CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu CHP grup toplantısında konuştu

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada yeni ekonomi programını bir IMF programı olarak nitelendirdi. Kılıçdaroğlu, işsizlikle ilgili gelinen noktayı ise iki fotoğrafla eleştirdi

Son Güncelleme:

CHP grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

"2013'te bir uluslararası Suriye konferansı düzenleyin dedik. Kabul edilmedi. İstanbul'da yaptığımız toplantıya 100'ün üzerinde gazeteci, 22 ülkeden konuşmacı ve gözlemci katıldı. 

Bu calışmada 5 ana noktaya dikkat çektik.

Ankara'dan Şam'a giden yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu söyledik

Suriye'nin geleceğine ancak Suriye halkı karar verir dedik. Bütünlüğünü korumalı, egemenliğini sağlamalıyız. Ama sakın ha Rusya ve ABD arasında savrulamamalıyız.

Meşruiyeti kabul edilmiş bütün aktörlerle diplomatik gelişmeleri süreçleri etkin kılmalıyız.
Suriye yeniden güvenlikli ülke olduktan sonra ülkemizdeki Suriyelilerin kendi ülkelerine dönüşü gerçekleştirilmelidir.

Normalde bunu yapması gereken bir iktidar. Ama iktidar ABD'ye gidiyor, Rusya'ya gidiyor ayrı telden. Harcadığımız bedel 40 milyar dolar. 

Ülkenin çıkarlarını biz mi savunuyoruz yoksa ABD-Rusya arasında savrulan bir yönetim mi savunuyor.

Bir yandan silah alacaksınız, bizi desteklesinler diye diğer taraftan da silah alacaklar.
Güvenli Bölge evet olsun. Ama güvenli bölgeyi Süleyman Şah Türbesi'ni taşımak yerine koruyabilseydiniz o alanı şimdi güvenli bölge diye bir sorunumuz olmazdı.

Türbe kaçıranlar şimdi kahraman ilan ediliyor.

"DEPREM İÇİN TOPLANAN PARALAR NEREYE GİTTİ"

5.8'lik depremde yüreğimiz ağzımıza geldi. 21. yüzyıldayız, sözde bilmemkaç G kullanıyoruz. Fakat iletişim kuramadık. Sistem çöktü. AK Parti'ye oy vermek isteyen vatandaşlarıma sesleniyorum:
İstanbul'un depreme dayanıklı hale gelmesi için kaç para toplandı. 1999'da bu yana 36 milyar dolar toplandı. O dönemin hükümeti Rahmetli Ecevit ek vergiler, kaynaklar getirdi. 2002-2019 Erdoğan hükümetleri ve Erdoğan yönetiyor. 17 yılda 36 milyar dolar para toplandı. Depremden sonra bu soruyu sordum. Deprem vergileri nereye harcandı diye sordum. Tepki gösterdiler, 'bu soruyu sormanın zamanı mı' diye. Kulaklarını tıkıyorlar.

Tam sırası. Nereye gitti bu paralar? 29 okulda okuyan çocuklarımız başka okullara gönderildi. Bir kısmı 1999'dan önce, bir kısmı ise sonra yapılmış. Sen 29 okulu dahi depreme hazırlıklı hale getirememişsin. Ben bu soruyu sormayacak mıyım?

Vatandaş vergi vermiş, nereye harcandığını soracağız.

Sadece onu sormuyoruz. 15 Temmuz Darbe Girişimi'nden sonra o dönemin parasıyla 100 milyon dolar yardım topladılar. Defalarca sordum: Nereye gitti bu paralar. İşin garip tarafı 15 Temmuz mağdurları da bu soruyu sormuyor. Hayatını bu ülkenin geleceği için adayanlar için toplandı. Nereye gitti bu para?

Hesabını veren yok.

İstanbul'da oturup depremden mağdur olan AK Partili kardeşlerim dinlesin. Varlık Fonu, İstanbul Finans Merkezi'ni aldı, üç kişiyi kurtardı. 

