Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cezasızlık algısına izin vermeyeceğiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle maalesef karşılaşabiliyoruz. Bunların oranını en aza indirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz. Suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna kastedenin yeri sokaklar değildir, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Burada bir sıkıntı ya da eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur" açıklamasında bulundu.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde 1. Dönem Hakim ve Savcı Yardımcıları Eğitimi Açılış Töreni'ne katıldı. Erdoğan, "İyi tesis edilmiş, tarafsız işleyen bir yargı, özellikle bu sistemin varlığı, ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir. Reform irademizi hep bu istikamette canlı tuttuk. Toplumdan yükselen taleplere, beklentilere, serzenişlere göre yeni adımlar atacak, kendimize yeni hedefler belirleyerek yola devam edeceğiz" dedi. 

"Karar alırken hukuk ve vicdanları yerine bağlı oldukları örgüte veya vesayet odaklarına bakanların bu ülkeye verdiği zararın faturasını halen ödüyoruz" diyen Erdoğan,  "Ülkemizi böyle sınamalarda bir daha karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Devletimizi FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.  

Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle karşılaşıldığını belirten Erdoğan, "Bunların oranını en aza indirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz. Suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna kastedenin yeri sokaklar değildir, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Burada bir sıkıntı ya da eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur" diye konuştu. 

Erdoğan'ın açıklamaları:

Bugün ülkemizde hukuk öğrenimi görmüş önemli sayıda insan, hukuk eğitimi veren önemli sayıda kurumlarımız, fakültelerimiz var. Son 22 yılda avukat, noter, hukuk eğitimi görmüş personel ve hakim-savcı sayılarında kayda değer artış sağladık. 2002'de 9000 olan hakim-savcı sayımız neredeyse 3 kata yakın artışla bugün 25 bine yaklaştı. Bu sayısal büyümeye kalitenin de eşlik etmesi önemlidir. Bu nedenle eğitim, başlı başına mühim bir meseledir. Bilgi ile tecrübeyi harmanlamaya çalışıyoruz. Adaylıkta süre 2 yılken, yardımcılıkta süreyi 3 yıla çıkardık. Akademideki eğitim süresini 7 aydan, 10 aya yükselttik. Böylece 300 saat daha fazla eğitim almalarını sağlayacağız. Araştırma, analitik düşünme, muhakeme ve yazım kabiliyetinin geliştirilmesi amacıyla hakim ve savcı yardımcılarımıza tez hazırlama yükümlülüğü getirdik. Böylece yardımcılar 26 ay sürecek eğitimleri ile birlikte 3 yıllık yoğun, teorik, dolu dolu bir eğitimden geçecekler. 

Usta çırak ilişkisi içinde geçecek 2 yıllık süre sonunda yardımcılarımızın kürsü görevlerine tam manasıyla hazır hale geleceklerine inanıyorum. Sistemin fikri hazırlığından hayata geçirilmesine kadar tüm safhalarında emeği olan bakanlarımızı, milletvekillerimizi, uzmanlarımızı tebrik ediyorum. Adalete dair hemen her başlıkta çok kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz. 

Toplum halinde bir arada yaşamanın şartlarından biri bu birlikteliğin hukukunu oluşturmak, uygulamak ve gözetmektir. Ancak insanın olduğu her yerde çatışma ve çelişkiler kaçınılmazdır. Arzu edilmese de suç işlenir. Hukuk devleti bu ihtilaf ve çatışmalara hızlı, doğru ve kesin cevaplar vermeyi gerektirir. Adil ve etkili işleyen bir yargı sistemi bunun kurumsal çerçevesidir. İyi tesis edilmiş, tarafsız işleyen bir yargı, özellikle bu sistemin varlığı, ekonomik gelişme ve kalkınmanın da güvencesidir. Reform irademizi hep bu istikamette canlı tuttuk. Toplumdan yükselen taleplere göre yeni adımlar atacağız. 

"DEVLETİMİZİ FETÖ ARTIKLARINDAN NE KADAR TEMİZLEMİŞ OLURSAK OLALIM..."

Karar alırken hukuk ve vicdanları yerine bağlı oldukları örgüte veya vesayet odaklarına bakanların bu ülkeye verdiği zararın faturasını halen ödüyoruz. Ülkemizi böyle sınamalarda bir daha karşı karşıya bırakmamakta kararlıyız. Devletimizi FETÖ artıklarından ne kadar temizlemiş olursak olalım dikkati ve ihtiyatı elden bırakmadan mücadeleyi sürdüreceğiz. 

Toplumda cezasızlık algısına hizmet eden bazı kötü örneklerle maalesef karşılaşabiliyoruz. Bunların oranını en aza indirmek için üzerimize ne düşüyorsa yapmanın gayretindeyiz. Suç işleyenin, milletin malına, mülküne, namusuna kastedenin yeri sokaklar değildir, son raddeye kadar cezasını çekeceği hapishanelerdir. Burada bir sıkıntı ya da eksik varsa gidermek boynumuzun borcudur.

İnsanlık olarak, toplum olarak nereye gidiyoruz? Bu soruyu çok sık sorduğumuz bu günlerde daha soğukkanlı olmalı, adaletin tecellisine destek vermeliyiz. Masum çocukların naaşı üzerinden aile kurumuyla, dini müesseselerle siyasi veya ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz. Bu konuda başta medyamız olmak üzere tüm sorumluluk sahiplerinin azami hassasiyet göstermesi gerektiğine inanıyorum. 

Sonraki Haber