Haber Global'de Candaş Tolga Işık'ın bu haftaki konuğu MFÖ

Haber Global'de Candaş Tolga Işık'ın Az önce Konuştum programının bu akşamki konukları MFÖ grubunun üyeleri Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur oldu. Yıllara meydan okuyan MFÖ, canlı yayında ilk single çalışmalarının kısa sürede çıkacağını duyurdu.

Son Güncelleme:

Haber Global'de Candaş Tolga Işık'ın Az önce Konuştum programının bu akşamki konukları MFÖ grubunun üyeleri Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur oldu.

Programın öne çıkan başlıkları şu şekilde: 

Mazhar Alanson: Biz bu kadar yıl emek vererek kurduğumuz şeyi hep korumaya çalıştık. Bizim bu kadar süredir devam ettirebilmemiz arkadaş olmamıza bağlı. Önce arkadaş olmamız bizi 50 yıldır tutuyor. Bazı şeyler ölümsüz demeyelim ama uzun müddet gidebiliyor. Evlerde kütüphanelerde anneler dinletiyor. Bizim CD'mizin korsanı olmaz. 

Fuat Güner: Mazhar bir gün sahneye döndü ve üç jenerasyon şarkılarımızı birlikte söylüyorlardı. Gerçekten muhteşem bir şeydi. 

MFÖ'NÜN HİKAYESİ NASIL BAŞLADI?

Alanson: MFÖ 1984'ten sonra MFÖ oldu. Üçümüzün bir araya gelmesi 1971. Benim grubum vardı Beatles söylüyoruz. Sonra bana teklif ettiler, "beraber çalışır mıyız" diye. Sonra ben gruba dahil oldum. Özkan'la provalara giderdik. Aynı mahalledeydik. Özkan da heveslenirmiş. İkişer yaş var aramızda. Fuat'ın armoni ve akor bilgisi daha fazladır. Özkan'ın jenerasyonu da farklı.

Özkan Uğur: Kaygısızlar'ın jenerasyonuyla tanıştım önce. Grupta basçı da var. Ben de bas çalacağım. Nasıl olacak demiştim. Zamanında beni gaz almaya da yolladılar markete de yolladılar. Öyle hiyerarşik bir durum vardı yani. Uzun müddet çift bas devam ettik. Diday şarkısı ile bayağı iyi bir ses getirdik. Eurovision yarışmasında 14'üncü olmamıza rağmen herkes bu şarkıyı söylüyordu. SMS oyları olsaydı biz birinciydik. Diday şarkısıyla birlikte bütün Anadolu ve kasabalı tanıdı. Kasabalı seni kabul etmezse Türkiye'de öyle İzmir Antalya dolaşırsın. Kasaba seni kabul etmeli Türkiye'de.

Güner: Küçük bir çocuk baktı bir gün bir köyde. "Aaaa bak MFÖ geçiyor" dedi. Biz olmuşuz dedik. Ferhan Şensoy çok sevdiğim dostum. Dedi ki böyle bir oyun yazıyorum bunların müziklerini yapar mısın? Bir gün Mazhar gelmiş seyretmiş oyunu. Ele güne karşı hem de Yalnızlık Ömür Boyu diye iki tane söz yazmış ve oyundan iki tane parça kazanmış olduk. Oyun olmasaydı o şarkılar da olmayacaktı. O şarkılar da o oyunda kalacaktı MFÖ olmasaydı. 

ELE GÜNE KARŞI ŞARKISI ÇIKTIKTAN SONRA SOLİST ODASINA GEÇTİK

Alanson: Tiyatrodaydım. İstanbul'a geldim. Ajda Pekkan'ın arkasında vokal yapıyorlar. Benim maaşımı söylediler. Bir gecede aldıkları. Hemen istifa edip aralarına girdim. İlk Ele güne karşı basıldı, dinlettim. Eleştiri yapmadı. Öbür gün Bebek Gazinosu'ndaydık. Bizi takdir ederken daha adlarını çok duyacaksınız dedi. O dönemde Sezen'le (Aksu) çalıştık. Ele güne karşı şarkısı çıktıktan sonra solist odasına geçtik. Orayı biraz dağıttık. 1970'den sonra solist odasına geçmemiz 5 sene sürdü.