Parayı yediniz, üstüne borçlandınız, üstüne askeri fabrikalar dahil sattınız. Vatandaşın hakkına hukukuna sahip çıkmayacak mıyım?

Sizler de yetim hakkından olun. Memlekette demokrasi böyle olur. Aklımızı birilerine kiraya veremeyiz.

"YENİ EKONOMİ PROGRAMI BİR IMF PROGRAMIDIR"

Yeni Ekonomi Programı açıklandı. Kaçıncı program. Neredeyse ayda bir program açıklanıyor. Her programdan sonra işsizlik artıyor. Zamlar açıklanıyor. Yeni program bir IMF programıdır. Eski program tutmadı. IMF geldi, oturdular. Yeni program bir IMF programıdır.

Neyse ki bizim arkadaşlar da görüştü de IMF'nin geldiğinden vatandaş haberdar oldu. Şimdi IMF ile gizli görüşüyorlar.

IMF için kişinin işsiz olup olmamasının hiçbir önemi yok. 

Kişi Başına Milli Gelir geçen yıl 10 bin doların üstüne çıkacak demişlerdi. Bu yıl 9 bin 93 dolar. Enflasyon yüzde 8.5 öngörmüşlerdi. 12'nin üzerinde. 

Neyi öngörüyorlar? IMF daha önce neyi dayattıysa aynısını dayattılar. Elektrik ve doğal gaza zam yapın dediler. Yağmur gibi zam geliyor. Memur ve emekli maaşlarını hedeflenen enflasyona göre belirleyin diyor IMF. Batan şirketleri kurtarın diyor. Başladılar. 1 milyarın üzerindeki kaynağı koyup şirketi kurtardılar Varlık Fonu ile (İstanbul Finans Merkezi).

Açık büyüdü. Nasıl kapatacaklar, göreceğiz. Elektriğe zam geldi. Bir insanlık dramından söz etmek isterim. Hakkari'de Hüseyin Ali, evli, kızı engelli. 1 yıldır mum ışığında yaşıyor elektriği kesildiği için. AK Partili ve ülkücü kardeşlerime sesleniyorum. 21. yüzyılda bir aile 1 yıldır mum ışığında yaşıyorsa, Saray'da oturanların vicdanı var mı?

Baba şunu söylüyor: "Elektriğimizin açılması için müracaatta bulundum. Kızım, epilepsi hastası, tek böbrekli ve engelli. Bizim elektrik bedelini ödemek imkanımız yok."

Şanlıurfa'nın bir özelliği var. Türkiye'deki pamuk üretiminin yüzde 42'sini bu şehir sağlıyor. Pamuk üreticisi perişan. Buğday ithalatına 1 milyar 296 milyon dolar para ödedik (Ocak-Ağustos ayları arasında). Mısıra 557 milyon dolar. Ayçiçeğine 349 milyon dolar. Pamuk ithal ediyoruz Amerika'dan, Yunanistan'dan. Bizim çiftçiler sürünsünler. 

Benim kızgınlığım saraya değil, benim kızgınlığım seni açlığa mahkum eden siyasi partiye gidip oy vermenedir. 

Senin hakkını hukukunu savunacak tek parti var, onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi.

"HER SAAT BAŞI LONDRA'DAKİ TEFECİYE 2 MİLYON DOLAR"

Her şeyi sattılar, dünyanın borcunu aldılar. Türkiye bir borç batağında. Milli gelirin yüzde 62'si kadar borcumuz var. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez. Tarihte böyle bir oran yok. Borçları yönetemeyince Borçlanma Genel Müdürlüğü kurdular. Yani Osmanlı'daki Duyun-i Umumiye.
Bu bile Türkiye'nin ne kadar kötü yönetildiğini gösteriyor.

