CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gündeme dair soruları Haber Global'de yanıtladı

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, gündeme dair soruları Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş'ın Eşit Ağırlık Özel programında yanıtladı.

Son Güncelleme:

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Haber Global Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş'ın konuğu oldu. Eşit Ağırlık Özel programına katılan Kemal Kılıçdaroğlu canlı yayında gündeme dair soruları yanıtladı.

Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalarından satır başları;

ABD-İRAN GERİLİMİ SONUÇLARI

Bizim düşündüğümüz, Orta Doğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı'nın kurulması, Türkiye'nin, İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin bir araya gelmesi. Daha sonra gerekirse buraya Mısır'ın, İsrail'in veya diğer çevre ülkelerin gözlemci olarak katılmaları. Orta Doğu'nun barışa ihtiyacı var. Vekalet savaşlarından Orta Doğu'nun kurtarılması lazım. Türkiye'nin burada aktif rol üstlenmesi lazım. Burada aktif olması gereken ülke Türkiye ve İran'dır. Irak'a, Suriye'ye müdahale ve bu müdahalelerin doğurduğu acı olaylar, binlerce kişinin ülkelerini terk etmesi, milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesi ve burada dökülen kanın da Müslüman kanı olması. Tarafların birbirleriyle kavga etmeleri, silahların Batılı veya Doğulu egemen güçler tarafından verilmesi ve bu insanların birbirlerini öldürmeleri.

TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI

Mısır gitti, Kıbrıs Rum Yönetimi, Yunanistan ve İsrail ile oturdu. Hep birlikte 'Doğu Akdeniz'de biz doğal gaz ve petrol arayacağız.' dedi. Biz ne yaptık? Gemi gönderdik oraya, ne oldu? Ben bunu sorduğum zaman bana kızıyorlar. Ama onlar büyük araştırma gemilerini gönderdiler, doğal gazı da petrolü de buldular. 'Biz bunu bulduk, biz paylaşacağız.' diyorlar. Biz ne olduk? Kaybeden taraf olduk. Sonra baktılar ki bu işte gerçekten kaybediyoruz, 'Bari Libya ile anlaşalım.' dediler. Libya ile anlaşma yaptılar, biz de destek verdik evet doğrudur. Bu anlaşma ama gecikmiş bir anlaşma, 'Keşke zamanında yapsaydınız. Koalisyon döneminden beri söylediğimiz bir şey var Türkiye'nin dış politikasını değiştirmesi lazım. Bu dış politika Türkiye'ye çok zararlar getirdi. Dış politika Milli olması gerekir. Ülke çıkarlarını uluslararası arenada da savunmamız gerekiyor. Yanlış,  kişisel çıkarlar üzerinden geldi. "Nasıl iktidarımı korurum" mantığıyla dış politika olmaz.  Doğu Akdeniz'e gemi gönderdik ne oldu? Ama onlar gönderdi "Biz bulduk paylaşacağız" diyorlar. Ben bunu söyleyince bana kızıyorlar. Ama gerçek bu, yapamadılar. 

Son 10 yılda dış politikada verilen zararı başka hiç bir hükümet bize bu kadar derin zarar vermedi.

"FİZAN ÇÖLLERİNDE ASKERİMİZİN NE İŞİ VAR?"

Fizan çöllerinde askerimizin ne işi var?' dediğimde bana kızıyorlar. CHP yine itiraz etti diye. Askerimizin kanının Libya çöllerine dökülmesini istemem. 'Ne işimiz var orada?' dediğim zaman, 'Mustafa Kemal Atatürk de oraya gitmişti.' diyorlar. Mustafa Kemal Atatürk gittiğinde orası zaten Osmanlı toprağıydı.

250 BİN DOLAR TARTIŞMASI

2-10-12 tarihli bir haber Kaddafi'nin verdiği 250 bin doları Erdoğan aldı, hiç bir yere de bağışlamadı. 

LİBYA'YA FARKLI GÜÇLER GİDECEK AÇIKLAMASI

Farklı güçler gidecekse bunu kim finanse edecek? 