ALİ DESİDERO TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜ

Ali Desidero diye birisi yok, tamamen hayali. Aşk şarkıları yazılıyor. Fakat beni Beatles dinliyorum. Bir gazeteci için şarkı. Vergi memuruna şarkı yazıyorlar. Bir dakika dedim. Ali Desidero'yu çok uzun zamanda yazdım. Ali koysaydım ismini bizim dışımızda bütün komedyenler klibi yaptılar. Desidero diye bir dergi gördüm. O zaman marka oldu ve paraya çevirmesi kolay oldu. Mustafa Oğuz bizi yurt dışında kayıtlar yaptığımız için Arı Sineması'nda her konsere çıkarırdı. Günde art arda 3 konsere çıkardık. Çocuklar Ali Desidero'nun ara satırlarındaki hiçbir şeyi bilmeden ezberlediler. Piyasaya çizik attınız, dediler. Bir sürü Rock'n Roll yapanlar var, Türk yapanlar var. Bu şarkı çıktığında tamamen arabesk ortamı vardı. Benim nefsimi okşayan bir durum var. Bir kız bu şarkıyı üniversite bitirme tezi olarak hazırladı. Gittikçe daha da etkili oldu.

TRT'DE ALİ DESİDERO İÇİN DENETİMİ DELDİLER

Alanson: Şimdi Almanya'dan gelen rap takımı hip-hop gibi onu tam yapıyorlar. Ben sırf argo olsun istedim. Bayağı bir argo kitapları da çalıştım yani. Ali Desidero aslında anında geçmedi denetim vardı. Lafları düzelttiler. Girdik stüdyoya. Fakat ilk defa denetimi delen TRT'deki denetimciler oldu. Orijinalini çaldılar. İngiltere'de mix yapıldı. Fuat Güner tam dengelemişti, mix yapmıştı. Biraz mat geldi ama. Gittim hemen telefon etti İngiltere'ye. Stüdyoda orada dürüm yiyorduk akşamları. Dürüm kafasında bir müzik. Yediğin önemlidir ya, İngiltere'ye gittim. Mustafa Oğuz beni insanlara tanıştırdı. Akşam adam telefon etti. Nasıl yemek istersiniz diye sordu. Tam çalışırken parçanın orta yerinde bırakıp gittiler. 

Güner: Paraları stüdyolara vermeye hiç acımazdık. Bizim için çok önemliydi kalite. Her şey tane tane olsun istedik. Ali Desidero mesela. Bazı öyle parçalar var ki. Rap yapmışlar mesela. Baştan aşağı sözleri dinliyorsun ama anlamıyorsun. Yavaş yavaş anlaşılıyor ama genel olarak çoğu anlaşılmıyordu.

Alanson: Cem Yılmaz bana dedi ki, eskiden karışık kaset diye bir şey vardı, biz sizi öyle dinlerdik. 

Uğur: Grup dağıldı, solo albüm yapıldı, derler ya! Aslında grup hiçbir zaman dağılmadı.

Alanson: Her başarılı gruba bu dağılma meselesini yaparlar. 

Güner: Caddebostan konserinde bir son konser verdik. Son konserimiz diye verdik Kaygısızlarla. Mazhar'ın başının yarıldığı konser. 

Alanson: ABD'ye gittim yıl 1984. Not almışım. Elektrik santrallerinden bahsettim. Etler yapay olmuş diye. Gümrükte bir adam görse casuslar mı derlerdi. İnsanların kapılarını kilitlemedikleri yerler vardı Amerika'da. Sözlerde boş yoktu. Üçümüzün dünya görüşü ve duyguları da benzerdir. Şarkı bestelemenin bir matematiği vardır. Bunu bilenler Sezen Aksu vardı, Fikret Şenes, Aysel Gürel. Fikret Kızılok'tan folklorü, Cem Karacalar, Barış Manço derken. Hayatımda iki tane 45'lik para verip aldım. 

Güner: Hepimizin ayrı bir mükemmellik anlayışı var. Bu müziğimize farklı bir şey katıyor. Bu grubumuza da çok şey katıyor. Her dilden de söyleyebiliyoruz. Müzik zevklerimiz farklı olsa da genelde aynı şeylerden hoşlanırız. Mazhar benim için harika bir söz yazarı ve besteci. Özkan her gruba böyle bir adam lazım. O an farkına varmadığımız her şeyin farkına varıp yenilikleri getirir. Hem bas çalıp hem dans eden adam görmedim.

