup hatta seçimlerde aday olan ve kurula tekrar dönen, her birinin de hukuka uygun olarak görev yaptığına inandığımız bazı arkadaşlarımız bulunduğu gibi, başka partilerden aday olup kurula dönmüş, halen görevine devam eden de bulunmaktadır" açıklamasında bulundu.
Medya üzerinden yapılan ithamlar görevin hassasiyetini değiştirmeyeceğini vurgulayan Çataklı şu ifadeleri kullandı:
"Şahsım da Mülkiye Teftiş Kurulu kökenli bir Bakan Yardımcısı olarak bu iddiayı bühtan olarak görüyor ve reddediyorum. Köklü bir tarihe sahip olan ve bugüne kadar çok önemli görevler ifa etmiş olan Mülkiye Teftiş Kurulumuzun bütün mensupları da bunu kendilerine yapılmış bir iftira olarak görmektedir. Söz konusu soruşturma görevi kapsamında yapılan iş ve işlemler tamamen hukuka uygun olarak yerine getirilmiş olup her türlü yargı denetimine de açıktır. İlgilileri medya üzerinden algı oluşturmak yerine hukuki sürece saygıya davet ediyoruz. Kanun karşısında bu alanda kimse dokunulmaz değildir. Medya üzerinden yapılan ithamlar görevin hassasiyetini değiştiremeyecek, akamete uğratamayacak, Mülkiye Teftiş Kurulu bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kanunların verdiği görevlerin gereğini hassasiyetle yerine getirmeye devam edecektir."