Eşi tarafından zorla hamile bırakıldı, baba evine sığındı
Malatya'da, 6 ay önce görücü usulüyle evlenen Dilan K. (18), eşi Hüseyin K. (23) tarafından zorla hamile bırakıldığını ve eşinin ailesi tarafından dövüldüğünü ileri sürerek babasının evine sığındı.
Malatya'nın Pütürge ilçesinde, 15 Haziran 2019'da görücü usulüyle köylüsü olan Hüseyin K. ile evlenen Dilan K., eşinin yaşadığı İstanbul'a taşındı. Eşinin çocuk isteğini henüz erken olduğu için kabul etmeyen Dilan K., iddiaya göre eşi Hüseyin K. tarafından zorla hamile bırakıldı. Daha sonra ise ailesiyle görüşmesi engellenen Dilan K., eşi ve kayınvalidesi tarafından dövüldü. Babası ile görüşmesinin ardından eşi tarafından yine dövülen Dilan K., babasına 'beni kurtar' mesajı attı. Bunun üzerine baba Aksu, İstanbul'a habersizce giderek, kızıyla görüşmek istedi. Ancak Hüseyin K., kayınbabasını tersleyerek kızıyla görüştürmedi. Tartışmanın ardından emniyete başvuran Aksu, kızını alarak Pütürge'ye geri döndü. Dönüşünün ardından Hüseyin K. ve ailesi tarafından tehdit edilen Aksu ailesi savcılığa, ilçe kaymakamlığına ve jandarma komutanlığına başvurarak koruma talebinde bulundu.
'ZORLA HAMİLE BIRAKILDIM'
Eşi tarafından zorla hamile bırakıldığını ve buna rağmen şiddet görmeye devam ettiğini ileri süren Dilan K., başından geçenleri şöyle anlattı:
"Evliliğin ilk günlerinde eşimle hiçbir sorunum yokken annesi benden çocuk sahibi olmamı istedi. Bende erken olduğunu ve şu anda istemediğimi söyledim. Ardından eşim tarafından zorla hamile bırakıldım. O günden sonra hayatım cehenneme döndü. Bir keresinde bu olaylardan dolayı babamın evine dönmek istediğimi söylerken, nedensiz yere 'sen benim karımsın, seni benden kimse alamaz' gibisinden sözler söylemeye başladı eşim. Birkaç kere dayak yedim, şiddete maruz kaldım. Nedensiz yere şiddet uyguluyordu. Annesi tarafından da bir kere darp edildim 2,5 aylık hamileyken, bana 'karnındaki çocukta, sen de inşallah ölürsünüz, Allah belanızı versin' diye beddua okudu. Bunu eşime söylemedim ama yine eşimden şiddet gördüm, hamile şekilde şiddet gördüm. Telefonumu elimden aldılar ve ailemle görüşmeme izin vermiyorlardı. Evde hapis hayatı yaşıyordum. Dışarı çıkmama izin vermiyorlardı. Bir keresinde de beni nedensiz yere darp etti beni. Gözümü morarttı, hastaneye bile götürmediler şikayetçi olurum diye. Telefonumun mesajlarını, konuşmalarımı kendi telefonuna yönlendirmişti. O yüzden babamı arayıp bir şeyler söyleyemiyordum. Her gün babam ararken 'telefonum bozuldu, suya düştü, sim kart yeri bozuldu' gibisinden yalanlar söylüyordum babama. Bir keresinde babam bana ulaşamadığı için kayınpederimi aradı ve o günden sonra tekrar telefonu geri verdiler. Babamla tek başıma konuşamıyordum onlar yanımdayken konuşmaya başladım. 'Eğer bir şey söylesen seni öldürürüz' diye tehdit ediyorlardı. Bir keresinde tabanca zoruyla babamı arattırdılar beni. 'Annem ve ablamla konuşmak istemediğimi, onların beni huzursuz ettiğini' söylememi istediler. Bende babamı aradım söyledim ve sağ olsun geldi. Eninde sonunda ölümü göze alarak babama sosyal medya yoluyla mesaj attım 'baba beni kurtar' diye. Babam da İstanbul'a geldi. Ben hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davranmaya başladım eşime ve ailesine. Babam beni sabahleyin aradığında eşim yanımdaydı, uyanıktı. Hoparlörde babamla konuştum. Telefon kapandıktan sonra eşim yine bana yüzüme doğru vurdu. Ailesiyle yine tartışmaya başladık. Sonra babamı almaya gittiler ve beni babamla görüştürmediler. Beni hep odaya koydular. Babanla görüşmeyeceksin diye. Babamı görmedim hiç. Babam gitti yine kavga etmeye başladım. İşte kaynanam beni odaya çekti, tehdit etti. 'Seni babanı' çağırdın diyerek, bağırdı. Polisler geldi, yine beni tehdit ettiler. 'Sen mi polisi çağırdın' dediler. 'Eğer bir şey söylersen seni öldürürüz' dediler. Polisler gelince her şeyi anlattım. Ondan sonra da babama teslim edildim. Buradan Cumhurbaşkanımız ve sayın valimize sesleniyorum; televizyonlarda kadınların eşleri tarafından öldürüldüğünü görüyorum, ben bunlardan birilerinden olmak istemiyorum. Ben yaşamak istiyorum, benim küçük yaşta kardeşim, ailemin can güvenliği yok, lütfen beni koruyun, bu olayın üstünde durulmasını istiyorum."