50 YILLIK BİR MARKA OLUŞTU ARTIK

Alanson: Artık bir marka oluşumuz. Bozmak iki dakikadır ama 50 yıllık bir marka oluştu artık ve o daha önemli bizim için. Arkadaşlığı ve müziği bir köşeye koyuyorum ama bir marka oluştu. Hem de İngilizce. MFÖ. Grubun özelliği bir araya geldiğimiz vakit müzik çıkması. Bu üç kişi bir araya gelince bir şarkı çıkıyor. Bu da çok kıymetlidir. Özkan'a gelecek olursak puzzle vardır. Bazıları olmaz ittirirsin. Ne zamanki Özkan geldi. O puzzle yerine oturdu. 

Uğur: Mazhar benim için bir ozandır. Arada sırada tartışmalar da güzel geliyor. Aile gibiyiz. Her şeyi Mazhar ve Fuat'tan öğrendim. Onlar benim için okuldur. 

Alanson: Özkan, Ele güne karşı şarkısını 9/8 ile onu pop yapan onun basıdır. Bir beste yapıyor adam. Olduramadım diye bir şarkısı var. Konserin en yüksek zamanı oluyor. Sahneye çıkana kadar normal dünya işlerini konuşuruz. Ne zaman solo konser verecek olsak benim tansiyonum fırlar. Elimiz ayağımız birbirine girer. Ben unutsam Fuat hatırlar. O unutsa ben hatırlarım. Birlikten kuvvet gerçekten doğuyor. Ele güne karşı şarkısına kadarki zamanda Fuat'ın bir volkswageni vardı. Özkan'ın bas gitarı taşımaktan bir kolu uzadı. 

Uğur: Bizim zamanımızda yurt dışından ekipman getirilmesi gibi bir şey söz konusu değildi. İlk albümü reklamdan kazandığımız parayla kendimiz yaptık. 

Alanson: Geçenlerde bir müzik mağazasının içinden geçtim. Ha Almanya'daki müzik mağazası ha buradaki aynı yani. Ele güne karşı olmaz diyen prodüktör iyi bir insandır. Bu şarkı tutmaz dedi. Sonrasında ben hiç bilmiyormuşum sonra siz ne isterseniz o olsun dedi. 

Bu son akustik bir CD yaptık. Pandemiye kurban etti. Orada bir şarkı var. Bugün ruh halim yerlerde. O gün öyleymiş. Pek iyi olmuyor ama genel olarak bu durumda dünyanın ruh hali de iyi değil galiba. 

Uğur: Şu anda MFÖ'nün ruh hali iyi. Pandeminin başında yerlerdeydi. Şu anda iyi. Konserlerimiz bize çok iyi geliyor.

AYAĞIMIZ YERE BASTIĞI MÜDDETÇE İYİYİZ

Güner: Ayağımız yere bastığımız müddetçe iyiyiz. Şu anda üç kuşak MFÖ'nün şarkılarını söylüyor. Biz hiçbir şarkıyı ittirerek yapmayız. Birimiz beğense diğerinin onayından geçmez. Bizim önce kendimiz sevmemiz lazım. 

Uğur: 1970'lerde sokakta silah patlarken biz şarkı yaptık. Sokağa çıkma yasağı vardı zaten. İyi ki de yapmışız. 

Güner: Bugünün Türkiye'sinde biz bu şarkılarla çıksaydık, bilmiyorum. "Aa, enteresan şarkılar" diyebilirlermiş gibi geliyor. 

Biz plaktan gelmeyiz. CD bütün olarak dinlenir. Aradan şarkı seçilmez. Single yapalım dedik. Ben bir şarkı yazdım. Benim Fuat'la da Özkan'la da bestem yok ama Fuat'la Özkan'ın bestesi hiç yok. Aslında iki satır bestelesem MFÖ bestesi olacak. Ama illa ki dedim ki bu Fuat'la Özkan'ın bestesi olacak. Bunlar beste için birleşmişler ve ben uzaktan haber bekliyorum. Biraz gerginlikler olmuş. Bir daha birlikte beste yaparlar mı, bilmiyordum. Sorun halloldu. En kısa zamanda da çıkacak işte. Single'ın adı da belli "Küsme Bana." Ama belki de son anda adını değiştiririz.