PUTİN-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ

Kiminle çatışacak askerimiz? Mısır'la mı, Fransa'yla mı, İtalya'yla mı, Rusya'yla mı? Kiminle çatışacak? Ya da Hafter'in ordusuyla mı? Bunların hepsi Hafter'i destekliyor. BM mevcut hükümeti tutuyor, bizim itirazımız yok zaten. Şunu söyledim; Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin, BM'ye çağrı yapması ve BM'nin barış gücü göndererek orada barışın sağlanması lazım. Bunu söylediğim zaman da Erdoğan itiraz etti, yine bana söylediğini bırakmıyor. Anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.

Beni kastederek, 'İnanın uluslararası hukuku bilmiyor bu adam. Bir tarafta darbeci var bir tarafta meşru hükümet var. Meşru hükümet ile darbeci arasında ara bulucu olunur mu? İki taraf da meşru, orada kalkarsın ara bulucu olmanın yollarını ararsın.' diyor. Putin geldi ne oldu? Oturdular basın açıklamasında BM'yi ara buluculuğa davet ettiler. Sormak isterim ben mi biliyorum, o mu biliyor? Benim dediğim noktaya niye geldin? Putin'den ders alıyorsun, söylediklerini tekrar ediyorsun."

KANAL İSTANBUL TARTIŞMASI

Kanal İstanbul Devlet Projesi değil Erdoğan'ın rant projesidir. Kaldı ki bu projenin yapılacağı da yok. Bu ülkede olan bitenleri ört bas etmek için bunu ortaya attılar. Devleti çılgın insanlar değil, kendi ülkesinin çıkarlarını savunan insanlar yönetir. Çılgın projeymiş, e buyur yap o zaman.Yap-İşlet-Devret ile yapacakmış. Birisi buraya gelip kanal yaparsa, CHP iktidar olduğunda bir kuruş vermem. 


TÜRKİYE'NİN YERLİ OTOMOBİLİ

Türkiye bu otomobili yapabilir. Şov ayrı bir şey yapmak ayrı.  Biz neden itiraz edelim? 2019'da da Türkiye'nin yapacağı uçak uçacaktı. 60 yolcu taşıyacaktı. Hani nerede uçak? İstediğimiz şu, dünya standartlarına uygun herkesin alacağı bir şey olsun. Daha önce biz bunları yaptık, olmadı. Bu işler planlı olur. Bir fizibilite raporu çıksaydı biz de bunu görürdük. Ama öyle bir rapor yok. 

DEVLETTE LİYAKAT TARTIŞMASI

Erdoğan'a ısrarla şunu söyledim. Daire başkanıyken her şeyi tartışırdık Binali bey oradan hemen "Siyasiler tartışır" diye atladı. Elbette tartışır. Ama bunlar devlette liyakatı bitirdiler. Devletin organlarını dışladılar. Böyle bir tablo çıkardılar ortaya. O tablo da  Türkiye'yi bu noktaya getirdi. 17 yıldır tek başına ülkeyi yönetiyor. İstediği her şeyi yapabiliyor. Neden 21. yüzyıl Türkiyesi'nde hala 673 liranın altında geliri olan kişi sayısı 8 milyonu aşkın? Bunların sosyal güvenlik primlerini devlet yatırıyor. Ve hala milyonlarca kişi çöp konteynerlerinden geçiniyor. 17 yılın sonunda geldiğiniz nokta bu

TANK-PALET FABRİKASI TARTIŞMASI

Gerisi Ethem Sancak ve Talip Öztürk'e ait. Talip Öztürk Erdoğan'ın yakını. Sancak'a, Öztürk'ü 'ortak al' diyen kim? Erdoğan. Bunu söyleyen Ethem Sancak. Erdoğan, 'Tank Palet Fabrikası'nı 25 yıllığına kiraladık' diyor, Ethem Sancak, 'kira ödemiyoruz, kiralama söz konusu değil' diyor. Düşünün bir ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan kişi yalan söylüyor, Ethem Sancak doğruyu söylüyor. Akıl alacak şey değil. Ethem Sancak sonra televizyona çıkmak istedi, bize de davet geldi, olur dedik. Engin Özkoç, Grup Başkanvekilimiz o da Sakaryalı. Tank Palet işini iyi biliyor. 'Hay hay' dedik. Çıkarız Ethem Sancak da gelsin, oturur bu işi aydınlatırız. Kaçtı, katılmadı


