Hatay’da enkaz altından çıkarıldı; 500 bin parçadan oluşuyor
Yok olan sadece şehrimiz değil binlerce yıllık geçmişimiz, geleneklerimiz, anılarımız ve koşulsuz yaşadığımız insan mozaiğimizdi. Ailemle enkaz altında kaldığımda zamanın ve mekanın yok olduğunu tecrübe ettim. Soğuk, yağan olağandışı yağmur, çaresizlik, şaşkınlık, çığlıklar, yıkım sesleri, ağıtlar, cam kırılışları hiçbiri anlatılamayacak kadar korkunç bir deneyimdi. En kötüsü de gelen seslerin kimler olduğunu biliyorsunuz ancak insanın elinden hiçbir şey gelmiyor. Çok sevdiğim dostlarımı, esnaf arkadaşlarımı, 48 öğrencimi kaybettim. Eserimde enkaz altında ne durumda olduğunu bilemediğim bir biçimde kaldı. Geçmişte Antakya'da birçok misafirimi gezdirirken Antakya'nın 7 defa nasıl yıkıldığını ve yeniden nasıl ayağı kalktığını anlatan ben, bu kelimeleri ne kadar basit bir cümle olarak söylediğimi idrak ettiğimde çıkış yolumun yeniden mozaik olacağını anladım. Bu nedenle sanatıma her zamankinden büyük bir aşkla sarıldım."