Eskiden albümü alıp komple dinlerdik. Öyle bir devre geldik ki, radyolara plak şirketleri dedi ki alın bu albümü çalın. Sonra ne oldu albümde hangi parçaya klip çektiysen onu çalmaya başladılar. Bir müddet sonra sadece klibi olan parçalar tanınmaya başladı. Halbuki amaç klibi olmayan şarkıları tanıtmak için radyoda çalınmasıydı. O yüzden single yapmak durumunda kaldık. 

İKİNCİ BEST OF MFÖ YAPILACAK KADAR ŞARKI VAR

Uğur: İkinci Best of MFÖ yapacak kadar şarkı var. Güllerin içinden parçası daha çok dinleniyor yeni şarkılardan. En çok konser vermeyi sevdiğimiz yer Harbiye Açık Hava Tiyatrosu. Orada ayrı bir heyecanlı oluruz. En unutamadığımız konser Central Park olabilir. Mazhar'ın kafasının yarılması olabilir. Central Park'ta "Bu sabah yağmur var İstanbul'da" şarkısını çalarken yağmur yağdı. 

Güner: Rumeli Hisar Kalesi'ydi en sevdiğim yerlerdendi. Yazık oldu. İkincisi de Harbiye Açık Hava Tiyatrosu'dur en çok konser vermeyi sevdiğim yer. En unutamadığım konser bir günde 3 konser yaptığımız gün. O kadar seyirci birikmişti ki dışarıda bir konser daha koymamız lazım yoksa facia olacak. Biz de çalarız yine dedik. 

Alanson: Festivallerin bambaşka bir havası oluyor. 1998 yılında Central Park konserinde cır cır böceklerinin sesinden sesimiz duyulmuyordu. "Bir susun be" dedim. Hepsi bir anda sustular.

Uğur: Erşan Kuneri'de küçük bir rolüm olacak. Tuncay, ağabeyimin adı. Hurşit de babamın adı. Cem Yılmaz'la her zaman çalışmaktan çok memnunum. 

BİR ŞEKİLDE "BİLEMİYORUM ALTAN" LAFINI ÇEKİP ALDILAR

Alanson: Özkan'ı birçok filmde seyrettim ama en beğendiğim bugüne kadarki rollerinde en sevdiğimdi. Tuncay rolünde. Her Şey Çok Güzel Olacak, Hokkabaz ve Kirpi filmlerindeki rollerimden memnunum. Arkadaşım Şeytan filmi vardı. Cem beni ilk orada görmüş. Sonra Cem'le konuştuk. Cem, "Hadi ağabey bir şey yap çekelim de sonra kırk yıl sefasını süreriz" dedi. Bir şekilde "bilemiyorum Altan" lafını çekip aldılar. Halbuki bir sürü güzel laf vardı.

Güner: Aramızda Müzik Var için 40 bölüm çekildi. Pandemi dolayısıyla yurt dışına gidemedik. Programdan büyük zevk aldım. Yabancı müzisyenlerle müzik yapmaya başlayınca hemen aranızda bir bağ olmaya başlıyor. İlk Portekiz'e gideceğiz. 12 tane daha inşallah yolunda giderse çekim var.

ALTYAPIMIZ BATI AMA ÜST TARAF TÜRK

Alanson: Fuat'ı ilk kendi programıma davet ettim. Çok kaliteli bir program oldu. Özkan ile olan da bayağı iyiydi. Sonra Teoman 15 yıldır hiçbir yere çıkmıyordu. Okan gitarları vardı, öyle gelmiş. O çok hareketli bir çocuk. Herkesin sonunda bir bakıyorum Batı'yı tam inkar etmemek ve güzel yanlarını alıp birleştirmek. Bakıyorum genelde öyle olmuş. Altyapımız bizim de Batı ama üst taraf Türk. Diday ve Sufi bunlara güzel bir örnektir.

-Rock'n Roll hiçbir zaman ölmez. R&B de ölmez. 

-Mümkün olduğu kadar her konserde soundtrack yaparız. 

-Eurovision'da adımızı söyleyemediler. MFÖ dediler. İsim öyle ortaya çıktı. 

-İbo Show programından sonra başka bir programa çıkmamıştık, orada da sohbet yoktu. 

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber