Cumhurbaşkanı Erdoğan: Azerbaycan-Ermenistan arasında barışın kapıları aralandı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, KKTC ve Azerbaycan ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Erdoğan, Azerbaycan ve Ermenistan'ın normalleşme sürecine ilişkin "Barışın kapıları aralandı" yorumunu yaptı.

Son Güncelleme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, KKTC ve Azerbaycan ziyareti sonrası uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

"BARIŞIN KAPILARI ARALANDI"

Erdoğan, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile gerçekleştirdiği görüşmelere ilişkin yaptığı genel değerlendirmede " 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan’a düzenlediğimiz ilk resmi ziyaretlerimizi tamamladık. Değerli Kardeşlerim Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ve Sayın İlham Aliyev’le ikili ve heyetler arası olmak üzere verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki güçlü bağların altını tekrar çizmiş olduk. İkili gündemimizde yer alan konuları ve Kıbrıs meselesine dair son durumu değerlendirdik. Maruz kaldıkları onca haksız, hukuksuz ambargoya rağmen, Kıbrıs Türkü kardeşlerimize devlet hizmetlerinin rahatlıkla sunulabilmesi noktasında yürüttüğümüz ortak çalışmaları ele aldık. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğu Akdeniz’de bir çekim merkezi haline getirilmesi yönünde attığımız ve atacağımız adımları mütalaa ettik. Türkiye olarak, Kıbrıs Türkü’nün hak ve menfaatlerinin korunması, Doğu Akdeniz’de barış, güvenlik, istikrar ve refahın hâkim kılınması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Türkiye Yüzyılını inşa ederken, Ada’nın asli unsuru Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmak, önceliğimiz olmayı sürdürecektir. Bu konuda kararlılığımızı Sayın Tatar’a tekrar ifade ettim. Bundan sonraki süreçleri yine işbirliği içinde yürütmeyi kararlaştırdık. Lefkoşa’nın ardından Bakü’ye geçtik. İlham kardeşimin ve Azerbaycan halkının 6 Şubat depremleri sonrasında milletimizle sergilediği dayanışmayı asla unutamayız. Tıpkı kendi insanımız gibi Azerbaycanlı kardeşlerimiz de depremzedelerimiz için seferber oldu, harekete geçti. Seçim sürecinde de Azerbaycan halkının manevi desteğine bizzat şahitlik ettik. 28 Mayıs gecesi Ankara ve İstanbul nasılsa, Bakü’de de aynı coşku, aynı heyecan, aynı mutluluk vardı. Seçim zaferimize en az bizim ve milletimiz kadar, Azerbaycanlı kardeşlerimiz de sevindi. Ziyaretimizle hem kendilerine manevi destek ve duaları için teşekkür ettik hem de gündemimizde bulunan konuları ayrıntılı şekilde ele aldık. Ermenistan’la yürütülen normalleşme süreçlerinde kaydedilen mesafeleri değerlendirdik. Azerbaycan-Ermenistan arasındaki barış sürecinin ilerlemesi, Ermenistan’la ilişkilerimizin normalleşmesine önemli fayda sağlayacaktır. Çekilen onca acıdan sonra bölgemizde barışın kapısının aralandığını görüyoruz. Bu fırsatın kaçırılmaması için ilgili tüm tarafların sorumlulukla hareket etmelerini bekliyoruz. Azerbaycan’la Stratejik İşbirliği Konseyi ve Karma Ekonomik Komisyonu gibi mekanizmalarımızı işleterek ikili ilişkilerimizde yakalanan ivmeyi sürdürmek istiyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı başta olmak üzere bölgesel işbirliği ve istişare mekanizmalarımızı daha da kuvvetlendireceğiz. Türk dünyasının birliği ve dirliği için Azerbaycan’la çalışmaya devam edeceğiz. Seçimler sonrasında yaptığımız bu tarihi ziyaretin, mevcut dayanışmamızı güçlendirdiğine inanıyorum. Ziyaretlerimizin, ikili ilişkilerimizle birlikte tüm bölgemiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterilen samimi ev sahipliğinden dolayı Sayın Tatar ve Sayın Aliyev’e bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum" dedi.

TÜRKİYE YÜZYILI'NIN DIŞ POLİTİKAYA YANSIMASI

"Türkiye’nin yeni dönemdeki ekseni batı odaklı mı olacak, yoksa diğer coğrafyalarda da etkisini sürdürerek denge politikasıyla zirveye taşıyacağı bir döneme kapı mı aralayacak?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi: 

Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu yılda özellikle “doğu mu batı mı” gibi bir ayrıştırmaya gitmek, bir defa bizim ilkelerimizin arasında yer almıyor. Biz batıya ne kadar yakınsak doğuya da en az o kadar yakınız. Bizim derdimiz özellikle bu yüzyılda dünyadaki tüm ülkelerle aynı anlayışla bir arada olmak… Hepsiyle tüm görüşmelerimizi en ideal şekilde sürdürmenin gayreti içerisinde olacağız. Tüm dünyayla şu ana kadar sürdürdüğümüz ilişkilerimizi bundan sonraki süreçte de rahat ve ilkeli şekilde yürütmeye devam edeceğiz. Diyalog ve diplomasiyi öncelikli olarak kullanarak inisiyatif almayı, bölgemizde ve dünyada barışın ve istikrarın egemenliği için ne gerekiyorsa onu yapmayı inşallah temenni ediyoruz ve bunu yapmaya da çalışacağız. Tabii bu temelde milletimizin hakkıyla beraber tüm insanlığın hakkını, hukukunu, ortak menfaatlerini savunmak da bizim asli sorumluluğumuz olacaktır.

TÜRKİYE-ERMENİSTAN VE AZERBAYCAN-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ

ZENGEZUR KORİDORU NE AŞAMADA?

Erdoğan konuya ilişkin güçlü adımlar atıldığını belirterek "Özellikle Paşinyan’ın bizim davetimize icabet etmesi önemli bir adımdı. Yani bu noktada Paşinyan birçok engelleri aşarak, ülkesindeki muhalif anlayışları da aşarak bizim bu davetimize icabet etti. Başbakan Paşinyan’la bu törende ancak ayaküstü bir görüşme yapabildik. Bu ayaküstü görüşmede kendisinin bu davetimize icabeti sebebiyle teşekkürlerimizi ifade ettik. Bunun yanında son olarak da Karabağ dahil Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyabileceklerine ilişkin ifadeleri bu anlamda önemliydi. Tabii bunu tanımaları önemli bir gelişme. Ama az önce ifade ettiğiniz gibi Ermenistan’da da Paşinyan’a karşı takınılan tavır, bu da çok çok önemli. Şu ana kadar Paşinyan bu konuda geri adım atmadı. Zengezur Koridoru’na gelince; bu Ermenistan’la ilgili bir sorun değil. Zengezur Koridoru, İran’la ilgili bir sorun. Yani halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan iki ülke. Burada İran’ın böyle bir tavır içerisinde olması gerek Azerbaycan’ı gerekse bizi üzüyor. Aslında onları da üzmesi lazım. Bir de burada vagon başına alınan ücretler filan da ne yazık ki çok çok yüksek. Temenni ederim ki bu sıkıntıyı da kısa zamanda aşarız. Buna olumlu yaklaşmış olsalar bugün gerek kara yolu gerek demir yoluyla burada Türkiye-Azerbaycan-İran birbiriyle bütünleşmiş olur ve belki de “Pekin-Londra hattı” da açılmış olur." ifadelerini kullandı.

Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Taha Dağlı'nın "Önümüzdeki ay bir NATO Zirvesi var. İsveç’in de Türkiye’nin, NATO üyeliği konusundaki tavrıyla ilgili olumlu yaklaşması konusunda beklentisi var. Türkiye’nin İsveç’ten bu konuda atmasını istediği somut adımlar vardı. Bu konudaki son durum nedir? O adımlar tam olarak nelerdir?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:

Bu NATO Zirvesi Vilnius’ta yapılacak. İnşallah fevkalade bir durum olmadığı takdirde ben de katılacağım. İsveç’in bu beklentileri, bizim bu beklentilere uyacağımız anlamına gelmez. Bizim bu beklentilere uymamız için, her şeyden önce İsveç üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Geçenlerde biliyorsunuz NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg İstanbul’da Dolmabahçe’de misafirimdi. Orada kendisiyle de görüştüm. Kendisine söylediğimiz şey şu oldu; eğer bizim İsveç’in beklentilerine illa cevap vermemizi bekliyorsanız, her şeyden önce İsveç bu terör örgütünün yaptıklarını bir defa yok etmesi lazım. Bunları bize Stoltenberg ifade ederken, tam o esnada maalesef yine İsveç’te teröristler caddelerde gösteri yapıyorlardı. Daha sonra bizim İbrahim Bey o görüntüleri de muhatabına gönderdi. “Stoltenberg’le şu anda Cumhurbaşkanımız görüşme yapıyor fakat teröristler yine İsveç’te gösteriler yapıyor.” dedi. Bunun neresinden tutacağız, neresinden ele alacağız ki Vilnius’ta “Tamam, hakikaten siz bu işi yoluna koydunuz ve bu teröristlere caddelerde gösteri yapma imkânı vermediniz. Dolayısıyla biz de iyi niyetle buna yaklaşalım.” diyelim. Şimdi biz bu tablo içerisinde bu işe olumlu yaklaşamayız. Kaldı ki bu anayasa işi değil, yasa işi de değil. Bu ne işi? Kolluk kuvvetleri ne işe yarar? Kolluk kuvvetlerinin yapması gereken iş, işte bunların önünü kesmektir. Biz Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Dereler’de bu teröristlerin inine anayasayla mı girdik? Yasayla mı girdik? Yok. Zaten yasalarda da anayasalarda da kolluk kuvvetlerine verilmiş olan haklar var. Kullan bu hakları. Sen bu hakları kullanmayacaksın, bize “Gel İsveç’i NATO’ya al” diyeceksin. O zaman NATO’nun terörle mücadele ayağı nerede? NATO bunu bir defa halletmesi lazım. Bunu halletmedikten sonra Vilnius’ta filan biz kalkıp da el bebek gül bebek diyemeyiz. Yarın (çarşamba) Başdanışmanım Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç İsveç, Finlandiya, NATO heyetiyle Daimi Ortak Mekanizmanın dördüncü toplantısını yapacak. Onlara da şimdiden bu mesajı verecek; “Yani Cumhurbaşkanımızın kanaati budur, kesinlikle Vilnius’ta çok daha farklı bir şey beklemeyin.”

 TÜRK DÜNYASI GÜNDEMİ

"Türk Dünyası Birliği, Avrupa Birliği gibi bir model söz konusu olabilir mi?" sorusuna Erdoğan "Türk Devletleri Teşkilatı noktasında atılmış bir adımımız var. Bunu geliştirmek, daha da güçlendirmek için bazı adımları atmak mümkün. Önümüzde Kazakistan Türkistanında bir zirve olacak. Bu liderler zirvesine fevkalade bir durum olmazsa ben de katılmayı arzu ediyorum. Dün de Tokayev tekrar hatırlattı. Ben de fevkalade bir durum olmazsa geleceğim dedim. Bugün İlham Aliyev kardeşimle de görüştük. Onların da bir programı var. Eğer o programın tarihiyle değiştirirsem orada da beraber oluruz dedi. Yani Türk cumhuriyetleri orada bir araya gelirsek bu veya buna benzer konuları görüşmek isabetli olur. Bunları ele almakta faydalar muhakkak var. Çünkü Demokrasi ve Özgürlükler Adasında Türk Devletleri Teşkilatı adımını attık. Bunu bizim geliştirmemiz lazım. Bu adımı atıp oraya bir virgül koyarsak olmaz. Ne yapıp yapıp buna noktayı koymak lazım ve ondan sonra da bunu işlemek lazım. Şu an itibarıyla da Türk Devletleri Teşkilatında gelişmelerin olması bizi çok daha süratle güçlü hale getirecektir. Türk Devletleri Teşkilatının da bu güce ihtiyacı var." dedi.

KIBRIS MESELESİ

Kıbrıs meselesine ilişkin soruya Erdoğan "Şu an itibarıyla Rum kesiminde mevcut yönetim öncekilere kıyasla daha barışçı bir havanın içerisinde. Eğer bu barışçı havayı devam ettirirlerse ve başta Avrupa Birliği olmak üzere bazı tahriklere kapılmadan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemen eşitlikteki haklarını korumaya “evet” derlerse biz de “niye olmasın” deriz. Ama Kuzey Kıbrıs’ın egemen eşitlik haklarını tanımaları lazım, tanımadıktan sonra bu olmaz. Ben hep anlatıyorum, yani bu işin ilk başı İsviçre Bürgenstock’tur. Orada Yunanistan Başbakanlarıyla, ben Başbakanım o zaman, bizler görüşmeyi yaptık ve o zaman bize söz verdiler, dediler ki “referanduma gitmek suretiyle çıkacak, neticede biz Avrupa Birliği olarak yanınızda olacağız.” Ama bunlar maalesef Kuzey Kıbrıs’ın yanında olmadıkları gibi hemen Güney’i Avrupa Birliği’ne dahil ettiler, Kuzey Kıbrıs’ı ise dışarıda bıraktılar. O gün bugündür bu böyle geliyor, Avrupa Birliği dürüst değil. Biz de 50 seneyi devirdik, hala bu Avrupa Birliği aynı noktada, değişen bir şey yok. Şöyle bir masaya yatıracağız bu işleri. Bizim de bunu gözden geçirmemiz gerekir." şeklinde konuştu.

Kaynak: Haber Global TV

Sonraki Haber