Cumhurbaşkanı Erdoğan: BM reforme edilmelidir. Dünya 5 daimi üyenin eline bırakılamaz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM'nin reforme edilmesi gerektiğini belirterek, "Dünya 5 daimi üyenin eline bırakılamaz. Bu şekilde bu dünya yönetilemez. Artık 2. dünya savaşının şartlarında değiliz. Ciddi bir değişim şart. 5 daimi üyeden birisinin dudağına 194 ülkenin kaderi terk edilemez." dedi.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen TRT World Forum'da hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

 Dünyanın geleceğine kayıtsız kalmayan siz değerli katılımcılarla birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum. TRT Worl Forum'u dünyanın sorunlarına çözüm arayışlarının somutlaştığı bir forum olarak ele alıyoruz. Bu seneki foruma 30'u aşkın ülkeden iştirak edildiğini öğrendim. Bu yılki temamız kırılma noktasındaki bir dünya, dünyanın dönüşümünü tartışmamızı açıkça ortaya koyuyor. Forum kapsamında dünyamızı tehdit eden meseleler masaya yatırılacak, bu meselelerin çözümü için atılması gereken adımlar değerlendirilecek. Forumun çağımızın meselelerine etkili çözüm yolları sunmasını temenni ediyorum.

"İNSANLIK BİR DÖNÜM NOKTASINDA"

Bugün dünya savaşlar, çatışmalar, ihlaler ve eşitsizlikler pençesinde kıvranmakta. Yüzümüzü nereye çevirsek dram görüyoruz, derinleşen adaletsizlikler görüyoruz. Devletler arası rekabet günden güne daha yıkıcı bir hal alıyor. İnsanlık bir dönüm noktasındadır. Evlatlarımızın geleceğini etkileyecek hadiseler yaşanmaktadır. Pek çok coğrafyada süregelen insani krizler mevcut dünya düzeninin kırılganlığını ortaya sermektedir. Her kriz aynı zamanda bir imkandır. Adalete, barışa, güvenlik ve huzura açılan bir fırsat peneceresidir. İnsanlık tarihİne baktığımızda bunuN sayısız örnekleriyle karşılaşıyoruz.

"BM REFORME EDİLMELİDİR"

Şu anda bu BM ile devam edebilir miyiz hayır. Tamamıyla reforme edilmelidir. Dünya 5 daimi üyenin eline bırakılamaz. Süratle değişim gerekiyor. 5 daimi üye, 15 geçici üye... Olmaz. Bu şekilde bu dünya yönetilemez. Artık 2. dünya savaşının şartlarında değiliz. Ciddi bir değişim şart. 5 daimi üyeden birisinin dudağına 194 ülkenin kaderi terk edilemez. Kriz dönemlerinde benzer acıları, sorunları, ihlaleri bir daha yaşamamak için vücut bulmuş çok sayıda kurum bulunuyor. Hepimiz gayet iyi biliyoruz ki aslolan pratiktir, uygulamadır. Bu kurumların etkinliğidir.

Gazze kriziyle bu hakikate tekrar şahitlik ettik. Rusya- Ukrayna savaşı bize uluslararası sistemin zayıflığını göstermiştir. İsrail'in Gazze'ye saldırıları sonucu 50 bin Filistinli hayattan koparıldı. Şehirler yıkıldı. Saldırılardan 2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze'de neredeyse ayakta bina kalmadı. Savaş hukuna dair ne kadar ilke varsa aşıldı, çiğnendi, ayaklar altına alındı. 189 basın mensubu öldürüldü.

"BUGÜN DEĞİLSE NE ZAMAN?"

Eğer bugün harekete geçmezsek ne zaman geçeceğiz. Mazlumların acısı hepimizin acısıdır. Zulme rıza zulümdür. Zalimin yanında duran zulmüne de ortak olur. Türkiye olarak devleti ve milletiyle Gazze'deki zalime sesimizi yükseltiyoruz. 

UCM'NİN NETANYAHU VE GALLANT KARARI

Holokost utancı sebebiyle yol verilen bu insanlık faciasının sonu çıkmaz sokaktır, felakettir. UCM'nin Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını çok önemli buluyoruz. İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin kalıcı olmasını temenni ediyoruz. Daha fazla masum kanı dökülmeden, Uluslararası kurumlara olan güven daha fazla örselenmeden Gazze'de de ateşkes bir an önce sağlanmalıdır. Gazze'de kalıcı barışa giden yol için değil elimizi tüm bedenimizi taşın altına koymaya hazırız. 

"MİLLETİMİZİN SİNİR UÇLARIYLA BİLEREK OYNANIYOR"

Son haftalarda tamamen izlenme kaygısıyla çekilen diziler, programlar ve filmler ne kültürümüze ne toplumsal barışımıza hiçbir fayda sağlamıyor. Reyting alabilmek için şiddetin meşrulaştırıldığını, alkol ve uyuşturucunun özendirildiğini, sapkın ve sapık ilişkilerin normalleştirildiğini görüyoruz. İstisnai örnekler üzerinden tüm aile yapımız hedefe konulmakta, toplumun temel direği olan aile adeta kötülüklerin kaynağı olarak yansıtılmaktadır. Biz LGBT denilen aile düşmanı yapıya karşıyız. Son dönemde milletimizin sinir uçlarıyla bilerek oynanıyor. Bu bir sosyal mühendislik projesidir. Özellikle 28 Şubat'ta giden yolun taşlarının nasıl döşendiğini gayet iyi hatırlıyoruz. 

Sonraki Haber