Esad hesap vermeyecek mi?

"Minimum 700 bin sivil katli, milyonlarca insanın evlerinden edilmesi, kimyasal silahlarla toplu ölümler gerçekleştirilmesi, sivillerin üzerine varil bombaları atılması, işkenceler ve tecavüzler. Beşar Esad yaptıklarıyla yargılanmayı fazlasıyla hak eden bir diktatördür." Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Taha Dağlı yazdı...

Son Güncelleme:

2003’te ABD, Irak’ı işgal etti. Saddam’ı devirdi, yakaladı, Iraklılara infaz ettirdi.

2011’de NATO, Libya’ya girdi.

Kaddafi’yi devirdi, yakaladı, yaralı halde teslim ettiği Libyalılara linç ettirdi.

Suriye, Irak ve Libya’dan daha farklı.

Beşar Esad da, Saddam Hüseyin’den ve Kaddafi’den çok daha beter biri.

Esad’ın Suriye’si, Ortadoğu’nun en kokuşmuş en katlanılamaz rejimiydi.

Saddam da kendi halkını öldürdü, Kaddafi de.

Ama ikisi de Esad ile kıyaslanınca en azından “kötünün iyisi” denecek adamlardı.

Beşar Esad, diktatörlük kavramında eline su döktürmeyecek kadar ilerideydi.

Saddam Halepçe ve Duceyl gibi katliamlara imza atmış bir katildi. Ama Saddam’ın da Kaddafi’nin de cinayetlerini toplasanız, Esad’ın öldürdükleriyle mukayese dahi edemezsiniz. Sadece 2011 sonrası Suriye’de resmi rakamlara göre 700 bine yakın sivil katledildi. 13 senede bu kadar insanı öldüren başka bir katil yok, yeryüzünde. Söylemesi zül geliyor ama maalesef Müslüman öldürmede İsrail’e rakip oldular.

Minimum 700 bin sivil katli, milyonlarca insanın evlerinden edilmesi, kimyasal silahlarla toplu ölümler gerçekleştirilmesi, sivillerin üzerine varil bombaları atılması, işkenceler ve tecavüzler. Beşar Esad yaptıklarıyla yargılanmayı fazlasıyla hak eden bir diktatördür. Saddam’ı, Kaddafi’yi cezalandıran Batı, Netanyahu ile birlikte Esad’a da hesap sormalıdır.

Fotoğraf AA: Suriye'de Baas rejimini deviren silahlı grupların kuzeydeki Halep ilini ele geçirmesinin ardından çok sayıda Suriyeli topraklarına geri döndü. 

Iraklılar kendi diktatörlerini kendileri deviremedi. ABD yaptı her şeyi. Libyalılar da ayaklandıkları diktatörlerini kendileri deviremedi. NATO yaptı her şeyi. Suriyeliler ise Esad rejimini öyle ya da böyle geç de olsa kendileri devirdiler. Bundan sonra ülkelerinin geleceğini ne kadar kendileri tayin edebilecek orası kestirilemiyor ama kendi devrimlerini başarmış bir halk olarak tarihin kayıtlarına geçtiler.

Türkiye’nin bu devrimde ön açıcı bir rol oynadığı ortada. Rusya alacağını alıp sessiz kalmayı tercih ediyor. İran hiç kuşkusuz kaybeden. ABD olup bitenden habersiz değildi elbette ama engel teşkil etmedi.

Devrimde Türkiye’yi ilgilendiren iki kısım var. Fırat’ın batısında PKK-PYD terör işgali sona erdi. Doğuda da Ayn el Arap ile Fırat Kalkanı birleştirilmeli. Bu da yetmez, Irak sınırına kadar terör temizlenmeli.

Diğer kısım, Esad artık yok. Suriyelilerin de ülkelerine dönüşlerindeki en büyük engel artık ortadan kalktı.

Devrimin Türkiye için önemli artıları var. Terör ABD’nin işi. Onlar işlerini bizim sınırımızdan ne kadar uzakta görürlerle göreceklerdir. Önceliğimiz 2019’da netleştiği üzere terörün sınırımızdan 30 kilometre uzağa püskürtülmesi. Ve Suriyelilerin dönüşleri. Bu iki kazanım, en önemli gündemdir. Türkiye’nin önceliği bunlardır.

Şu unutulmamalı ki Türkiye askeri olarak istihbarat olarak Suriye’de. Dahası Türkiye’nin eğittiği, desteklediği bir sivil hükümetle bir ordu bugün Suriye’de devrimi gerçekleştiren ekibin önemli parçaları. 2019’da bir yazımda dile getirmiştim. Suriye’de Esad bir gün illa devrilecek. Onu devirecek muhaliflerin en yakın olduğu ülke Türkiye’dir.

Yeni Suriye’de, Türkiye herkesten fazla etkiye sahip olacaktır.

Sonraki Haber