Bozdağ: Kastı olanlar varsa hepsi bunun hesabını verecek! Çöken binalarda hukuki süreç nasıl işleyebiliyor?

Kahramanmaraş depreminde hayatını kaybeden vatandaşların sayısı gün geçtikçe artıyor. Hukukçular, binalardan mutlaka moloz örneği alınması gerektiğini söylüyor. Peki, çöken binalarda, enkazlar kaldırıldıktan sonra hukuki süreç nasıl işleyebiliyor?

Son Güncelleme:

6 Şubat’ta meydana gelen Pazarcık ve Elbistan depremleri sonrası başta Kahramanmaraş olmak üzere 10 ilde büyük hasar meydana geldi, binlerce vatandaşımız ise hayatını kaybetti. Anadolu Ajansı'nın aktardığına göre, çok sayıda binanın yıkıldığı Diyarbakır’a giden Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, vatandaşların kesik kolon tepkileri üzerine şu ifadeleri kullandı:

"Önceliğimiz enkaz altındaki insanlarımızı kurtarmak. Arkasından bilesiniz ki yargı süreci devam edecek. İhmali, kusuru, kastı olanlar varsa hepsi bunun hesabını verecek, kimsenin yanına, yaptığı yanlış bırakılmayacak."

DHA'nın servis ettiği habere göre ise, Bozdağ'ın talimatıyla, başka illerde görev yapan 30 savcı deprem nedeniyle Kahramanmaraş'ta görevlendirildi. Kahramanmaraş'ta savcı sayısı, 53'e çıktı. HSK, daha önce de Kahramanmaraş'a 23, Adıyaman'a 22 ve Hatay'a 21 ilave savcı görevlendirmişti.

Bu açıklamaların üzerinden gözler, depremde çöken ve binlerce insana mezar olan evleri yapan müteahhitlere çevrildi. Peki, bundan sonra cezai prosedür nasıl işleyecek? Geçmişte yaşanan depremlerde, müteahhitler ve sorumlu kişiler nasıl yargılandı? Hukukçular açıkladı.

“2001 VE 2004 SONRASINDA YAPILAN BİNALARDA 'OLASI KAST'

Av. Mehmet Zengin, depremden sonraki yargılamaların genelde taksirle yapıldığını söylüyor. Ceza hukukunda taksir, özellikle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak bir kusur sorumluluğu anlamına geliyor. Zengin, 2001 ve 2004'te yapılan mevzuattaki değişikliklerin ardından yapılan binalar yıkıldıysa buradaki uygulamanın 'olası kast' olduğunu belirtiyor.

Zengin, “Ölüm neticelerinin kabul edilerek bu binaların, kasti olarak yıkıma elverişli şekilde yapıldığı yönünde bir sorumluluk uygulanmalıdır” diyor.

1999'dan önceki yapılan binaların çökmesi halinde taksir seçeneğinin kabul edilebileceğini anlatan Zengin, “Taksirli sorumlular bütün aflardan faydalanabiliyor. Binada 5 kişi vefat ettiyse, çarpı 5 şeklinde değil de total şekilde ceza alır. Hiçbir şekilde taksirli sorumluluk güncel binalarda kabul edilemez, buralardaki ceza şekli kesinlikle 'olası kasttır'” ifadelerini kullanıyor.

'KUSURLARI ORANINDA SORUMLULAR'

Av. Hadi Dündar, depremde çöken binaların hukuki olarak incelenmesi gerektiğini söylüyor. Dündar, “Deprem neticesinde meydana gelen zarardan müteahhidin ve ilgililerin sorumluluğu ancak kusurları oranında söz konusu olur” diyor.

Eğer bina yapıldığı dönem itibariyle yasal yükümlülüklere uygun malzeme ve teknikle, yapı ruhsatına uygun olarak inşa edilmişse, inşa faaliyetini yerine getirenler bakımından özen yükümlülüğüne aykırılıktan bahsedilemiyor ve ceza sorumluluğu gündeme gelmiyor. Ancak yasa prosedürlere aykırı hazırlanmış ise o zaman her imza sahibinin sorumluluğu doğuyor. Hukukçular, bilirkişilerin bina molozları kalkmadan mutlaka numune almaları gerektiğini söylüyor.

Elazığ’ın Akpınar Mahallesi'nde bulunan apartmanın çökmeden önceki fotoğrafları ortaya çıktı (FOTOĞRAF:İHA)

Dündar, iş yerini genişletmek için kolonları kesen iş yeri sahiplerinin de tespit edilip hukuki yargılamaya gireceklerini belirtiyor. Dündar, “Depremden sonra yıkılan binalarda meydana gelen ölüm ve yaralanma olaylarında “taksirle öldürme veya taksirle yaralama” suçları söz konusu olur" ifadelerini aktarıyor. (TCK md.85)

 'SUÇ TARİHİ, BİNANIN YIKILDIĞI TARİHTİR'

Depremin meydana gelmesi ile yapım tarihi arasında uzun bir zaman farkı olduğunda ise Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “Deprem nedeniyle bina yıkılmasında suç tarihi, binanın yıkıldığı tarihtir” diyerek zamanaşımı konusuna açıklık getiriyor.

“Depremin ortaya çıkardığı zararlardan dolayı birinci dereceden sorumluluk idareye aittir” diyen Dündar, şu sözlerle değerlendirmesini noktalıyor:

“İdare denetimden sorumlu, müteahhit mimar mühendis ise kendi yükümlülüklerinden sorumlu. Aynı şekilde imar ile ilgili bir sorun olduğu halde izin verilmiş ise onların da sorumlu tutulması gerekir. Daha önceki davalarda müteahhitlere ceza verildi ancak imar için izin veren ve denetim sorumluluğu olanlarla ilgili bir karar verilmedi.”

'O DÖNEMİN MEVZUATINA UYGUN YAPILDIĞI İSPATLANIRSA CEZA ALMAZ'

Avukat Cenk Söbe, “Çürük binalar ile ilgili olarak hukuki olarak taksirle adam öldürmeden ancak yargılama yapılabiliyor. Bunun da cezası çok ağır değil ve kişi değil eylem üzerinden ceza veriliyor” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor:

“Mevzuata aykırı yapıda eğer bir de sahtecilik varsa evrakta sahtecilik ya da ihmal kamu görevlisinde ise görevi kötüye kullanma sebebiyle ceza davası açılabilir. Ayrıca eski yönetmeliğe göre inşaatı yapan kişiler(örneğin 99 öncesi yapılar) eğer o dönemin mevzuatına uygun olarak yaptığını ispatlarsa bina yıkılsa dahi ceza almaz.”

“Genelde her deprem sonrası soruşturmalar başlıyor ancak davalar genelde ceza ile sonuçlansa da en fazla 1-2 yıl yatıp çıkıyorlar” diyen Söbe, “Bunda hem Yargıtay'ın kişi değil eylem bazında ceza vermesi hem de infaz kanunlarının etkisi var” diyor.

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber