Engelliye büyük tuzak!

Engellilerin yıllardır süregelen sorunları devam ediyor. Bedensel engelli vatandaşlar en çok kaldırımlara işgal edilen araçlardan, duba ve masalardan şikayetçi. Araç alacak gücü olanlar ise ÖTV istismarcılarından dertli. Uzmanlar ise, engelli bireylerin yakınlarının 'Benden sonra ne olacak?' kaygısı yaşadıklarını söylüyor.

Son Güncelleme:

Bugün, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. 1992 yılında Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen bu günde, engelli bireylerin yaşamlarına ayna tutuluyor. Engelli bireylerin rampalardan sesli yönlendirmelere, sarı çizgi eksikliğinden araç alımlarındaki ÖTV indirimlerine kadar pek çok sorunu devam ediyor. Engelliler için en büyük zorluk ise trafikte başlıyor. Kaldırımlara park etmiş araçlar, geçit vermez dubalar ve esnafın masa işgali özellikle bedensel engelliler için çileye dönüşmüş durumda. Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, Türkiye'de 5 milyona yakın kişi engelli. Erkeklerde yüzde 5,9 olan bu oran kadınlarda ise yüzde 7,9. Aileleri ile milyonlarca vatandaşı ilgilendiren sıkıntılar ise bitmek bilmiyor.  

KALDIRIM İŞGALLERİ

Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, en büyük sorunun trafikta yaşandığını belirtirken, “Trafik ışığı olan bir yaya geçidindeki güvenli geçiş süresini, trafikte bulunabilecek en yaşlı bireyin güvenli bir halde karşıdan karşıya geçebileceği süre üzerinden belirliyorlar. Tekerlekli sandalyeli bireyin, başka birinin yardımı olmadan istediği her yere gidebileceği bir trafik ortamına sahip değiliz. Kaldırıma, tekerlekli sandalye rampalarına park edilmiş taşıtlar, tekerlekli sandalye kullanan bireyin, bir yardımcının desteği ile dahi hareket etmesini engellemektedir" ifadelerini kullandı.

Engellilerin karşılaştığı zorluklardan bazıları.

ÖTV SORUNU

Görme Engelliler Derneği Başkan Yardımcısı Fatih Karadayı, ise ÖTV araç indirimlerinin istismar edilmesi konusuna değindi. Karadağlı, "Ortopedik engellilerin engel oranı yüzde 40 da olsa, özel tertibatlı araç kullanabiliyorlar. ÖTV indirimi yapılıyor ama 5 yıl boyunca kişi aracını satamıyor. En yakın 3 kişi aracı kullanabiliyor ve bu kişilerin adının ruhsata işlettirilmesi şart. Başkası kullanırsa önce para cezası, sonrasında ise araç bağlanır" dedi.

Karadağlı açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Engellilere ömürleri boyunca 3 araç sınırlaması için hükümetin taslak çalışmaları oldu. Biz dernekler ve körler olarak bu taslağın yasallaşmasını engelledik. Biz bu sistemin ilk çıktığı haline dönmesini, istismar edenlerin ise cezalandırılmasını istiyoruz."

Uzmanlar, engelli bireylerin yakınlarının da dönem dönem kaygı duyduklarını belirtiyor. 

YAKINLARI ETKİLENİYOR

Engelli bireylerin sorunlarının yanı sıra yakınları da dönem dönem yetersizlik ya da ihtiyaçlarını karşılayamama gibi endişelere kapılabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Uluğ Çağrı Beyaz, “Bu durumdan kendilerini sorumlu tutmaları yahut yeterli bakımı karşılayamadıkları veya karşılayamayacakları düşünceleri ve inançları önemli rol oynuyor" şeklinde konuştu.

KAYGI VE BELİRSİZLİK

Engelli çocuğu olan ebeveynlerin ‘çocuğum benim ardıma kalmasın’ şeklinde düşüncelere sahip olabildiğine de değinen Beyaz, bu yöndeki düşüncelerin, annelerin veya babaların çocuklarının geleceği konusunda duydukları derin kaygı ve belirsizlikten kaynaklandığına dikkat çekti. Beyaz, “Bu durum karşısında öncelikle, hayal kırıklığı, umutsuzluğa düşmek, yas ile depresyon yaygın görülebilen psikolojik tepkiler olabiliyor. Bununla birlikte aile üyeleri, bakımı üstlenmenin getirdiği zorlukları kabullenmekte güçlük çekebiliyor ve bu süreçte, korku ile kaygı duygularını da sıkça yaşayabiliyorlar” dedi.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber