Dönüşümün kısa tarihi... Yeşil enerji devrimi başladı

Doğu Avrupa ve Ortadoğu'daki savaşlar dünyada enerji ve gıdaya erişim konusunda dengeleri sarsarken Avrupa Birliği, Türkiye'nin de öncüsü olduğu “Yeşil Mutabakat” adı verilen yeni bir sözleşmeyle enerjide kuralları tamamen değiştirmeye hazırlanıyor.

Son Güncelleme:

Rusya-Ukrayna arasında başlayan savaş tüm dünyada enerji ve gıdaya erişimi zorlaştırdı. Petrol ve doğalgaz arzında sorunlar yaşanıyor, tahıl gemileri için uzun pazarlıklar yapılıyor. İsrail ve Hamas arasındaki çatışmalar da Ortadoğu'nun enerji ve lojistik ağlarını doğrudan etkiliyor. Dünya bu savaşlarla meşgul olurken Avrupa Birliği, enerji ve gıda üretimi konusunda kuralları baştan sona değiştirmeye hazırlanıyor.

AVRUPA YEŞİL MUTABAKATI

Tam adı 'Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı' olan anlaşmayla Avrupa, 2030 yılına kadar karbon salınımlarını %55 oranında azaltarak, 2050 yılına kadar dünyanın ilk karbon-nötr kıtası olmayı hedefliyor. Türkiye ise Yeşil Mutabakat'ın hayata geçirilmesinde Avrupa'daki en önemli ülkelerden biri konumunda. Güneş, hidroelektrik ve bazı kritik mirallerle büyük bir yeşil enerji potansiyeline sahip olan Türkiye, 2030 hedefinde de 2050 hedefinde de iddialı.

Yeşil enerjinin tarihini ve Türkiye'nin konumunu Türkiye Yenilenebilir Enerji Birliği Eurosolar Türkiye Başkanı ve Marmara Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar'la konuştuk.

Yeşil enerji düşüncesi nasıl ortaya çıktı?

1950'lerde Londra'da bir gecede 4.500 kişi kömürden ölünce önce petrol gündeme geldi. 1973'te de petrol krizi oldu biliyorsunuz. 1978'den itibaren OECD ülkelerinin kurduğu Uluslararası Enerji Ajansı dedi ki; 'çalışmalarımızı sağlam kazığa bağlayalım.' 40 anlaşma yaptılar. Bu anlaşmaları; temiz kömür teknolojileri, güvenli nükleer, yenilenebilir enerji teknolojileri bir de enerji verimliliği diye gruplayabiliriz. Ben bu çalışmaları izledim, içinde de bulundum. 1976'dan itibaren Uluslararası Enerji Ajansı'nın destekleriyle bütün Avrupa, Kanada ve Avustralya yenilebilir enerji teknolojilerini geliştirmeye başladılar. Her yeni teknolojide olduğu gibi onun alt yapısının, minerallerinin temin edilmesi gerekiyor. 1978'den itibaren artık yenilenebilir enerjiye yoğunlaşılması gerektiği konusunda anlaşıldı.

Süreç nasıl devam etti?

1989'dan itibaren küresel iklim değişikliği gündeme geldi. Bunun üzerine BM'de 1980'lerin sonunda 'Hükümetler Arası İklim Paneli' oluşturuldu. IPSS adlı panelde bilim insanları 'evet' dediler; atmosferde karbon yakmak küresel ısınmaya yol açıyor. Sıcaklıklar artıyor, buzullar eriyor. Havlara ısındığı için yangınlar oluyor. 1992'de Rio'da yapılan toplantıda dediler ki; 'bütün dünya bir araya gelelim Rio Anlaşması'nı yapalım her sene de toplanalım. 1994'te anlaşma imzalandı, ondan sonra da her sene toplanıldı. Şimdi, 28. toplantı Dubai'de yapılacak. 1997'de Kyoto Anlaşması yapıldı. Yenilebilir enerji uygulamaları giderek en ucuz hale geldi. 2015'ten itibaren BM ucuzluğu gösterip dedi ki, 'Bu küresel bir sorun. Ne kadar enerji harcayacağınızı, ne kadar kömür yakacağınızı lütfen kararlaştırın ve bize bildirin.'

Türkiye'de durum ne?

Avrupa Yeşil Mutabakatı diyor ki '2026'dan itibaren üretiminde yenilenebilir enerji kullanılmamış, fosil yakıt kullanılmış ürünleri ithal etmeyeceksiniz.' Onun için de firmalar güneş enerjisi santralları kuruyor. Ürünün içinde fosil yakıt olmadığını kanıtlamak zorunda. Avrupa Yeşil Mutabakatı herkesin hazırlanması gereken bir şey. 2050 hedefi konuldu. Ama Avrupa Birliği dedi ki 'bunun şimdi örneklerini yapmamız lazım.' Bütün Avrupa'dan 100 şehir seçeceğiz dediler. Bu şehirler, iklim nötr olacak. 2030'da yeşil enerjiye geçiş hedeflenecek. Avrupa'dan 100 şehir seçtiler, sonra 12 şehir daha seçtiler. Onların arasında İzmir ve İstanbul da var.

Türkiye 2053 yılına kadar önüne karbon nötr olma hedefini koydu. 

Bu şehirler ne yapacak?

Bu şehirlerin yapması gereken kentteki paydaşları bir araya getirmek. Paydaş dediğimiz Ticaret Odası, Kalkınma Ajansı, Valilik... Onlarla beraber bir platform kurulacak, ardından şehir kontratı hazırlanacak. Bu kontrol kabul gördüğünde o şehir misyon şehri olacak. Türkiye 2053 hedeflerine en kolay ulaşabilir durumda olan bir ülke. Şehirlerde paydaşlar bir araya gelip birlikte 2050'ye kadar iklim nötr olmak için hangi yatırımların yapılması gerektiği belirlenmeli. Çünkü sorun kentlerde, çözüm de kentlerde.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber