Eğitimde utanç tablosu, kadınlar daha az okuryazar

TÜİK okuryazarlık istatistiklerini açıkladı. Buna göre, 6 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 2,4 olarak hesaplanırken, bu oran kadın nüfusunda yüzde 4’e yükseldi. Uzmanlar, kadınların erkeklerden daha az okuryazar olmasını çocuk evliliklere ve işçiliklere bağlıyor.

Son Güncelleme:

TÜİK, ülkede eğitim süresi; yaş, cinsiyet ve illere göre eğitim düzeylerine ilişkin verilerden oluşan 2023 Ulusal Eğitim İstatistikleri'ni açıkladı. Buna göre, 6 yaş ve üzeri nüfusta okuma yazma bilmeyenlerin oranı yüzde 2,4 olarak hesaplanırken, bu oran kadın nüfusunda yüzde 4’e yükseldi. 2008 yılında 6 yaş üzeri nüfusta okuma yazma bilenlerin oranı yüzde 91,8 iken, 2023 yılında bu oran yüzde 97,6 olarak hesaplandı. 2008-2023 yılları arasında kadınlarda okuma yazma bilen oranı yüzde 86,9’dan 96’ya çıktı. Erkeklerde ise bu oran yüzde 96,7’den yüzde 99,2 olarak belirlendi.

KADINLARIN EĞİTİM SÜRESİ 8,6 YIL

Ortalama eğitim süresi 2023 verilerine göre 25 yaş ve üzeri nüfusta 9,3 yıl olarak hesaplandı. 2023 yılında kadınların ortalama eğitim süresi 8,6 yıl iken, erkeklerin ortalama eğitim süresi 10,1 yıl oldu. 25 yaş ve üzeri nüfusun ortalama eğitim süresinin 2023 yılında en yüksek olduğu il 10,7 yıl ile Ankara olurken, Ankara’yı sırasıyla İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve İzmir takip etti. 

Ortalama eğitim süresi en düşük il yüzde 7,4 yıl Ağrı olarak belirlenirken, Ağrı’yı sırasıyla Şanlıurfa, Muş, Kastamonu ve Van izledi.

Türkiye’de 25 yaş üzeri nüfusta annesi yükseköğretim mezunu olanların yüzde 84,6’sının yükseköğretim, yüzde 12,5’inin ortaöğretim ve yüzde 2,9’unun ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamladığı tespit edildi. İlgili nüfusta, babası yükseköğretim mezunu olan fertlerin yüzde 80,2’sinin yükseköğretim, yüzde 16,0’ının ortaöğretim ve yüzde 3,8’inin ortaöğretim altı eğitim düzeyini tamamladığı hesaplandı.

ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER

Verileri değerlendiren Eğitim Sosyoloğu Prof. Dr. Tunay Kamer, kadın okuryazarlığının yıllar içinde artış gösterse de erkeklerle kıyaslandığında düşük olduğunu belirtiyor. Türkiye’de kadın okuryazar oranlarının artırılmasına yönelik atılacak en önemli adım kadınların okula daha erken başlamaları olduğunun altını çizen Kamer, aile eğitim programlarının önemine değindi. Erken evliliklerin kız çocuklarının okumalarının önündeki en büyük engel olduğuna değinen Kamer, bilinçlenmenin önemine dikkat çekiyor. Çocuk işçilerin okuryazarlık oranını düşürdüğünü anlatan Kamer, "Babası hasta olan bir çocuk evin geçimi için çalışmak zorunda kalıyor ve okul terki yapabiliyor" diye konuştu.

MESLEKİ EĞİTİMLER

Kadınlara yönelik mesleki eğitim programlarının düzenlenmesi ve onların ekonomik bağımsızlık kazanmalarının sağlanmasının kadın okuryazarlığını arttıracağını sözlerine ekleyen Kamer, bu noktada Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde programlar olduğunu da hatırlattı ve sözlerini şöyle sürdürdü:

Kız çocuklarının okutulması için kampanyalar düzenleniyor.

"Okumamış, okuyamamış veya okutulmamış her bir kız çocuğunun milletimiz ve ülkemiz için çok büyük bir kayıp olacağı asla unutulmamalıdır. Ayrıca okumamış kız çocuğunun sadece ekonomik bir kayıp olarak değerlendirilmesi de eksik bir bakış açısıdır. Çünkü eğitim imkanı bulamamış bir kız çocuğunun geleceğin bir annesi olacağı düşünüldüğünde doğacak çocukları için de bu durum büyük bir kayıptır, hatta dezavantajdır. Ülkelerin gelişmişlik seviyeleri kadına verilen değerle ölçülebilir. Kadınlar ve ürettikleri değerler geleceği şekillendirdiği gibi güçlü bir ekonominin ve medeni bir toplumun da göstergesidir."

ABC YETERLİ DEĞİL

"Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında ABC okuryazarlığının yüzde 100 olmaması yüz kızartıcı" diyen Eğitim Uzmanı Ali Baykal, "Nüfusun yüzde 1'inin 800 bin kişi olduğu göz önüne alınınca yüzümüz morarır" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:

"Dahası günümüzde ABC okuryazarlığı yeterli değildir, bilim ve teknoloji okuryazarlığından finans okuryazarlığına kadar çok çeşitli ve hepsi yaşamsal pek çok bilişsel ve duyuşsal beceriler var. Sonuçta ortaokul düzeyinde bir toplum yapısı kaygı vericidir, yüksek öğretim verilerini de yorumlarken mezunların işsizliğini, mutsuzluğunu ve umutsuzluğunu göz önünde tutmak gerekir. Verdiğiniz rakamlar anne eğitiminin ne kadar önemli olduğunu da göz önüne seriyor, eğitilmemiş annelerin çocuklarının daha doğarken yetersiz eğitime mahkum oldukları bu azıcık veri bile gözler önüne koyuyor."

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber