Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrenim kredisinin yeni yılda yüzde 10 artırılacağını açıkladı. Ekonomide yaşanan gelişmelere değinen Erdoğan, "Faizi düşürdükçe enflasyon düşer dedik, laf dinlemedi, görevden aldık. İşte tek haneye düştük enflasyonda" dedi.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.  Erdoğan, "Türkiye'yi terör örgütleri vasıtasıyla kuşatmayı planlayanlara cevabımızı teröristlerin doğrudan inlerine girip tepeleyerek verdik" ifadesini kullandı. 

"Öğrenim kredisi rakamları Ocak ayından itibaren yüksek lisansta bin 100 lira, doktorada bin 650 lira olarak uygulanacak" diyen Erdoğan, "2020 Ocak ayı itibarıyla lisans öğrencilerimizin öğrenim kredisi veya bursu 500 liradan yüzde 10 artışla 550 liraya çıkıyor" şeklinde konuştu.

Ekonomik gelişmelere de değinen Erdoğan, "Ülkemize geçen sene döviz, faiz, enflasyon üzerinden oynanan oyunu bozduk. Faizi düşürdükçe enflasyon düşer, büyüme hızlanır dedik. Önceki Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık, çünkü laf dinlemiyordu. Bu adımlar atılınca hava değişti işte tek haneye düştük enflasyonda" dedi.

Erdoğan, "Belirlediğimiz güvenli bölge sınırları içinde hala teröristlerin olduğunu biliyoruz. Buralar teröristlerden arındırılmış değil" ifadesini kullandı.

ABD ZİYARETİ: TRUMP'LA GÖRÜŞECEĞİM, ONA GÖRE KARAR VERECEĞİM

Grup toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump'la telefon görüşmesi yapacağını, ona göre ABD ziyareti için kararı vereceğini belirtti.

"ARINÇ'IN İFADESİNİ ESEFLE KARŞILADIM"

Bülent Arınç'ın "KHK facia" ifadesi hakkında konuşan Erdoğan, "Arkadaşlar kendisini iyi bir hukukçu olduğuna göre 'KHK facia' ifadesi kullanmasını esefle karşıladım. Bugün zaten bir toplantımız var, bunu da kendi aramızda değerlendireceğiz. Bugün yapacağımız toplantıda konuşacağız" dedi.

"F-35 SORUNU ÇÖZÜLMEZSE GEREKEN ADIMI ATARIZ"

F-35'le ilgili soruyu yanıtlayan Erdoğan şunları kaydetti: "Çok hassas, ince niye çalışıyorsunuz. S-400ü alırken diğerlerine sorduk mu sormadık değil mi? Aldık mı aldık, böyle bir şey yaparken de alma kararını verirsek alırız. Bütün mesele burada bizim hakkımız var. Burada biz pazar değiliz, Patriot'lar konusunda defaatle kendileri ile görüşmüşüzdür. Hep bizim önümüzü kongreye getirmişlerdir. Bu Obama döneminde de böyle olmuştur Trump döneminde ne yazık ki böyle olmuştur. Nasıl S-400'de kararımızı verip alımlarımızı yaptıysak, aynı şekilde F-35 sorunu çözülmezse bu noktada gereken adımlar atarız."

BAĞDADİ'NİN KARDEŞİNİN YAKALANMASI

Öldürülen DAEŞ terör örgütü lideri Bağdadi'nin kız kardeşinin yakalanmasıyla ilgili olarak Erdoğan, "Hukuki süreç. Bizim hukukumuzda neyse bu şekilde ilerleyecek. Arkadaşlarım şu anda bunları yakaladılar ve geri gönderme merkezlerinde bunları tutacaklar" dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın  partisinin grup toplantısındaki konuşmasıdan öne çıkan başlıklar:

Vesayet odakları, AK Parti’nin hem bizatihi varlığını, hem de iktidarını uzun süre kabullenemediler. Hatta bugün dahi, ellerine imkan geçse, yine AK Parti’yi yerle yeksan etmek isteyeceklerinden hiç şüpheniz olmasın.

Nitekim, en küçük bir fırsatta bu tür heveslerin nasıl hortladığını, son mahalli seçimlerin ardından yaşanan kimi hadiselerde hep birlikte gördük. Vesayet güçleri, ülkeyi yönetmemizi engellemeye çalışmanın yanında, bir sembol olarak gördükleri Cumhurbaşkanını da bize seçtirmek istemedi. Bu engelleme çabasını, genel seçime gidip milletimizi hakem tutarak aştık. Sadece bununla kalmadık, önce Cumhurbaşkanının seçimini doğrudan milletimizin uhdesine bıraktık. Bunu da kabullenemediler.

Ardından da tarihimizin en büyük yönetim reformunu gerçekleştirerek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçtik. Böylece, AK Parti’ye Cumhurbaşkanı seçtirilmek istenmeyen bir Türkiye’den, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmeyi başaran bir Türkiye’ye gelmiş olmayı başaran bir Türkiye'ye geçmiş olduk.

"EĞİTİM HEP İLK SIRADA YER ALDI"

Bugünden 3 Kasım 2002 tarihine kadar olan 17 yılın tamamında, demokrasinin ve milli iradenin güçlendirilmesi yanında, istiklal ve istikbal davamızın ayrılmaz bir parçası olan kalkınma, büyüme, yatırım, refah mücadelesini de asla ihmal etmedik. Türkiye’nin 81 vilayetinin her karışına, 82 milyon vatandaşının her birinin hayatına dokunan eserlerimizle, hizmetlerimizle milletimizin gönlünü fethettik.

Hükümete geldiğimizde ülkemizi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet sütunları üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Bunun için de önceliği bu alanlara verdik. Eğitim, hükümetlerimizin bütçelerinde hep ilk sırada yer aldı. Eğitim harcamalarının milli gelire oranını yüzde yarım düzeyinin altından aldık, yüzde 2,5’in üzerine çıkardık. Eski dönemin vesayet ürünü kesintisiz eğitim yöntemini bir kenara bıkarak 4+4+4 olarak ifade ettiğimiz, 12 yıllık ve kademeli zorunlu eğitime geçtik. Katsayı engeli başta olmak üzere, gençlerimizin eğitim yarışında haksızlığa uğramalarına yol açan anti-demokratik uygulamalara son verdik.

Meslek liselerini ve imam hatip okullarını yeniden cazip hale getirdik. Derslik sayısını 309 bin ilaveyle 578 bine, öğretmen sayısını 652 bin ilaveyle 947 bine, üniversite sayısını 131 ilaveyle 207’ye, akademik personel sayısını 98 bin ilaveyle 168 bine yükselttik.

Üniversite öğrencisi sayısının 1,6 milyondan 7,8 milyona çıkması dahi, tek başına eğitimde geldiğimiz seviyenin en çarpıcı ifadesidir.

ÖĞRENİM KREDİSİNE YÜZDE 10 ZAM

Bu vesileyle üniversite öğrencilerimize bir müjde vermek istiyorum. 2020 Ocak ayı itibariyle lisans öğrencilerimizin öğrenim kredisi veya bursu rakamları 500 liradan, yüzde 10 artışla, 550 liraya çıkıyor. Hatırlarsanız, bu rakam biz hükümete geldiğimizde 45 liraydı.

Öğrenim kredisi rakamları Ocak ayından itibaren yüksek lisansta bin 100 lira, doktorada bin 650 lira olarak uygulanacak. Yeni öğrenim kredisi ve bursu rakamlarının tüm öğrencilerimize hayırlı olmasını diliyorum.

"HER KESİMİ KUŞATAN BİR SOSYAL YARDIM SİSTEMİ KURDUK"

Milletimizden en çok dua aldığımız alanlardan biri de sosyal yardım politikalarımızdır. Yıllık sosyal yardım bütçesini 2 milyar liradan 43 milyar liraya yükselterek, ülkemizde aç ve açıkta kimsenin kalmamasını temine gayret ediyoruz. Kimsesiz çocuklardan yaşlılara, engellilerden dul kadınlara ve mağdur ailelere kadar her kesimi kuşatan bir sosyal yardım sistemi kurduk. Eğer hastaysa evine doktorlarımızı göndermek suretiyle evlerinde tedavilerine de, bakımlarına da yardımcı oluyoruz. Sistem bu Bay Kemal.

Şehit yakınlarımıza ve gazilerimize, tarihimizin hiçbir döneminde olmadığı kadar sahip çıkarak, kendilerine şükran borcumuzu ifa etmeye çalışıyoruz.