MAL VARLIĞI TARTIŞMASI

Trump 'senin ve ailenin mal varlığını araştıracağız' dedi. 'Ey, Trump mal varlığımı araştırmazsan namertsin. Benim bu ülkeye, 82 milyona verilmeyecek hiçbir hesabım yoktur. Benim mal varlığım açıktır.' Beklerdik değil mi? Bu lafı etti mi, edemedi. Niye edemedi? Dünyaya meydan okuyordu. Mal varlığı denilince yakalanıyorsun. Egemen güçlerin her dediğini yapar noktaya sizi getiriyorlar. En ağır mektubu sineye çekmek zorunda kalıyorsun

FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI

Garibanlar içeride kaldı, arkasında siyasi güç olanlar hapishaneye bile girmedi. Kim rektör, vali olmak istiyorsa devlette önemli yere gelmek istiyorsa önce Pensilvanya'ya gidip icazet alıp, sonra Ankara'ya geliyordu. 'İcazet aldın mı? Aldım. Tamam kardeşim.' Emniyet müdürü, komutan, vali, kaymakam, rektör, dekan olarak atanıyordu. Bunu bilmeyen mi var? Bunu herkes biliyordu. Buradan Sayın Bahçeli'ye açık ve net çağrım var. Bu konuda samimiyse FETÖ'nün siyasi ayağını ortaya çıkarmak için kendileri bir meclis araştırma önergesi versinler, biz de destek verelim. Bizim de uzmanlarımız, hukukçularımız bu konuya eğilsinler. MHP'de ciddi uzmanlar, hukukçular var, onları da alsınlar. İYİ Parti'den, HDP'den, AK Parti'den arkadaşlar bir araya gelsinler, FETÖ'nün siyasi ayağını bulalım. FETÖ'nün siyasi ayağı gizli kapaklı değil ki. Baklavacı, sanayici, ayakkabıcı, asker, polis, vali ayağını buldular. O zaman bir siyasi ayağı var. Kim FETÖ ile içli dışlıydı, kim oraya seferler düzenliyordu? Kim 17-25'ten sonra FETÖ'nün ayağına 'barışalım' diye gazeteci gönderdi? Fehmi Koru'yu da herhalde komisyon dinleyecektir. Tabii Fehmi Koru, onurlu bir insan 'Sana devletin uçağını tahsis edelim.' diyorlar, 'Hayır kendi paramla giderim.

BAHÇELİ'YE ÇAĞRI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin FETÖ ile mücadeleye ilişkin, "Bugüne kadar sekiz ayağın yedisinde önemli mesafelerin alındığı ve örgüte büyük darbe vurulduğu izahtan varestedir. Bununla birlikte FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin bu düzeyde bir mücadele yapıldığı ve sonuç alındığı söylenemeyecektir. Devleti bu çeteden arındırırken, siyaset kurumunun da bu illetten temizlenmesi elzemdir." şeklindeki sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Bahçeli doğru söylüyor. FETÖ'nün siyasi ayağı belli değil, açıklanmadı

Bu konuda elinizde bilgi, belge var mı?

"İsim olarak belirledim. 17-25'i ölçü alıyorlar. 17-25'ten sonra Pensilvanya'ya gidip FETÖ ile görüşen var, Fettah Tamince. 17-25'ten sonra Bank Asya'ya para yatırıldı, FETÖ'nün derneklerine üyelikler halen devam etti. 17-25'ten sonra bunlar bilindiği, mahkeme, savcılık kayıtlarında olduğu halde Fettah Tamince AK Parti'nin protokol sıralarında yer aldı.

ADİL ÖKSÜZ AÇIKLAMASI

Var ama elde belge olmadığı için bir şey diyemiyorum. Adil Öksüz'ün ilişkileri ve Türkiye'den çıkışıyla ilgili. Bilgiler var ama belge yok. Bir şey söyleyeceğim, 'yalan' diyecekler, aksini ispat edemeyeceğim, o yüzden bir şey diyemiyoruz


KHK MAĞDURİYETLERİ

Devlet içinde paralel yapılanmayı kim yaptı bunlar. Hala yapılanma var. Bakanlar ayrı Saray ayrı. Darbe dönemlerinde çıkarılan bütün demokrasiye aykırı olanları çıkarmamız lazım. Bu ülke 3. sınıf demokrasiyi  hak etmiyor. Bu ülkede kimsenin can ve mal güvenliği yok.

