Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'le yapacağı İdlib zirvesi hakkında açıklama

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'le yapacağı İdlib zirvesinde beklentisinin ateşkesin sağlanması olduğunu söyledi. Erdoğan, grup toplantısındaki konuşmasında mültecilerle ilgili ise Yunanistan ve AB ülkelerine tepki gösterdi.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Meclis'teki grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu ile girdiği 'Şehitler tepesi' polemiği hakkında konuşan Erdoğan, "Ben inanarak, atalarımızdan ilham alarak 'Şehitler tepesi boş kalmayacak' dedim, diyorum, diyeceğim" diye konuştu.

İdlib'deki Bahar Kalkanı Harekatı'yla ilgili Erdoğan, "Rejimindeki ile mukayese edilemeyecek kadar az da olsa, elbette bizim de kayıplarımız var. İdlib şehitlerimizin kanını yerde bırakmıyoruz. 3 bin 200'ün üzerinde rejim unsuru etkisiz hale getirildi. Kahraman ordumuz Suriye'de gösterdiği başarıyla tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır." dedi.

Erdoğan, sınırdaki mülteciler konusunda Yunanistan ve AB ülkelerine tepki göstererek, "Sınırlarımızı açma kararı tamamen uluslararası hukuka uygundur. Bugün mültecilere sınırlarını kapatan, bindikleri botları batırarak, vurarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni çiğnemektedir. Bu konuda en insanlık dışı görüntüleri Yunanistan sergiliyor" ifadelerini kullandı.

PUTİN'LE İDLİB ZİRVESİ HAKKINDA AÇIKLAMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından gazetecilerin sorularına verdiği yanıtta Rusya ziyaretinden beklentisiyle ilgili olarak "Bölgede süratle bir ateşkesi sağlayabilmek." yanıtını verdi.

ABD'NİN MÜHİMMAT AÇIKLAMASI

ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'in, "Türkiye'ye mühimmat sağlamak istiyoruz" açıklaması sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Trump'a bu tür beklentimizi ilettim" dedi. 

Erdoğan'ın grup toplantısındaki açıklamaları:

Bu mücadeleyi hedeflediğimiz gibi sonuçlandırdığımızda büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda önemli adım atmış olacağız. 

Tüm kamu görevlilerimizin şüheda makamına yükseldikleri konusunda kuşkusu olan önce kendi imanını sorgulasın. Şehitler tepesi boş kalmayacak sözünü anlamak için bağrından çıktığınız toplumun kültürünü bilmeniz gerekiyor. 'Şehitler tepesi boş kalacak' diyen kişi milletimizin boynuna esaret zincirini geçirmek peşindedir. 15 Temmuz'da kahvesini yudumlayanlardan, evet bu millete şehadet yolunda hizmet gibi bir şey olmaz. Bu tipler bize 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' derken, ABD, Rusya, İran ve Avrupa ülkelerine böyle bir soru yöneltmiyor. 

Suriye tartışması ülkemizdeki beşinci kol faaliyetlerinin nerelere kadar uzandığının en somut göstergesidir. Bunlara en güzel cevabı şehitlerimiz, gazilerimiz, şehit yakınlarımız veriyor. Bir şehidimiz, "Sakın 'Suriye'de ne işimiz var?' diyenlerden olmayın, gittim gördüm" diyor. Bölgede görev yapan bir kahramanımız devre arkadaşına 'Köpek gibi yaşamaktansa aslan gibi ölmek evladır' diyor. 

'ŞEHİTLER TEPESİ' TARTIŞMASI

Ben inanarak, atalarımızdan ilham alarak 'Şehitler tepesi boş kalmayacak' dedim, diyorum, diyeceğim. 

Bu zihniyet bugün Suriye'ye savaş açsak Esad'ı tutarım diyerek yerini yıllar önce zaten belli etmiştir. Kimin nerede olduğunu çok dikkatle takip etmemiz lazım. Bay Kemal'in yeri bellidir. CHP Genel Başkanı'nın hezeyanlarına cevap vermek gerçekten zoruma gidiyor. Kendisi bizi tahrik ettiğini sanarken aslında ülkemize kinini kusuyor. Sizleri ve tüm milletimi bu kişinin hezeyanlarına tekrar maruz bırakmaktan dolayı da üzüntülüyüm.

Kılıçdaroğlu'nun Suriye meselesinden Akdeniz politikalarına kadar söz konusu hususlarda söylediği sözleri kimler keyifle dinliyordur diye merak ediyorum. Mesela Esed, Kılıçdaroğlu'nu tarifsiz bir sevinçle takip ediyordur. Tüm terör örgütleri Kılıçdaroğlu'nu şükranla izliyordur. 

KILIÇDAROĞLU'NA YANIT

Bu zat dün de çıkmış, 'O gece neredeydiniz?' diye soruyor. O gece bu ülkenin Cumhurbaşkanı sabaha kadar görevinin başındaydı. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı ertesi gün erken saatlerden itibaren de hiç ara vermeden Cumhuriyet tarihinin liderler düzeyinde en yoğun telefon diplomasisi ile görevine devam ediyordu. O gece herkes görevlerinin başındaydı. Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nde kahve içip televizyon seyrederken ülkeyi yönetenler canla başla çalışıyordu. Benden telefon bekliyormuş, çok merak ediyorsan nasıl ki, sayın Bahçeli ile telefon diplomasimizi yürüttük, Meral hanımla bunu görüştük, sayın Karamollaoğlu ile görüştük, sen de arardın sana gerekli bilgiyi verirdim. Bir kere bu işin protokol anlayışına da sığmaz. 

CHP'nin başındaki zat o sırada kim bilir hangi sinsiliklerin, senaryoların peşinde olduğu için kimin çalıştığını, ne açıklama yaptığını takip etmemiş olabilir. Bir yandan Esed ile dans eden, öteki tarafta 'Suriye'de ne işi var?' diyen birisi Türkiye'nin çıkarlarının nerede olduğunu göremez. 

Bugün Türkiye Suriye sınırlarında da emperyalistlere karşı mücadele ediyor. Vatanın ne demek ve sınırlarının neresi olduğunu bilmeyen bir adam kusura bakmayın, cehaletten öte bir ihanetin içine düşmüş demektir. Milletimiz Çanakkale'de savaşırken de, ülkemizde tıpkı bu zat gibi davranan müstevli destekçileri vardı. Atatürk, cepheleri görünüşteki cephe ve iç cephe olarak ikiye ayırıyor. Asıl cepheyi iç cephe olarak gören Atatürk, görünüşteki cepheyi de ordumuzun düşman karşısında mücadeleyi sergilediği cephe olarak görüyor. Bugün Kılıçdaroğlu ve ekibi ülkemizin doğrudan doğruya iç cephesine, yani kardeşliğine saldırıyor. 

KILIÇDAROĞLU'NA '2023 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ' ÇAĞRISI

Esasen bu zatın gözünün ve gönlünün başka yerlerde olduğunu da biliyorum. Kılıçdaroğlu, Esed'in Suriye, İsrail'in Filistin'de hayata geçirmeye çalıştığı insansızlaştırma politikasına destek veren bir yerde durmaktadır. Kılıçdaroğlu, eğer bu ülkenin yönetiminde sorumluluk almak istiyorsa, söyleyeyim, bu arkadan kıs kıs gülerek olmaz. 2023'te bu ülkede bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var, yüreğin yetiyorsa çıkarsın, 'ülkeyi yönetmeye talibim' dersin, milletten yetkiyi alırsan söylediklerini yaparsın, bu kadar basit.  

İDLİB'DEKİ BAHAR KALKANI HAREKATI

Rejimindeki ile mukayese edilemeyecek kadar az da olsa, elbette bizim de kayıplarımız var. İdlib şehitlerimizin kanını yerde bırakmıyoruz. 3 bin 200'ün üzerinde rejim unsuru etkisiz hale getirildi. Kahraman ordumuz Suriye'de gösterdiği başarıyla tüm dünyayı kendisine hayran bırakmıştır. Bizim savaşmayı bilmeyen değil savaşmak istemeyen bir ülke olduğumuzu son operasyonlarımızla kanıtladık. Rejim ve onu destekleyenler sürekli olarak çocukları, kadınları, masumları vahşice katlediyor. Bir süre sonra rejim diğer yerlerde de kendi halkını karşısında bulmaya başlayacaktır. İşte o zaman, bugün arkasına sığındığı kara ve hava güçleri de kendisine yardım etmeye yetmeyecektir. 

İdlib'deki çatışmalar sürerken bölücü terör örgütünün Suriye'deki güvenli bölgelerimize saldırması arka plandaki oyunun göstergesidir. İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in savunmasının Afrin'de, İdlib'de, Rasulayn'da hatta Libya'da başladığını hamdolsun milletimiz biliyor. 

Ne ülkemizi terör örgütlerinin, eli kanlı rejimin ve onları destekleyenlerin insafına terk edeceğiz ne de mazlum Suriye halkını kendi başına bırakacağız.

Bay Kemal farklı şeyler bekliyor ama futbol sahalarının tribünlerinden ona farklı cevaplar geldi. Anadolu toprakları sadece bugün değil, tarih boyunca her kesimden insana kucak açmıştır. 

YUNANİSTAN'A 'MÜLTECİLER' TEPKİSİ: BİZİ ALDATMAYA KALKMAYIN

Sınırlarımızı açma kararı tamamen uluslararası hukuka uygundur. Bugün mültecilere sınırlarını kapatan, bindikleri botları batırarak, vurarak geri göndermeye çalışan her Avrupa ülkesi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni çiğnemektedir. Bu konuda en insanlık dışı görüntüleri Yunanistan sergiliyor. Çocukları anneleri ile beraber ölüme terk ediyor. (Mülteciler için yardımlar) Türkiye'ye destek vermiyorlar, çünkü ikircikli davranıyorlar. Bunların tek yüzü yok. Verecekseniz verirsiniz, bizi aldatmaya kalkmayın. Suriye'nin siyasi birliği temelinde yeni anayasa hazırlanana, özgür seçimler yapılana kadar bu göçmen akını devam edecektir. Avrupa, Türkiye'nin Suriye'deki siyasi ve insani çözümüne destek vermelidir. Tarihi emsalleri ile sabittir ki, böyle durumlarda Avrupa toplumları en yakınlarından başlayarak önce kendi komşularının gırtlağına sarılmaktadır. Umudumuz yaşanan gerçekleri AB'nin görmesi ve ülkemize gereken destekleri vermesidir. 

Sonraki Haber