Böylece, ülkemizde günlük harcama düzeyi 4,3 doların altındaki nüfus oranını yüzde 30 düzeyinden yüzde 1,5’e indirdik, burası çok önemli. Asgari ücretten, memur ve emekli maaşlarına kadar her alanda gelirleri, buna bağlı olarak da refah seviyesini fiilen yukarıya çıkardık. Bugün Türkiye, düşük ve orta gelir düzeyini geride bırakarak, yüksek-orta gelir grubuna mensup bir ülke haline gelmiştir.

Türkiye’yi, onurlu ve gerçekten omurgalı dış politikaya sahip bir ülke konumuna yükselttik. TİKA vasıtasıyla dünyanın dört bir yanında yürüttüğümüz kalkınma yardımı faaliyetleri, ülkemizin insani hasletlerinin sembolü haline gelmiştir.

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Türkiye Maarif Vakfı, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kuruluşlarımız, yurt dışında ülkemizin eğitim, kültür, sanat bayraktarları olarak faaliyetlerini yürütüyorlar.

Muhtarlıklardan Cumhurbaşkanına kadar kesintisiz işleyen bir kamu yönetimi sistemi ile milletimize sunduğumuz hizmetlerin kalitesini her alanda sürekli yükseltmenin gayreti içindeyiz.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, bu bakımdan ülkemizin geleceğine bıraktığımız en büyük miras, en büyük armağan olacaktır.

"DÜNYANIN EN BÜYÜK 13'ÜNCÜ BÜYÜK EKONOMİSİ DURUMUNDAYIZ"

Ülkemizi diğer alanlarla birlikte ekonomide de fevkalade ileriye taşıdık. Ekonomimizi, 2003-2018 arasında yılda ortalama yüzde 5,6 oranında büyüttük. Milli gelirimizi, döviz kurunda geçen yıl yaşadığımız ağır saldırıya rağmen 790 milyar dolar seviyesinde tuttuk.

Satın alma paritesine göre dünyanın 13’üncü büyük ekonomisi durumundayız. Ve biliyorsunuz şu anda 20 tane dünya ülkesi arasında Türkiye, bu 20'nin içerisinde. Bu bir şey ifade ediyor. Durup dururken sizi oraya almıyorlar. Küçük bir hamleyle bu listede kısa sürede birkaç basamak birden yükselebilecek bir yerdeyiz.

Hükümetlerimiz döneminde 9 milyon yeni kişiye iş sağlayarak, istihdam rakamını 29 milyona yükselttik.

İhracatımızı 36 milyar dolardan 171 milyar dolara, genel ticaret sistemine göre de 180 milyar dolara çıkardık. Cari dengemiz tarihimizde ilk defa 5 milyar dolar civarında fazla verir hale geldi. Biz bu cari denge meselesini, en az terörle mücadele kadar kritik bir beka meselesi olarak görüyoruz. Onun için de bu konudaki kararlı duruşumuzu sonuna kadar sürdüreceğiz.

"TURİZMDE 50 MİLYON RAKAMINI AŞACAĞIZ"

Turizmde bu senenin ilk 9 ayında 42 milyona ulaştık, inşallah yıl sonunda 50 milyon rakamını aşacağız. Böylece dünyada en çok turist çeken 6’ncı ülke haline geldik. Döviz rezervlerimiz bir ara epeyce azalmıştı ama şimdi toparlandı ve 105 milyar dolar seviyesine yükseldi. Geçenlerde ana muhalefetin parti sözcüsü çıkmış IMF ile ilgili 23,5 milyar dolardan biz devraldık ve bunu 2013 Mayıs ayında sıfırladık. Şimdi, Türkiye’nin IMF'ye borcu yok. Başbakanlığım döneminde IMF bizden 5 milyar dolar borç istedi. Arkadaşlara dedim ki verin. Sonra baktılar ki Türkiye bu 5 milyar doları verecek, vazgeçtiler.

Son dönemde yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, gerek kamu borç oranında, gerek toplam borcun milli gelire oranında, gerekse diğer borç kategorilerinin tamamında gelişmiş ülkelerden bile çok iyi durumdayız.

"ENFLASYONU YENİDEN TEK HANELİ RAKAMLARA DÜŞÜRDÜK"

Ülkemize, geçtiğimiz Ağustos ayından itibaren döviz kuru, faiz ve enflasyon üçgeninde kurulan oyunu bozduk. Hep ne diyorduk, bu faizi düşürmekten başka çare yok. Bunu düşürdükçe enflasyon düşer dedim. Bu da olduğu zaman büyüme hızlanır dedim. Önceki Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık, çünkü laf dinlemiyordu. Yeni arkadaşımızla yola devam ettik. Şimdi bu adımlar atılınca hava değişti işte tek haneye düştük enflasyonda.