ÇEK YASASI

Son 10 yılda çok değişti. Devletten alacağını alamadığı için borcunu ödeyemiyor. Sorumlu buradaki esnaf değil, devlet. Ekonomik bir kriz var. İntiharlar, işsizlik, sanayi dünyası umutsuz. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Akif Hamza Çebi çek yasasıyla ilgili kanun teklifi verdi. 

BORSA İSTANBUL'UN REKOR KIRMASI

Bizim borsamızın derinliği yok. Borsada insanlar bana göre kumar oynuyor.

YEREL SEÇİMLERDEKİ CHP'NİN BAŞARISI

Belediye başkanı arkadaşlarımıza bir çok zorluk çıkartıyorlar.Enkaz edebiyatı yapmıyoruz. Bütün sıkıntılar rağmen güzel iş yapıyorlar. Belediye başkanlarımızın performanslarını ara ara ölçüyoruz. Şu an gayet iyi gidiyorlar.

YENİ PARTİLERİN SİYASETE ETKİSİ

AK Parti içinde siyaset yapan bazı politikacıların, AK Parti'nin 2002'de iktidar olduğu dönemde var olan duruşuyla daha sonraki yani bugünkü duruşu arasında büyük bir farkın olduğunu, farkın açıldığını gördüler. Demokrasiden uzaklaşıldığını, tek adam rejiminin ülkeye getirdiği felaketi, işsizliği, ekonominin kötü yönetilmesini, son dönemde özellikle son 5 yılda bu açmazların giderek büyüdüğünü gördüler. Görünce de tabii doğal olarak büyük bir ihtimalle parti kendi içinde bir iç hesaplaşmaya gitti

Babacan da ilk yaptığı açıklamalarda, yargı bağımsızlığından ve parlamenter demokratik sistemden söz ediyor. Yani gücün denetlenmesi gerektiğinden söz ediyor. Parti kurulduktan sonra görmemiz lazım, parti programını görmemiz lazım. Bu çerçevede biz de büyük bir dikkatle izliyoruz

Türkiye'de sağ sol kavgalarını bir tarafa bırakmamız lazım. O, 18. yüzyılın kavramları. 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde şu noktadayız; demokrasiden yana olanlar, otoriter rejimden yana olanlar

YENİ DÖNEMDE CHP'NİN STRATEJİSİ NE?

Önümüzde çok büyük bir fırsat var, demokrasiden yana olanlar belki de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez bütün tarafların katılımıyla yeni, güzel, herkesin kabul ettiği bir anayasayı yapacaklardır. Bu bizim geleceğimiz açısından da Türkiye'nin geleceği açısından da hızla büyümesi ve dünyada saygınlık kazanması açısından da çok önemlidir. Öbür taraf, otoriter rejimden yana olanlardır. Otoriter rejimlerin de bir ülkeye hangi felaketleri getirdiğini bugün de yaşıyoruz ve görüyoruz, tarihte de bunu gördük ve yaşadık. Dolayısıyla biz her ortamda demokrasiyi savunan bütün kesimlerle beraber ortak hareket etmek zorundayız. İttifaklar ne olur? Dediğim çerçevede, demokrasiyi savunanların bir tarafta, otoriter rejimi savunanların da diğer tarafta olması lazım

ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ MESAJI

Hem çalışan gazetecilerin hem işlerinden olan gazetecilerin medya dünyasında özgürce yazmalarını ve çizmelerini isteriz. Demokrasinin aslında kaynağı bir anlamda siyasi otoriteyi güçlü denetleyen organların gücüne bağlıdır. Eğer medya güçlü ise medya bağımsızsa yanlışını denetliyor ve yanlışını kamuoyuna aktarıyorsa o zaman Türkiye'de demokrasi kökleşmiş olur. Çalışan gazetecilerin böyle bir rolü böyle bir görevi var. Çalışan gazetecilerin emeklerini herkesin kutsaması, onlara değer vermek zorunda

Sonraki Haber