CHP'den TÜİK'e 'asgari ücret' tepkisi

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜİK'in hesapladığı bu rakam zulümdür. Asgari ücret en az 3 bin 100 lira olmalıdır." dedi.

Son Güncelleme:

Öztrak, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, vefatının 47. yılı dolayısıyla İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü andı. 

Artık 2020'nin son günlerine girdiklerini belirten Öztrak, "Ülkemiz, 2,5 yıldır dünyada tek bir örneği olmayan, 'ucube saray rejimi' tarafından yönetiliyor. Bu 2,5 yılda şunu açıkça gördük. Bu rejim, küçük bir saray sosyetesi dışında hiç kimseye hayır getirmiyor." görüşünü savundu. 

Öztrak, şöyle devam etti:

"Ucube saray rejimi milletimizi askıda ekmeğe mahkum eden, vatandaşlarımız yiyecek kuru ekmek bulamazken, saray ve ufak ortağının sekiz ayrı uçakla Kıbrıs'a pikniğe gittiği düzenin adıdır. Ucube saray rejimi on binlerce mekan ve iş yeri kapalıyken, müzisyenlerimiz 'açım' diyerek canına kıyarken, kahraman sağlık çalışanlarımız, ailelerinden uzak, uykusuz kumanya peşinde koşarken, saray sosyetesine çalgılı, şarkılı, türkülü kuş sütü eksik sofraları kurduran düzenin adıdır. Ucube saray rejimi, milletimizin çift diplomalı evlatları tek bir iş bulamazken, sahte diplomalı saray beslemelerinin, dört ayrı yerden maaş aldıkları düzenin adıdır. Yaptığı her hatanın üstünü 'dış mihraklar, döviz kurşunu' laflarıyla örtmeye çalışan ucube saray rejimi sebep, yoksulluk neticedir. Ucube saray rejimi sebep, hayat pahalılığı neticedir. Bugün marketlerde fiyat etiketleri bir kilogram dana etinde 77 liraya, bir kilogram beyaz peynirde 50 liraya, 30'lu yumurta kartonunda 37 liraya, 5 litre teneke ayçiçek yağında 80 liraya kadar çıktı."

ASGARİ ÜCRET

Asgari ücret tartışmalarına değinen Öztrak, TÜİK'in hesapladığı ayda 2 bin 792 lirayı "zulüm" olarak niteledi. 

Öztrak, "Asgari ücretin ortalama ücret olduğu bir ülkede, TÜİK'in hesapladığı bu rakam zulümdür. Asgari ücret en az 3 bin 100 lira olmalıdır." dedi. 

Marketlerde, bebek mamalarına, tıraş bıçaklarına, 5 litre ayçiçek yağına bile alarm takılır hale geldiğini aktaran Öztrak, takılan bu alarmların yaşanan derin ekonomik krizin alarmı olduğunu söyledi.

"Faiz sebep, enflasyon sonuçtur" diyen Öztrak, milletin 128 milyar dolar döviz rezervinin heba edildiğini öne sürdü. 

Öztrak, şöyle devam etti:

"Elde, avuçta döviz kalmayınca da sıcak paracılara teslim bayrağını çektiler. Demediğini bırakmadığı faiz lobilerine 'Aman biz ettik, sen etme' demeye başladılar. Önce damadın kellesini verdi. Sonra TCMB faizini 475 baz puan artırdı. Yetmedi, pandemi nedeniyle artırılan taksit sayıları azaltıldı, krediler daraltıldı. Yine kesmedi, dün de TCMB faizlerini tekrar 200 baz puan artırdı. Anlaşıldı ki ucube saray rejimi sebep, yüksek faiz sonuçtur. Son 3 ayda faiz artışında dünya rekoru kırdık. Hem de ne zaman? Pandemi nedeniyle ekonomimiz ikinci defa kapanırken. Önceki kapanmada esnafımız, KOBİ'lerimiz borca batırılmışken. Bankalardaki sorunlu varlıklar çığ gibi büyürken, dünyada en yüksek faiz uygulayan 10. ekonomiyiz. Aynı ligde olduğumuz ekonomiler Venezuella, Arjantin, Zimbabve, Yemen, Surinam, Kongo, İran ve Haiti. Türkiye yüksek faizin şampiyonlar liginde. Dünyada ise faizler dipte. İngiltere'de, Almanya'da, Japonya'da 2 yıllık devlet tahvilinin faizi negatif. Bizdeki bu faiz artışları, işte bu ülkelerdeki faiz baronlarını abat ediyor. Kendi ülkelerinden faizsiz borç alacaklar, bu parayı olağanüstü faizle bize borç veriyorlar. Sonuç, milletimizin sırtından vurgun vuracaklar."

Türkiye'nin son 18 yılda sadece dış borçlar için ödediği faizin 181 milyar dolar olduğunu belirten Öztrak, aynı dönemde devletin, hem içeriye hem dışarıya yaptığı faiz ödemelerinin ise 493,2 milyar dolar olduğunu söyledi.

AİHM'İN KARARI

Öztrak, Türkiye'nin 2014'ten bu yana, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 48 sıra gerileyerek 128 ülke içerisinde 107'nci sıraya düştüğünü belirtirken, "Burada aynı ligde olduğumuz ülkeler Mali, Nijerya, İran, Angola, Gine. Artık ortada uygulanan bir Anayasa kalmadı. Türkiye anayasal bir devlet olmaktan, görünürde 'anayasalı bir devlete' dönüştürüldü. Daha önce üç defa ayrı ayrı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuran sarayın kibirlisi, bugün AİHM kararını tanımadığını söyleyebiliyor. Bu, Anayasayı rafa kaldırmaktır. Anayasayı tağyir, tebdil ve ilga etmektir." diye konuştu. 

Faik Öztrak, şöyle devam etti:

"1954'ten bu yana akıp giden bir ırmağın yönünü değiştirmektir. Türkiye, 1954'te Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini imzalayarak taraf oldu. 1987'de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine bireysel başvuruyu kabul etti. Bununla da yetinmeyip 2004 yılında, 'Usulüne uygun uygulamaya konan, temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalar iç hukuktan üstündür' hükmünü Anayasanın 90. Maddesine hep beraber ekledik. Artık bir karar verin Sayın Erdoğan, bir taraftan 'hukuk reformu' diğer taraftan, 'yüzünü Avrupa'ya dönme' laflarını ederken, AİHM kararını tanımadığınızı söylerseniz, size kargalar bile gülmez. Hukukun ve Anayasanın askıda olduğu ülkede, güven olmaz, yatırım olmaz, iş olmaz. Hukukun askıda olduğu ülkede, ekmek de askıda olur."

Şu anda Meclis'te görüşülen, "Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesi" adlı bir yasa teklifi olduğunu hatırlatan Öztrak, bu teklifin dernekleri ve sivil toplum örgütlerini, hizaya getirmeyi amaçlayan hükümler içerdiğini söyledi. 

Öztrak, "Çok açık söylüyorum. Bu teklifin bazı maddeleri, demokrasimize yöneltilmiş kitle imha silahıdır. İçişleri Bakanı'nın bir kararıyla, beğenilmeyen, makbul görülmeyen derneklerin, mal varlıklarına kayyum atanmasının yolu açılmaktadır. Yine avukat-müvekkil ilişkilerinin gizliliği ihlal edilmekte, avukatlar muhbirliğe zorlanmaktadır. Tekrar ediyorum. Bu düzenleme, demokrasimize karşı bir kitle imha silahıdır." diye konuştu. 

İktidarın yakın zamanda Varlık Barışı Kanunu çıkardığını anımsatan Öztrak, şunları dile getirdi:

"Uluslararası kurallara göre bu paranın, bankacılık sistemi üzerinden Türkiye'ye gelmesi gerekiyor. Ama siz bavulla gelecek paraları da affediyorsunuz. Bu kaynağı belirsiz paralar, bankacılık sistemine girmeden geliyorsa, Bunlar neyin parası? Kimlerin parası? Rüşvet paraları mı? Uyuşturucu kaçakçılarının paraları mı? Organ mafyasının paraları mı? Bunlara 'Bu paraları Türkiye'ye getir, sorgusuz sualsiz akla, tek kuruş bile vergi verme' diyorsun. Ama asgari ücretliye gelince de 'vergini öde' diyorlar. Bunların olduğu düzenin adı, ucube saray rejimidir."

2023 HEDEFLERİ 

İktidarın bundan 10 yıl önce, "2023 hedefleri" ilan ettiğini ve bu hedefleri meydanlarda anlatıp, devletin resmi dokümanlarına yazdığını belirten Öztrak, iktidarın "2023'te milli gelir 2 trilyon dolara çıkacak." derken, şimdi ise "2023'te milli gelir 875 milyar dolar olacak." dediğini aktardı. 

Öztrak, "Yine '2023'te kişi başına gelir 25 bin dolar olacak' diyorlardı, şimdi ne diyorlar? 'Kişi başına gelir 2023'te inşallah 10 bin dolar olacak.' Milletin cüzdanıyla ilgili ne kadar hedef varsa, yüzde 50'den fazla iskontoya gittiler. Buna karşın milleti yoksullaştıran bir hedef var ki onu da ikiye katladılar. '2023'te işsizlik oranı yüzde 5 olacak' diyorlardı. Şimdi 'yüzde 10 olacak' diyorlar. Ortada hedef diye bir şey kalmamış. Artık 2023 hedefleri diye bir şey yok. Yalan olmuş. Siyaseten tek hedefleri, 2023'e kadar koltuklarını koruyabilmek." açıklamasında bulundu. 

İktidarın vakalar gibi Çin'den gelecek aşılar konusunda doğru bilgi vermediğini savunan Öztrak, "Hani Çin aşıları 11 Aralık'ta gelecekti ve bugünlerde millete aşı yapılmaya başlanacaktı? Dün anlaşıldı ki, aşıların yapılmaya başlanması ocak ortasını bulacak. Ama İngiltere, ABD, Kanada, Rusya, Suudi Arabistan, Bahreyn, İsrail, Kuveyt, Katar, Sırbistan, İsviçre gibi ülkeler vatandaşlarını çoktan aşılamaya başladı. Çin aşısı neden gecikti? Makul bir açıklama yok. Şimdi aşının rötarlı geleceği söyleniyor. Türk bilim insanları Almanya'da aşıyı buldu. Milletimizin de gururu oldu. Aynı Türk bilim insanı 'Türkiye için yeterli doz depoladık. Görüşmeler halen sürüyor. Umarız kısa sürede anlaşma imzalayabiliriz.' diyor. Neden bu sözleşme bir türlü imzalanamıyor? Yoksa çarkların dönmeye başlaması için yağlanmasına mı ihtiyaç var?" diye konuştu. 

Faik Öztrak, şunları kaydetti:

"Vatandaşın canı boğazına gelmişken, memlekette, bunca yokluğa, bunca işsizliğe çözüm bulamayan, millete taahhütlerini yerine getirmeyen sarayın artık partimize saldırmaktan başka çaresi kalmadı. Ama şecaat arz ederken sirkatin de söyledi. 'Yerli ve milli muhalefet de bizim sayemizde gelecek' dedi. Doğru, bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir. Önümüzdeki ilk seçimlerde milletimiz, sizin kibrinizi, beceriksizliğinizle, milletin sesine tıkanan kulaklarınızla birlikte sizi sandığa gömecek. Her şeyin bir vakti vardır Bu millet, kendine bunca cefayı reva görene, bunca canını yakana, sandıkta hak ettiği notu verir. Evlerine tıpış tıpış gönderir ve bu ucube düzeni yıkar geçer. Biz dostlarımızla iktidara geleceğiz. Yeni kurallar, yeni kurumlar ve yeni kadrolarla, Türkiyemiz kendisine giydirilmek istenen bu deli gömleğini yırtıp atacak. Güçlendirilmiş Demokratik Parlamenter Sistem ile yılların kirini, pasını, yıpranmışlığını silip atacağız."  

SORULARI YANITLADI

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, açıklamalarının ardından soruları yanıtladı.

İktidarın Kürt meselesine dair yeni "çözüm süreci" başlatılacağı yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Öztrak, "Bundan önce de söyledik, kapalı kapılar ardında gizli saklı görüşmelerle yürütülen süreçlerin, milletin derdine derman olması mümkün değildir. Eğer Kürt meselesine çözüm aranıyorsa bunun yeri Meclis'tir. Bu çözüm Meclis'in çatısı altında iktidarı, muhalefeti, tüm partilerin belli bir uzlaşma içinde hareket etmesi sonucunda gelecektir." yanıtını verdi. 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dünkü basın toplantısında Cumhur İttifakı'na vurgu yapmasına karşın, parti girişindeki müzede, "Çözüm süreci" ve "17-25 Aralık sürecine" dönük kitapların sergilendiği belirtilerek, "Bir yanda Cumhur İttifakı vurgusu diğer yanda bu müze sergisi, sizin bu konuya ilişkin yorumunuz ne olacak?" sorusu üzerine Öztrak, "Arşivler önemlidir, özellikle siyasi partilerin arşivleri son derece değerlidir. Söz uçar, yazı kalır. Dolayısıyla arşivler, kimin arşivi ise o kurumun nereden nereye geldiğini gayet güzel ortaya koyar. Arşivler yalan söylemez." değerlendirmesini yaptı.

Sahte diploma tartışmaları üzerine bir sendikanın, Hamza Yerlikaya'nın isminin okullardan silinmesi önerisine yönelik soruyu da yanıtlayan Öztrak, İsmet İnönü'nün "Önemli olan iktidarda kalmak değil, itibarda kalmaktır." dediğini hatırlattı. 

Öztrak, "Önemli olan milletin gönlünden ve gözünden düşmemektir. Yerlikaya, bir şampiyon pehlivandı. Milletin gönlünde yer etmişti. Keşke, sarayın gözüne girmek yerine, milletin gönlünde kalmaya devam etseydi. Maalesef bu ucube saray rejimi, koskoca bir cihan pehlivanını da artık sinekle dahi güreşemeyecek hale getirmiştir." dedi.  

Bir CHP milletvekiline gizli kamera kaydıyla şantajda bulunulmasına yönelik soru üzerine de Öztrak, şunları söyledi:

"Arkadaşımız gerekli suç duyurularında bulunmuştur. İşin başladığından beri hem grupla hem partimizle temas halinde bu olayı yürütmüştür. Soruşturmanın gizliliği esastır, bu çerçevede yürümektedir. Gözaltına alınanlar vardır. Yurt dışı bağlantıları vardır bu işin. Bence önemli bir soruşturmadır, bu konuyu ihbar eden, suç duyurusunda bulunan da bizim milletvekili arkadaşımızdır. Milletvekili arkadaşlarımızın bu tür kumpaslara, bu tür senaryolara kurban edilmesi, kabul edilir gibi değildir."

Devlet Bahçeli'nin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e yaptığı "eve dön" çağrısı sorulan CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener, bu çağrıya büyük bir zarafetle cevap verdi. Bu sözün üstüne bizim söz söylememiz doğru olmaz." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

Sonraki Haber