Çavuşoğlu, gergin geçen toplantıda Borrell'e, 'Borel' el dezenfektanı hediye etti

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ankara'da bir araya geldiği Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e ortak basın toplantısının ardından BOREL el dezenfektanı hediye etti.

Son Güncelleme:

Gergin geçen basın toplantısının ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in hediyesi olduğunu belirttiği BOREL'i Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'e verirken, "Antibakteriyel el dezenfektanı. İsmi de Borel, borik asitten yapılıyor. Enerji Bakanımız isim hakkı talep etmesin diye bir 'L'yi eksik yapmış, BOREL ama tek 'L' ile dedi. Büyük bir kutu. Türkiye'yle ilgili kararlarınızı güncellerken bunu da dikkate alın" dedi.

Borrell ise Çavuşoğlu'na esprili bir yanıt verirken, "Bunu içmem gerekmiyor değil mi?" dedi.

BASIN TOPLANTISI GERGİN GEÇTİ

Çavuşoğlu, "Almanya dönem başkanlığını üstlendiği diye tüm meseleler çözülecek değildir. Şu anda aramızda arzu etmediğimiz sorunlar var. Ve üstesinden birlikte gelmemiz gerekir. Siyasi saiklerle değil objektif kriterler çerçevesinde Türkiye'ye yaklaşmasını arzu ediyoruz. İlişkilerimizi rehin alan Rum kesimi ve Yunanistan var. Bu AB ve Türkiye için haksızlık. Son zamanlarda da açık söyleyeyim Fransa var. Bu siyasi konularla teknik konuları ayırt etmemiz lazım."

"Her şeyi Türkiye'den beklemek ve AB'ye gelince yükümlülüğü yerine getirmemek sorunu çözmez, daha da derinleşir. Dolayısıyla Türkiye'ye verilen taahhütlerin de yerine gelmesi lazım. Gümrük birliği anlaşmasının modernizasyonu önemli. AB pek hoşlanmıyor ama vize serbestisi AB'nin bir sözüdür. Hoşunuza gitse de gitmese de bu sözünüzü yerine getirmek zorundasınız. 67'sini yerine getirmişiz. Bunu yapmayan ülkelere esneklik gösteriliyor, Türkiye'ye gelince daha fazla şart doğru değil.AB'nin sözünü yerine getirmemiz gerekiyor. Biz olumlu adımlar görmek istiyoruz."

"AB Türkiye'ye yönelik kararlar alırsa, bunun karşılığını vermek zorunda kalacağız.AB'den beklentimiz sorunun tarafı olmak yerine çözümün tarafı olmasıdır. Gerek Akdeniz, gerekse Kıbrıs konularında üyelik dayanışması anlayışı yerine dürüst bir ara bulucu olarak yaklaşırsa AB, sorunların çözümüne katkı sağlayabilir."

"AB, objektif kriterler çerçevesinde bir karar alsaydı buna büyük bir saygı duyardık. Ama AB, bu kriterlere hiç uymayan bazı üye ülkelerin bastırmasıyla Afrika ve ötesinde bazı hiç şeffaf bilgiler gelmeyen ve korona bakımından durumu çok vahim ülkeleri güvenli listeye alıp Türkiye'yi almadıkları zaman adil davranmadıklarını söylemek bizim hakkımız."

Sonraki Haber