CHP'den UKOME açıklaması

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Son Güncelleme:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "UKOME, 11'i İstanbul Büyükşehir Belediyesinden, 10'u hükümet tarafından bildirilen 21 üyeden oluşuyordu. Bir değişiklik yaptılar, 3 bakanlığı dahil ettiler bu sürece. Hükümet lehine sayıyı toplamda 27'ye çıkardılar. Bu yapılan İstanbul halkının demokratik iradeye sahip çıkıp CHP'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu belediye başkanı olarak seçmesi iradesine saygısızlıktır." dedi.

UKOME'DE BÜYÜKŞEHİR BELEDİYELERİNİ AZINLIĞA DÜŞÜRECEK YÖNETMELİK

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantı sürerken açıklamada bulunan Salıcı, 26 Şubat 1992'de insanlık tarihine acı ve utanç olarak kazınan Hocalı Katliamı'nda hayatını kaybeden 613 Azerbaycanlıyı rahmetle andı. CHP olarak tarihin bu üzüntülü sayfasını unutturmayacaklarını ifade eden Salıcı, Azerbaycanlılar ile dayanışma içinde olmaya devam ederek, haklı davalarının destekçisi olacaklarını söyledi.

Salıcı, İran'ın Hoy kentindeki depremden etkilenen Van'da hayatını kaybedenlere rahmet, yaralılara şifa diledi.

İran'da can kaybı olmadığını, aynı depremin, Van'daki köylerde insanların hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına neden olduğunu ifade eden Salıcı, "Yedi yüzün üzerinde hasarlı yapımız var, depremin ülkemizin yumuşak karnı olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor bu durum. İktidarı, deprem konusunda gerekli önlemleri alması konusunda bir kez daha uyarıyoruz. Deprem bizim gerçeğimiz." diye konuştu.

Salıcı, 2001 Şubat krizinden bir yıl sonraki işsizlik oranlarını, dış borcu, vatandaşın bankalara olan tüketici kredisi borçlarını ve bireysel kredi kartı borçlarını bugünkü rakamlarla karşılaştırırken, "Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın diliyle sorayım, Türkiye'yi bu hale kim getirdi? Bu hükümet getirmedi mi?" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan İstanbul İstatistik Ofisi'nin kentteki çocuk yoksulluğunu araştırdığı bir anket yayınladığını dile getiren Salıcı, hanelerin yüzde 42,3'ünde çocukların günlük kullanımları dışında başka ayakkabıları olmadığını, yüzde 27,5'inde çocuk odası bulunmadığını, yüzde 44,7'sinde ise çocukların yeterli beslenme olanaklarına erişemediğini belirtti.

Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada, Türkiye'de okul çağı çocuklarında büyümenin izlenmesi raporunun, Doğu ve Güneydoğu'da çocukların kronik açlık sonucu gelişme geriliği yaşadığını ortaya koyduğunu ifade eden Salıcı, Avrupa'nın hiçbir ülkesinde bunun görülmediğini söyledi.

Esnafın çoğunun borçlarını ödeyemez hale geldiğini, milletin icra kapılarına düştüğünü ileri süren Salıcı, vatandaşın borcunun artmaya devam ettiğini kaydetti.

Salıcı, hükümetin 18 yıldır ülkeyi yönettiğini dile getirerek, bu sürede Türkiye'nin hiçbir gerçek sorununun çözülemediğini iddia etti.

Hükümetin CHP'li belediyelere karşı, 31 Mart'ta vatandaşın vermiş olduğu oyu, kendi iradesiyle seçmiş olduğu başkanlara vermiş olduğu yetkiyi sindiremeyen uygulamalara başvurduğunu öne süren Salıcı, amacın, CHP'li belediye başkanlarının vatandaşa hizmet etmesinin engellenmesi ve CHP'li belediye başkanlarının başarısız olduğu algısının kamuoyuna yayılması olduğunu söyledi.

Salıcı, Ulaşım Koordinasyon Merkezinin (UKOME) yapısında değişlikler yapıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"UKOME, 11'i İstanbul Büyükşehir Belediyesinden, 10'u hükümet tarafından bildirilen 21 üyeden oluşuyordu. Bir değişiklik yaptılar, 3 bakanlığı dahil ettiler bu sürece. Hükümet lehine sayıyı toplamda 27'ye çıkardılar. Bu yapılan demokratik iradeye, 31 Mart'ta ve yetmedi 23 Haziran'da İstanbul halkının demokratik iradeye sahip çıkıp Cumhuriyet Halk Partisi'nin adayı Ekrem İmamoğlu'nu belediye başkanı olarak seçmesi iradesine saygısızlıktır. Hukuk tanımazlıktır. Amaçları büyükşehir belediye başkanlarımızı çalışamaz hale getirip başarısız kılmaktır. Belediye başkanlarımızı engellemek ve halkı da hizmetten mahrum bırakmaya çalışmaktır. Bu tam bir tek adam rejimi anlayışıdır. Siz seçtiniz ama biz sizin seçiminizi beğenmedik, biz sizin verdiğiniz yetkileri bu genelgeyle alıyoruz, diyorlar. Bir tür kendilerince kayyum ataması yaptıklarını düşünüyorlar. Hükümetin yaptığı, demokratik iradeye büyük bir saygısızlıktır. Bu hale de Türkiye'yi bu hükümet getirdi."

Ekonomik zorluklar ve sıkıntılar nedeniyle intihar eden, cinnet getiren, kendisinin ve sevdiklerinin canına kıyan vatandaşların olduğunu kaydeden Salıcı, bu intihar vakalarının şimdiye kadar hiç yaşanmayan bir boyuta geldiğini değerlendirdi.

Salıcı, altın fiyatlarının da çok yükseldiğini, 2002'deki asgari ücretle 6,6 adet, 2020'deki asgari ücret ile 4,25 adet çeyrek altın alınabildiğini söyledi. Salıcı, yıllar içerisinde evlenen çift sayısının düştüğüne, boşanma oranlarının da arttığına işaret etti.

"GELİN, YASAL DÜZENLEME YAPALIM"

Oğuz Kaan Salıcı, "Sayın Erdoğan'ın bir açıklaması var, Yalova Belediyesi ile ilgili: 'CHP'li yöneticiler tarafından talan edildi belediye.' falan diyor. Ondan sonra 'Yaşanan bu skandalın sonrasında CHP Genel Merkezi'nden bir tane yetkili çıkıp da açıklama yapmadı.' diye devam eden bir açıklaması var." ifadelerini kullandı.

Bu konudaki ilk açıklamanın Yalova Belediye Başkanı tarafından yapıldığını, sonrasında ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun'un, heyetle beraber Yalova'ya giderek durumu incelediğini ve açıklama yaptığını kaydeden Salıcı, şöyle devam etti:

"CHP, sizin göndermiş olduğunuz müfettişlere ihtiyaç duymadan kendi denetimini kendisi yapabilen, şeffaf ve bu konuda da tedbirli olan parti. Ama iş öyle bir hale geldi ki Sayın Erdoğan'ın açıklamalarından görüyoruz ki yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya çalışıyor. Buradan bir şey çıkmaz. Hatta istiyorsanız şunu da yapalım: Bu yolsuzlukların incelenmesini, soruşturulmasını kolaylaştıralım. Gelin yasal düzenleme yapalım. Bu yolsuzluklara bulaşanlarla ilgili cezaları da ağırlaştıralım. CHP buna gereken desteği verecek. Buyurun getirin Meclis'e."

Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin davada beraatine ve tahliyesine karar verilen Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın, 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması kapsamında gözaltına alınmasına ilişkin Salıcı, "Bunu Erdoğan, yapmış olduğu bir açıklamada 'Bir manevra ile onu beraat ettirmeye kalktılar.' diyerek kamuoyuyla paylaştı. Kendisinin doğrudan sürece müdahil olduğunu ifade eder şekilde kamuoyuyla paylaştı." ifadelerini kullandı.

Anayasanın 138. maddesini okuyan Salıcı, bu maddenin, yargıya müdahalenin anayasada nasıl yasaklandığını ortaya koyduğunu aktardı. Salıcı, şunları kaydetti:

"Bu madde, bir kez daha ortaya çıktı ki aslında fiilen askıya alınmış durumda. Yani yargıya müdahale; açık bir şekilde, hatta gurur verici bir şey yapıldığı izlenimi yaratarak, bunu kamuoyu ile paylaşarak da ifade ediliyor. HSK'nin, anayasanın açık hükmüne rağmen daha önce başka örneklerde gördüğünüz üzere verilen beraat kararı sonrası böyle bir tasarrufta bulunması, benzer görev yapan mahkeme hakimlerinin açık bir şekilde baskı altına alınması da anayasanın açık ihlalidir. Bu ihlalin siyasal iktidar tarafından yönlendirmesi olduğu çok açıktır. HSK, hakimlerle ilgili bir soruşturma başlattı ve soruşturma, beraat kararından hemen sonra gerçekleşti. Bu aslında, bundan sonraki davalarla ilgili de HSK'nin nasıl bir tavır içinde olacağını gösteren bir uygulama."

Dış politikayla ile ilgili de değerlendirmelerde bulunan Salıcı, Türkiye'nin dış politikasının büyük güçler arasında pinpon topu gibi gidip geldiğini savundu.

Salıcı, "Bir süredir Tayyip Erdoğan bizim dış politikamızı kişiselleştirdiği için, şahsileştirdiği için sanki bir devletin, Türkiye Cumhuriyeti'nin, köklü bir devletin dış politikası yönetilmiyor da şahıslar arasında, kişiler arasında bir dış politika durumu söz konusuymuş gibi bazı açıklamalarda bulunuyor. Bunu da özellikle kendi dostları olan büyük devletlerin devlet başkanları üzerinden ifade ediyor." şeklinde konuştu.

