Çanakkale Savaşı'na katılıp dönemeyen Tıbbiyeliler'in gerçek hikayeleri
Çanakkale Savaşı'nda şehit olan Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane öğrencilerini Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl anlattı. İşte şehit düştükleri için 1921 yılında hiç mezun veremeyen o okulun ve öğrencilerin gerçek hikayeleri...
Her şey 1914 yılında 1. Dünya Savaşı'yla başladı. Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane'nin 346 öğrencisi Çanakkale başta olmak üzere vatan savunması için çeşitli cephelere sevk edildi. Onlardan hiçbiri geri dönmedi. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, şehit olan o öğrencilerin hikayelerini anlattı.
1914 yılında başlayan 1. Dünya Savaşı neticesinde bütün ülkenin seferber olduğunu belirten Erdöl, Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane öğrencilerinin de buna kayıtsız kalmadığını ve savaşa gittiğini söyledi.
Okul binası hastaneye çevrildi
Mekteb-i Tıbbiyye-i Şahane öğrencilerinin tamamı silah altına alınıp Çanakkale’ye gittiler diyen Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “746 kişinin bu okuldan Çanakkale Savaşı’na gittiğini ve 346’sının orada şehit olduğunu biliyoruz. 1914-1915 yılında savaş başlayıp okula öğrenci alınamadığı için 1921 yılında bu binadan mezun verilmemiştir. Oraya giden öğrencilerin yarısı şehit olmuş 1921’de de Tıbbiye mezun vermemiştir. Nedeni ise 1914’te başlayan 1. Dünya Savaşıdır. Bu bina ise hastaneye çevrilmiştir. Bu binadan öğrenciler boşaltılmış burası Hilal-i Ahmer yani Kızılay Hastanesi haline getirilmiş. Bir hastane olarak bu bina bir yıl boyunca hizmet vermiş” ifadelerini kullandı.
Dr. Tarık Nusret'in öyküsü
Çanakkale Savaşı sırasında yaşanan ve kendisini çok hüzünlendiren bir olayı da paylaşan Prof. Dr. Erdöl şunları söyledi:
“Dr. Tarık Nusret Çanakkale’de cephede yaralılara ilk müdahaleyi yapıyor. Gelen hastalardan çok şiddetli ağrısı olanlara ağrı kesici yapılıyor. Ağrı kesici bile çok çok az, morfin gibi nadir bulunan ağrı kesiciler çok az. Ancak yaşama şansı olan tedavi edilirse yaşayabilir ve cepheye dönebilir olan askerlere öncelik veriliyor. Burada Tarık Nusret hissi davranmamak için hastaların gözlerine, yüzlerine hiç bakmıyor. Gelen hastalardan ümitsiz olanları ‘gölgelik bir yere bırakın’ diyor. Bu askerler ölüme terk edilerek şehit oluyor. Bu arada bir yaralı geliyor. Onun da gölgelik bir alana bırakılmasını istiyor. Yaralı ise baba diye sesleniyor. Kendi öz çocuğu, ağrıdan kıvranıyor ama son anları. Elindeki kıt ilaçtan ağrı kesiciden ona yapmıyor. Onu gölgeliğe bırakın diyor. Kısa bir süre sonra ise çocuğu şehit oluyor. Sonra yavrusuna sarılarak ‘Bu senin hakkın değildi’ diyor. Yani Çanakkale Savaşları’nda çok hüzünlü hikayeler var. Dedelerimiz bize bu toprakları bir ilacı bile hak etmediği için öz oğluna uygulamayan hekimlerimizin bu savaşın kazanılmasında büyük payları var. Ben hepsini rahmetle anıyorum.”
Her yerde ön cephedeler
Başta Tıbbiyeliler olmak üzere her gencin Çanakkale’yi mutlaka görmesi gerektiğini belirten Rektör Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “Çanakkale Alan Başkanlığı ile ‘Çanakkale Savaşları Tıp Tarihi Müzesi’ni kurduk. Oraya giden insanlar bu savaşın acı hatıraları savaşın yıkımını, nelere mal olduğunu, bu savaşın kazanılması için kimlerin nasıl fedakârlık yaptığını anlatmaya çalıştık. Başta Tıbbiyeliler olmak üzere her genç Çanakkale’yi mutlaka görmeli. Savaşta, salgınlarda, depremde, selde, bütün afetlerde sağlık çalışanları en ön cephede savaşıyorlar. Sağlık alanında bütün imkanlarını silahlarını kullanarak gayret etmektedirler. Zaman zaman kendi canlarından olma pahasına insanların sağlığını korumaktadırlar” diye konuştu.
Kaynak: DHA