'Deliryum'a neden oldu! Ruhsal yıkım devam ediyor
Binlerce kişinin yaşamını yitirdiği 6 şubat tarihli deprem felaketlerinin izleri geçmiyor. Malatya ve Adıyaman'daki afetzedelerin yaşadıkları travmanın boyutu tıp uzmanlarının araştırma ve raporlarıyla gözler önüne serilirken, en sık konulan ruhsal tanı ise yüzde 29.4 ile 'deliryum...'
Binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan 6 Şubat tarihli depremlerin yaraları sarılmaya devam ederken, afetin neden olduğu yıkıcı ruhsal etkiler de sürüyor. Yaşanan 2 büyük felaketin sırasında yakınlarını kaybeden, enkaz altında kalan, evini, yaşadığı şehri terk etmek zorunda kalan ve yıkımlar nedeniyle büyük korku yaşayan vatandaşların ruhsal sıkıntıları da henüz bitmiş değil.
BULGULAR ENDİŞE VERİCİ
Yaşanan büyük ruhsal çöküş yapılan araştırmalara yansırken, depremde en büyük yıkımı yaşayan kentlerden Malatya ve Adıyaman'daki afetzedelerin yaşadıkları travmanın boyutu tıp uzmanlarının araştırma ve raporlarıyla gözler önüne serildi. 6 Şubat depremleri sonrası Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde psikiyatrik rahatsızlık yaşayan hastalar ile Adıyamanlı afetzedelerin ruhsal durumunu ortaya koyan son araştırmalar depremin neden olduğu ruhsal yıkıma adeta ışık tuttu.
Öyle ki, asrın felaketi sonrası Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde yatan hasta servisi ile acil serviste psikiyatrik tedavi gören hastaların yüzde 23.5'inde psikotik atak yüzde, 11.8'inde ise akut stres tepkisi saptanırken, yatan hasta konsultasyonları içerisinde en sık konulan tanı ise yüzde 29.4 ile deliryum olduğu belirtildi.
HER 3 KİŞİDEN BİRİNDE
Araştırma kapsamında afetzedelerin yüzde 82.4'ünde daha önce psikiyatrik hastalık öyküsü olduğunu saptayan Uzman Dr.Kerim Uğur ile Mustafa Akan ise depremin oluşturduğu stres yükü ile birlikte hastaların yaşam alanında meydana gelen birçok değişiklik olduğuna dikkat çektiler. Benzer durumun 2011'de meydana gelen Van depremi sonrasında oluştuğu vurgulanırken, Van'da yaşanan felaket sonrası mağdurların yüzde 35.5'inde travma sonrası stres bozukluğu rapor edildiğini aktarıldı. Raporda ayrıca, "Psikiyatri konsültasyonları içerisinde önemli oranda anksiyete bozukluğu tanısının olduğu görülmüştür" denildi.
ÖZGÜL OLMAYAN BEYİN SENDROMU
Yatan hasta konsültasyonlarında en sık konulan tanının zihinsel yeteneklerde görülen ciddi bir rahatsızlık olarak tanımlanan deliryum olduğuna özellikle dikkat çekilirken, Dr.Uğur ve Akan tarafından şu saptamalar sıralandı: "Deliryum, bilinç değişikliğine ilave aldı, dikkat, bellek, düşünce, hareket, duygu-durum ve uyku-uyanıklık bozukluklarının eşlik ettiği, özgül olmayan organik beyin sendromudur. Beyin hasarı, demans, sıvı-elektrolit bozuklukları, dehidratasyon, böbrek yetmezliği, akciğer enfeksiyonları, solunum ve dolaşım yetmezliği, ortopedik kırıklar, cerrahi öyküsü gibi alta yatan organik patolojilere bağlı ortaya çıkar. Deprem nedeniyle oluşabilecek akut böbrek yetmezliği, elektrolit imbalansı, ekstremite kırıkları yatan hastaların deliryuma daha kolay girmesine sebep olmuş olabilir."
KADINLAR DAHA ÇOK ETKİLENDİ
Öte yandan asrın felaketi olarak kabul edilen yıkıcı 6 Şubat tarihli depremlerin ardından Adıyaman'da ikamet eden depremzedelerin yaşadıkları stres ve depresyona ilişkin bulgular da ortaya çıktı. Adıyaman'da deprem nedeniyle ruhsal travma yaşayan 400 depremzenin yüzde 13.3'ünün enkazdan sağ olarak çıkartılan kişilerden oluştuğu saptanırken, tıp uzmanları kadın depremzedelerin erkek depremzedelere göre daha ağır travma ve depresyon yaşadıklarını belirttiler.
DUYGUDURUM BOZUKLUĞU
Adıyaman Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Dalı'ndan Atilla Tekin, Zeynep İnce, Erkan Göçü'ün yanı sıra İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Adli Bilimler Enstitüsü'nden Oğuz Karamustafalıoğlu ile Psikolog Ayşegül Yetkin Tekin tarafından yapılan psikiyatri muayeneleri sonrası kadın depremzedelerde; depresif duygudurum, iştahta bozulma, ilgi kaybı, enerjide azalma ve psikomotor aktivitede değişiklikler erkek depremzedelere göre daha yüksek saptanırken, enkaz altında kalan mağdurların en çok yaşadıkları sorunların ise depresif duygudurum, uykuda bozulma, konsantrasyon kaybı olduğu anlaşıldı.
Kaynak: Web Özel