'TEHDİT EDİYORLAR'
Baba Aslan Aksu ise kızını evlendirdikten 15 gün sonra ulaşamadığını belirtti. Kızının sosyal medya üzerinden attığı mesaj üzerine İstanbul'a gittiğini ve burada damadının kızıyla görüşmesini engellediğini ifade eden Aksu şunları söyledi:
"Kayınpederini aradım, telefonunun bozuk olduğunu, suya düştüğünü söylüyordu. Böyle 1- 1,5 ay geçti, ondan sonra 2- 3 gün telefonu açık kaldı. Tekrar telefonunun bozuk olduğunu söylediler. Ben olayın üstüne gidince kıza telefonu vermek zorunda kaldılar. Kızım kendi telefonundan aradı ve 'baba, annem ile ablamla görüşmek istemiyorum, benim huzurumu bozuyorlar' dedi. Nedenini sorduğumda bir sebep söylemedi. Yalnız sesinin titrek ve ağlamalı olduğunu fark edince üstüne gitmedim. Kızıma bir baskı yapıldığını fark ettim. İstanbul'a kızımla konuşmayı düşünürken, 2 gün sonra kızım bana 'baba beni kurtar' diye sosyal medyadan mesaj attı. Kalktım İstanbul'a gittim. Orada kızımla görüşmek istedim eşiyle konuşup. 'Benim artık karım, görüşemezsin' diye söyleyince bende Asayiş Şube Müdürlüğü'ne gittim, olayı anlattım. Onlar eve operasyon düzenleyip kızımı aldılar, bana teslim ettiler. Kızımı aldım köyümüze getirdim. Damadımın babaannesi tarafından ben olmadığım dönemde kızıma geliyor 'kocanla görüşmezsen aileni öldürürüz, seni öldürürüz' diye tehdit ediyor. Kızım bunun üzerine kendisiyle biraz konuşuyor. O sırada konuşmalarını kayda alıp kendi akrabalarına servis ediyor. Bunun hakkında da şikâyetlerde bulunduk. Bu olaydan yaklaşık 10- 15 gün sonra biz çapa motoruyla eşim, 2 kızımla giderken akrabaları traktörler bize çarptılar, vurdular. Hemen akabinde bıçakla üstümüze geldiler. Bir şekilde saldırıyı bertaraf ettim. Bununla ilgili karakola telefon açarak, jandarma geldi, ambulans geldi kızlarımı almaya. Olay yerine gelen astsubaya olayı anlattım. Bize bıçakla saldırıldığını söyledim, bıçağı almasını söyledim. Savcıyla görüşüp öyle alabileceğini söyledi. Telefonu alarak benden uzaklaştı 'savcıyla görüşüyorum' diye. Sonrasında bana savcının bıçağa el koymadığını, istemediğini söyledi. Saldırı esnasında kızım kameraya kaydetti. Kamera görüntülerini astsubaya verdim. Gelen mesajları kendisine gönderdim. O görüntüleri savcıya gönderdiğini söyledi bana orada. Ancak olaydan sonra bu olayla ilgili hiçbir bilgi verilmediğini öğrendim. Bununla ilgili astsubay hakkında suç duyurusunda bulundum. Kızıma koruma kararı çıkarttırdı. Ancak kuzumu koruyan benim. Ancak bu koruma kararına rağmen tehditler devam ediyor." DHA