Döviz kurunu nispeten stabil hale getirdik. Hem gösterge faizlerinde, hem piyasa faizlerinde ardı ardına indirimler yapılıyor.

Araç ve konut kredilerindeki düşüş, bu piyasaları yeniden canlandırdı. Enflasyonu da, Ekim ayı itibariyle yüzde 8,6 seviyesine indirerek yeniden tek haneli rakamlara düşürdük.

"TÜRKİYE, TERÖRLE EN BÜYÜK MÜCADELEYİ VERMİŞ ÜLKEDİR"

Mesajlarımız tüm milletimize, tüm dünyaya, tüm muhataplarımızadır. Türkiye, dünyada terörle mücadele konusunda en büyük mücadeleyi vermiş, en büyük kayıpları yaşamış, aynı zamanda en büyük başarıları elde etmiş bir ülkedir. PKK terör örgütü 1984 yılından beri devletimize ve milletimize saldırmaktadır. 

İçlerinde daha doğmamışlardan kundaktakilere kadar her yaştan çocuğun ve annelerinin de olduğu on binlerce masum vatandaşımız ile kamu görevlimiz bu saldırılarda, alçakça katledilmiştir.

Aynı şekilde binlerce güvenlik görevlimiz de bu mücadelede şehadet mertebesine ulaşmıştır. Bu sabah da yine bir kardeşimiz Rasulayn'da el yapımı patlayıcılar temizlenirken şehit oldu. Kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Tabii bütün bunlar, katbekat fazlasıyla bu teröristler bunun bedelini ödüyor. En son terörist bitinceye kadar bu mücadele devam edecek. Kimse bizden bunu durdurmamızı beklemesin. teröristlerin kayıpları katbekat daha fazladır.

"HİÇ KİMSE KILINI DAHİ KIPIRDATMADI"

Suriye’den ülkemize yönelik terör tehditleri yoğunlaştığında, müttefiklerimiz başta olmak üzere tüm dünyadan yardım istedik. G-20 Antalya Zirvesinde tüm liderlere, "Gelin Suriye sınırlarımız boyunca güvenli bir bölge oluşturalım, hem Suriye halkını zulümden kurtaralım hem de sığınmacıları burada iskan edelim" dedik. Zahirde herkes bu teklifi olumlu karşıladı, ama gerçekleşmesi için hiç kimse kılını dahi kıpırdatmadı.

Teröristler, Suriye tarafından sınır şehirlerimizi havanla, roketle, silahla taciz etmeye başladığında, çağrımızı yeniledik. Peki, ne yaptılar biliyor musunuz? Bize destek vermek şöyle dursun, ülkemize daha önce getirilmiş olan hava savunma sistemlerini söküp geri götürdüler.

PKK bir yandan, DEAŞ bir yandan, rejimin kontrolündeki çeşitli terörist unsurlar diğer yandan ülkemizde bombalar patlatıp vatandaşlarımızı, güvenlik güçlerimizi şehit ederken, hepsi de olup bitene seyirci kaldılar.

"FETÖ ELEBAŞI BİR PROJEDİR"

Türkiye, her meselesini diplomasiyle, diyalogla, karşılıklı nezakete ve anlayışa dayalı müzakereyle çözmeyi prensip edinmiş bir ülkedir. Suriye kaynaklı tehditler konusunda da bu yolları sonuna kadar denedik. FETÖ acaba Amerika'da neden tutuluyor? Mahkemelerin verdiği 90'ı aşkın dosyayı gördükleri halde bunu neden orada saklıyorlar? Demek başka projeleri var. DEAŞ'ın başı kendini öldürdü, tüm dünya ayağa kalktı o sizin için ne kadar önemliyse FETO denilen terörist başı da bizim için o kadar önemli. DEAŞ’ın en çok hedef aldığı ülkemizi bu örgütle irtibatlandırma için, FETÖ ve PKK dahil her aracı kullanmaya çalıştılar. Biz cevabımızı en cahil insanların bile anlayabileceği açıklıkta, samimiyette verdik, veriyoruz.

Terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz mücadeleyi insan hakları meselesi haline dönüştürmeye çalıştılar. Yine aynı nezaketle cevabımızı verdik.

"UYARILARIMIZI YAPTIK AMA AMERİKA'DAN SES ÇIKMIYOR"

Türkiye 4 milyon sığınmacının yükünü tek başına omuzlarken, bu konuda dahi ithamlarda bulunmaya yeltendiler. Yine duruşumuzu bozmadan cevaplarını verdik.

Güney sınırlarımız boyunca önce DEAŞ, o olmayınca PKK/YPG eliyle bir terör koridoru oluşturma gayretlerini alenen yürütmeye başladılar. Müttefik dediğimiz ülkelerin bizim değil teröristlerin yanlarında yer almaları karşısında, artık kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerektiğini gördük. 32 bin civarında tır, ülkeme karşı bu bölgeye geliyorsa, terör örgütlerini destekliyorsa bir şey var demektir. Defaatle uyarılarımızı yaptık ama Amerika'dan ses çıkmıyor.

Önce Fırat Kalkanı Harekatıyla 3 binin üzerinde DEAŞ’lıyı ve 600 PKK/YPG’liyi etkisiz hale getirdik. DEAŞ’a karşı kazanılmış bu muazzam başarı karşısında dahi samimiyetle ülkemizin yanında yer alan kimse neredeyse çıkmadı.

Ardından Zeytin Dalı Harekatıyla Afrin bölgesini PKK/YPG teröristlerinden temizledik ve DEAŞ tehdidinden kurtardık. Bu defa sessiz de kalmadılar, oldukça ağır bir şekilde ülkemizi eleştirmeye kalktılar. Tabii, önce söylenen laflara baktık, sonra söyleyenlere baktık ve hiçbirini kale almadık.

Bu arada, hiç olmadık bahanelerle ülkemizi uluslararası alanda köşeye sıkıştırma çabaları kesintisiz sürdü. Amaçları, Türkiye’yi takatsiz bırakıp, güney sınırlarımız boyunca kurmaya çalıştıkları terör koridoruna razı etmekti. İşte bu da biliyorsunuz Irak sınırından Cerablus’un birazcık batısına kadar orada bir koridor açmak. Bu koridor ülkemiz için bir tehditti. Buna fırsat vermedik.

"BİZİ ASAN, KESEN, VURAN OLDU MU?"

Savunma sanayi alanında tam anlamıyla bir örtülü ambargoya maruz kaldık. Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonlarında kullandığı her türlü silahın, mühimmatın, teçhizatın tedarikini engellediler. Kimini kendimiz üreterek, kimini başka yerlerden temin ederek, bu engelleri birer birer aştık.

Mesela, sınırlarımıza yapılan yoğun saldırılar sebebiyle acil ihtiyaç duyduğumuz hava savunma sistemlerini bize satmadıkları için, gidip Rusya’dan S-400 aldık. Buna rağmen durmadılar.

Projenin kurucu ortağı olduğumuz, üreticisi konumunda bulunduğumuz, parasının bir kısmını da ödediğimiz F-35 savaş uçaklarımızı bize teslim etmek istemediler. Bunun üzerine biz de öncelikle kendi milli muharip savaş uçağımızın geliştirilmesi sürecini hızlandırdık. Aynı zamanda alternatif tedarik yollarını araştırıyoruz. Bu konuda da bizi teslim alamayınca, asırlık hesapları gündeme getirip, kinlerini kusmaya başladılar.

Şu gerçeği herkesin bilmesini istiyorum. Terör örgütlerine verilen her destek, bu yönde atılan her adım, sadece bizim mücadele azmimizi biliyor. Barış Pınarı Harekatımızı başlatmadan önce, ülkemize böyle bir adım atmaması konusunda ne büyük tehditler savrulduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? "Asarız, keseriz, vururuz"dan başlayan bu tehditlere rağmen, Barış Pınarı Harekatını başlattık mı? Başlattık. Peki, bizi asan, kesen, vuran oldu mu? Olmadı. Niye? Çünkü bunlar mertçe mücadele etmeyi bilmezler. Bunların her işi sinsilik, iki yüzlülük, tuzak kurma, oyuna getirme üzerine kuruludur.