Rusya ve Amerika ile farklı tarihlerde yakınlaşıldığını dile getiren Salıcı, hangi hafta kiminle dost olunduğunu ve Türkiye'nin dış politikasının nereye doğru yöneldiğini anlamakta güçlük çektiklerini ifade etti.

"BİZE ŞU ANA KADAR GELMİŞ BİR BİLGİ YOK"

Salıcı, açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Sayın Cumhurbaşkanı, cumartesi günü yaptığı açıklamada 'birkaç tane şehit' ifadesini kullandı. Bu ifade için ne söyleyeceksiniz? Ayrıca buradaki şehitlerle ilgili hala resmi bir açıklama yok. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Salıcı, şunları söyledi:

"Cumhurbaşkanının şehitlerle ilgili kullanmış olduğu ifade yakışıksız, incitici. Şehitlik mertebesiyle ilgili olmayan, onun yeterince önemsenen bir mertebe olmadığını düşündürtecek içerikte ifadeler kullanmış oldu. Biz bundan dolayı üzüntülüyüz. Bizim Libya'da askerlerimiz şehit olduysa neden kaç askerimizin, hangi nedenlerle şehit olduğu kamuoyuyla paylaşılmıyor? Kimler olduğu kamuoyuna paylaşılmıyor. Libya'da yaşanan süreçle ilgili Türkiye'nin nasıl bir siyaset yürüttüğü, kamuoyuna yansıyanların dışında ne olduğuyla ilgili bilgiler neden kamuoyundan saklanıyor?"

Salıcı, bu konularla ilgili hükümetin doyurucu, saygılı, vicdanları incitmeyecek açıklama yapmakla yükümlü olduğunu vurguladı.

"Cumhurbaşkanı aynı konuşma içerisinde ilk kez Suriye Milli Ordusundan bahsetti, onların orada olduğunu söyledi. Bu da ilk kez duyuldu, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Salıcı, "Suriye Milli Ordusu, bizim bildiğimiz Suriye'de olan bir milli ordu. Libya ile ilişkilendirmek, açıklamaya muhtaç bir durum." yanıtını verdi.

İdlib politikasına ilişkin değerlendirmeleri sorulan Salıcı, İdlib'de derinleşen krizden çıkış için 5 öneri sunduklarını hatırlattı.

Suriye devletiyle çatışma içine girilebilecek bir süreçten kaçınılması gerektiği, askerlerin can güvenliği için gerekli tedbirlerin alınması kanaatinde olduklarını ifade eden Salıcı, "5 Mart'ta bir toplantı çağrısı var ama 5 Mart'taki toplantıya Rusya'nın katılıp katılmayacağı kesinlik kazanmış değil. Rusya 5 Mart'taki toplantıya katılırsa bu sürecin Türkiye'nin de zarar görmeyeceği, aynı zamanda bizim oradaki gözlem noktalarımızdaki askerlerimizin güvenliğinin de sağlanabileceği bir noktada, barış içinde görüşmelerle çözüme bağlanması gerektiği kanaatindeyiz ama henüz o toplantının gerçekleştiğine dair bir somut bilgi elimizde yok." açıklamasını yaptı.

Diğer bir gazetecinin, "FETÖ'nün siyasi ayağı tartışması devam ediyor siyasette. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir medya organına bazı açıklamalar yaptı ve 'CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için bazı sorular sordum. 17-25 Aralık 2013'ten çok kısa bir süre önce kılıçların çekildiği dönemde, acaba Kılıçdaroğlu bunlarla ne konuştu, ne takım tekliflere, neler dedi? Yurtta Sulh Konseyi'nin adı nereden geliyor?' dedi. Bu açıklamalara yanıtınız ne olur?" sorusuna karşılık Salıcı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bazı sorular sorduğunu anımsattı.

Kılıçdaroğlu'nun muhatabının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyleyen Salıcı, Erdoğan'a sordukları soruların açıklanmaya muhtaç sorular olduğunu, Soylu'nun sorduğu sorulardan bazılarının ise kendilerinin Erdoğan'a sorduğu sorularla aynı olduğunu kaydetti.

Salıcı, "Yaklaşık bir ay sonra olağan kurultay var, CHP'de genel başkan seçilecek. Ancak kulislerde 4 isim konuşuluyor özellikle Muharrem İnce'nin ismi çok geçiyor. Size bir bilgi geldi mi bununla ilgili?" sorusu üzerine de "Bize şu ana kadar gelmiş bir bilgi yok. Çünkü bir arkadaşımızın yapmış olduğu bir açıklama yok." yanıtını verdi.

CHP'de genel başkan adayı olmak isteyen hiç kimsenin bir engelle karşılaşmasının söz konusu olmadığını anlatan Salıcı, "Dolayısıyla arkadaşlarımızın herhangi birinden bir açıklama gelirse biz onu saygıyla karşılarız ve o süreç, bütün arkadaşlar, bütün adaylar için nasıl yürüyecekse o şekilde yürür." değerlendirmesinde bulundu.

Sonraki Haber