Vatandaşın banka ve finans kurumlarına borcu 540 milyar liraya çıktı. İşsizliği çocuğu işsiz olan anneye sorun. Onların babalarına sorun. Geçici iş için kuyruklar var. 21. yüzyılın Türkiye'sindeki işsizlik manzarası. 17 yılda Türkiye bu noktaya geldi. 17 yıl önce böyle bir işsizlik yoktu. Ben bu fotoğrafları gösterince yine kızacaklar. Ama bu işsizlerin hakkını savunmak da yine bize düşüyor. 

Her saat başı Londra'daki bir avuç tefeciye ödediğimiz faiz 2 milyon 73 bin 644 dolar.

"SORU ÖNERGELİRİNİN YÜZDE 61.5'İ HİÇ CEVAPLANMADI"

Yeni yasama yılını açtık. Bizim Meclis'imiz Milli Kurtuluş Savaşı'nı yöneten meclistir. Bu yüzden dünyadaki tek Gazi Meclis'tir. Her milletvekili Türkiye'nin çıkarlarını savunmak zorundadır. Halkın tümünü kucaklamak zorundadır. Vatandaşın ödediği paranın hesabını sormak zorundadır. Gazi Meclis'in böyle bir özelliği var. bu süreç 15 Temmuz'a kadar geldi. Hain bir darbe girişimi oldu. Bu Meclis bombalanırken milletvekillerimiz darbeye karşı çıktılar. Fakat 15 Temmuz'da Türkiye'de sivil bir darbe oldu. Meclis'in bütün yetkileri elinden alındı. Bakanlar Meclis'e gelemezler, gelmiyorlar zaten. Ülkeyi yönetenlerin birisi hariç hiçbiri seçimle gelmemiştir. Parlamento'da olanlar ise bir kişinin iki dudağına teslim olmuş durumdadır. 
Sayın Erdoğan dün bir konuşma yaptı AK Parti'nin Genel Başkanı sıfatıyla. Zaten konuşma metni de bir partinin genel başkanının konuşmasıydı. Bir yerinde kullandığı şu iki cümle: Milli iradenin tecelligahı olan TBMM'nin itibarının korunması da her şeyin üzerindedir. Milletimizin ve onların temsilcisi olan siz milletvekillerine kulağımızı hiçbir zaman kapatmadık kapatmayacağız dedi. Ayıptır. Anayasa'ya göre TBMM'nin yürütme organını denetim yetkisi var. Biri de yazılı soru önergeleri. Anayasa şöyle diyor: Yazılı soru yazılı olarak en geç 15 gün içinde cevaplanmak üzere milletvekillerinin Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara sorabilir diyor. Gerçek ne? Gerçek şu: 27'nci yasama döneminde 18 bin 895 soru sorulmuş. Sorulan sorulardan zamanında 15 gün içinde cevap verilenin oranı yüzde 7. Hiç cevaplanmayanların oranı yüzde 61.5. Anayasa'nın 80'inci madde ne diyor? TBMM üyeleri seçildikleri bölge ve kendini seçenleri değil bütün ülkeyi temsil eder. Milli iradeyi dikkat almıyorsun. Milli iradeye karşı çıkıyorsun. Baştan kulağını kapatmışsın, doğruyu söyle bari.

TBMM'nin itibarıyla oynanıyor. Kim? Atamayla gelen bakanlar. Bir itibar erozyonu yaşıyor TBMM. Seçilen milletvekilinin sorduğu soruya 15 gün değil hiç cevap vermiyorsa 'Ben Parlamento'yu tanımıyorum' demektir o. Cevap verilen yüzde 7 de cevapları uyduruk. 

Biz diyoruz bayram haftası, o diyor ki mangal tahtası. 

TBMM'nin itibarını korumak en başta TBMM Başkanı'nın görevidir. Bazen işine gelmediği zaman soru önergelerini geri gönderiyor. Uyduruk cevaplar geldiğinde onları da geri gönderiyor musun? 

15 gün içinde cevap verir... Vermiyorsa?.. Burada bir sürü memur çalışıyor. Görev var. Niye cevap gelmedi. 600 milletvekilini arkana al saraya karşı dur kardeşim." 

Sonraki Haber