"HER GÜN BİRİLERİ ÇIKIYOR ÜLKEMİZİ TEHDİT EDİYOR"

Şimdi yine benzer çabalar içindeler. Her gün birileri çıkıyor ülkemizi tehdit ediyor. Meclislerinde bizim için hiçbir hükmü olmayan kararlar alıyorlar. Gazetelerinde mürekkebinden kin ve kan damlayan yazılar yazıyorlar. Ekranlarda ağızlarını köpürterek analizler yapıyorlar. Arada bir de mektuplar yazıyorlar. Eee… Böyle yapınca Türkiye korkup geri mi çekiliyor? Siz PKK/YPG’yi terör örgütü olarak raporlarınıza yazmayınca, bu eli kanlı katiller ibra mı oluyor? Elbette hayır…

Kendi elinizle kurduğunuz, ipinin de hala siz de olduğunu artık itiraf ettiğiniz DEAŞ denen ucubeyle mücadele bahanesiyle katlettiğiniz yüzbinlerce masumun vebalinden kurtulamazsanız. Türkiye’nin terörle mücadele operasyonlarında tek bir sivilin bile burnu kanamazken, diğer ülkelerin operasyonlarında oluk oluk sivil kanı dökülüyor olmasını dünya kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Bizi, haklı mücadelemiz için eleştirenler, tehdit edenler, durmaya ve geri çekilmeye zorlayanlar, teröristler karşısında böyle kararlı bir duruş sergilememişlerdi.

Çanakkale’de 7 düveli dize getirmiş, İstiklal Harbinde 7 düvele rağmen yeni devletini kurmuş, bunca yıldır terör örgütleri vasıtasıyla vurulan darbelere rağmen dimdik ayakta kalmış Türkiye, bunlara mı eyvallah edecek? Bizi yaptırımla korkutanlar, bizim için tek yaptırım merciinin Allah olduğunu bilmiyorlar galiba. Bize kendi isteklerini dikte etmeye çalışanlar, bizim sadece milletimizden emir alacağımızı da bilmiyorlar galiba.

Türkiye’yi müstemlekeleriyle karıştıranlar, gerçeği görmek için bundan daha açık ne tür bir bilgi, belge, karar bekliyor olabilirler acaba?

İşte burada tekrar söylüyorum. Bu bayrak inmez. Bu ezan susmaz. Bu ülke bölünmez. Bu millet diz çökmez. Bu devlet, inşallah, ilelebet payidar kalır. Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün, nasırlaşmış yürekler bu gerçekleri artık anlasın. Türkiye, Suriye ve Irak topraklarında tek bir terörist kalmayana kadar mücadelesini sürdürecek.

Ülkemizde yaşayan Suriyelilerin evlerine gönüllü dönüşleri için gereken güvenliği, huzuru, altyapıyı kurana, gerekiyorsa bunun için yeni şehirler inşa edene kadar buradaki işimiz bitmeyecek.

"BURALAR TERÖRİSTLERDEN ARINDIRILMIŞ DEĞİL"

Amerika ve Rusya ile vardığımız mutabakatlara bağlıyız. Bir şartla… Muhataplarımızın da sözlerini yerine getirmeleri halinde bu geçerlidir.

Her iki tarafta da belirlediğimiz güvenli bölge sınırları içinde hala teröristlerin bulunduğunu biliyoruz. Yani bizi teröristleri buradan çıkardık laflarıyla aldatamazlar. Daha buralar teröristlerden arındırılmış değil. Bir taraftan zaten petrolü ben çok severim dediği zaman yanında petrolü beraber üreteceği teröristler var. Güvenli bölge sınırları ötesindeki teröristler de güvenlik güçlerimize yönelik saldırılar düzenliyor. Şu anda hala.

Bu duruma seyirci kalmayacağız. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız.

Rusya’dan aldığımız S-400’lerin, F-35 meselesi ve yaptırımlar başta olmak üzere diğer konularla ilişkilendirilmesi akıl ve mantık işi değildir. Bu konudaki ısrarları, ülkemize yönelik husumet dalgasının yeni bir bahanesi, yeni bir aracı olarak görüyoruz. Türkiye ile eşit şartlarda konuşmaya, müzakere etmeye, anlaşmaya hazır olan herkese ülkemizin kapıları da, gönül kapılarımız da sonuna kadar açıktır. Ülkemizin ve milletimizin istiklaline, istikbaline, onuruna halel getirecek her türlü davranışı, her türlü teklifi, her türlü ifadeyi peşinen reddediyor, sahibine iade ediyoruz.

Sonraki Haber