Batı illeri nasıl salgının merkezi haline geldi?

Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan haftalık vaka tablosuna göre batı illerinde vaka artışı korkutucu seviyeye ulaştı. Salgındaki vaka dağılımı Karadeniz Bölgesi'nden Batı'ya doğru kaymış gibi görünüyor. Peki salgının merkezi Batı illeri mi oldu? Batı nasıl bu hale geldi?

Son Güncelleme:

Türkiye'de 1 Mart itibarıyla başlayan normalleşme çabaları ne yazık ki olumlu sonuç vermedi ve Ramazan ayıyla birlikte 'kısmi kapanma' adı altında yeni bir döneme girilmiş oldu. Bu süreçte renklerle ifade edilen vaka tablosunda da Güneydoğu Bölgesi'nde yer alan birkaç il dışında kırmızı olmayan il kalmadı.

İllere göre haftalık 100 bin kişiye düşen vaka tablolarına göre de ülke olarak bir süre, Karadeniz'de yer alan illerin salgının merkezi haline geldiğini konuştuk. Vakalar özellikle Doğu Karadeniz'de yoğunluk gösterdi. Ancak 27 Mart - 2 Nisan haftalık 100 bin kişiye düşen vaka tablosunun ardından işler değişti. 

Son olarak 10-16 Nisan tablosuna göre vaka sayılarında birincilik Çanakkele'de. Bir önceki hafta yayınlanan tablodaki rakamlara göre Kırklareli ilk sırada geliyordu. Öyle ki haberglobal.com.tr'den Metin Aktaşoğlu'nun hazırlamış olduğu haberde Kırklareli Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Taner Pehlivan şu ifadeleri kullanmıştı: 

"Vakaların dağılımına baktığımız zaman Marmara Bölgesi'nin açık ara Türkiye'de salgının en yoğun yaşandığı bölge olduğunu görüyoruz. Bu bölge kendi içinde dolaşımın çok olduğu bir bölge. Trakya'daki en düşük vaka sayısı Kırklareli'deydi. Ancak, özellikle nüfus yoğunluğu yüksek fabrika bölgeleriyle çok yakın bağlantılarımız var."

Pehlivan, sözlerinden de anlaşılacağı üzere bir önceki haftalık vaka tablosunda birinci olan Kırklareli'deki artışın sebebini fabrikalarla olan etkileşime bağlamıştı. 10-16 Nisan 100 bin kişiye düşen vaka tablosuna göre birincilik Çanakkale'ye geçti. İstanbul'da kritik durum devam ediyor. Peki Batı illeri salgının merkezi haline nasıl geldi? Tabloya göre ilk sırada yer alan Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy ve ikinci sırada bulunan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu haberglobal.com.tr okurları için yanıtlıyor. 

“MUTANT VİRÜS ETKİLİ OLDU”

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, salgının merkezinin Doğu Karadeniz’den Batı’ya doğru kaydığını ve ülke genelinde olduğu gibi bu bölgelerde mutant virüsün etkisini artırdığını belirtiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın da bir süre önce İstanbul’daki vakaların yüzde yetmiş beşinin mutant virüs kaynaklı olduğunu ifade ettiğini söyleyen Ömeroğlu, “Şu an vaka yoğunluğunun İstanbul ve çevresinde olduğu düşünüldüğünde mutant virüsün etkili olduğu ortaya çıkıyor” değerlendirmesini yapıyor.

ÇANAKKALE’DE ARTIŞ NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy, Doğu Karadeniz’de kapalı alanlarda etkileşim fazla olduğu için bir artış olduğunu ve mutant virüsün de önemli bir faktör olduğunu söylüyor. Diğer yandan Çanakkale’nin özel bir durumu olduğunu aktaran Erensoy, bulaş hızının nasıl bu kadar arttığının araştırılması gerektiğini belirterek, bahsettiği özel durumun altını şöyle çiziyor:

Çanakkale Marmara’da bulunan diğer şehirler kadar sanayi kenti değil. Burada çok fazla fabrika yok ve nüfus yoğunluğu da diğer şehirlere göre düşük. Dolayısıyla salgının nasıl bu kadar artış kazandığının araştırılması gerekiyor.

Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy

“VATANDAŞLAR YEDİDEN ÖNCE EVE GİRMEYE ÇALIŞIYOR”

Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, şu an alınan önlemlerin salgının bulaş hızını yavaşlatmak için yeterli olmadığını söylüyor. Aynı zamanda sokağa çıkma kısıtlamasında akşam saatini 19:00’a çekmenin de bir dezavantaj oluşturduğunu aktaran Ömeroğlu, sebebini şöyle açıklıyor:

Vatandaşlar akşam saat yediye yetişebilmek için işlerinden çıkıp toplu taşımalara akın ediyorlar. Bu telaş da ne yazık ki dikkatsizliğe neden oluyor.

“ÖNLEM ALMADIK YA DA ALAMADIK…”

Çanakkale’de virüsün bulaş hızının artmasında kaynağın araştırılması gerektiğini aktaran Erensoy, “Vakaları tespit ederken sıkıntı mı yaşıyoruz yoksa karantina uygulamalarında mı yetersiz kalıyoruz, bunlar belirlenmeli” diyor. Aynı zamanda bu noktaya gelinebileceğinin tahmin edildiğini aktaran Erensoy, “Bunların olabileceğini biliyorduk. Önlem alabilirdik ama almadık ya da alamadık” ifadelerini kullanıyor.

“TAM KAPANMA VE ÇOK KONTROLLÜ NORMALLEŞME GEREKLİ”

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, salgın bu şekilde devam ettiği takdirde en az iki hafta tam kapanmanın gerekli olduğunu ifade ediyor. Kapanmanın ardından normalleşmenin de çok kontrollü bir şekilde yapılması gerektiği söyleyen Ömeroğlu, “Sokağa çıkma kısıtlamasının olmadığı saatlerde geçişler hâlâ müsait durumda. Şu anda içinde bulunduğumuz durum bir dalga değil tsunami. Ancak önümüzdeki haftalarda havaların ısınması ve insanların açık havada daha fazla vakit geçirmesiyle vakalar biraz daha düşüşe geçebilir” diyor.

İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu

“İŞ TEMPOSU DEVAM EDİYOR, TAM KAPANMA ŞART”

Çanakkale’de alınan önlemlere de değinen Tabip Odası Başkanı Dr. Güleda Erensoy, pazarlara girişlerde TC kimlik numarasına göre sınırlandırma getirildiğini aktarıyor. Kordona girişlerde de ciddi kısıtlamalar olduğunu söyleyen Erensoy, vatandaşların iki kişiden fazla gruplar halinde dolaşmalarını önlemek adına kolluk kuvvetlerine de uyarı verildiğini ifade ediyor. Diğer yandan kapalı alanlarda etkileşimin sürdüğüne değinen Erensoy, sözlerine şöyle devam ediyor:

İl ve ilçeler arası dolaşım sınırı yok. Vatandaşlar arasındaki etkileşim engellenmeye çalışılıyor ama kapalı alanlarda iş temposu hâlâ devam ediyor. Bu yüzden en az 14 günlük tam kapanma gerekli.

“YOĞUN BAKIM PERSONELİ DE ÇOK ZOR DURUMDA”

Yoğun bakım derneklerinin, şu anki yoğun bakım doluluk oranlarına özel hastanelerdeki verilerin dahil olmadığını söylediklerini aktaran Ömeroğlu, “Özel sektörde yoğun bakımların doluluk oranlarının yüksek olduğunu hiç zannetmiyorum” diyor. Aynı zamanda yoğun bakım personelinin de çok zor durumda olduğunu aktaran İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, sözlerini şöyle noktalıyor:

Yoğun bakımlardaki ölüm oranları artmaya başladı. Yoğun bakımda çalışanlarda kişi başına düşen hasta sayısı arttığı için vatandaşa verilen hizmet kalitesinde de düşüş yaşanıyor. Dolayısıyla böyle bir durumda hastanın kaliteli bir hizmet alacağının garantisini veremezsiniz.

“VATANDAŞLAR ÖLDÜKÇE YOĞUN BAKIMDA YER AÇILIYOR”

Dr. Güleda Erensoy, vakaların artmasıyla beraber yoğun bakımlardaki doluluk oranlarına da dikkati çekiyor. “Yoğun bakımlarda ne yazık ki insanlar öldükçe yer açılıyor” diyerek sözlerine devam Erensoy, yoğun bakımlardaki sağlık çalışanlarının da çok durumda olduğunu aktarıyor.

Salgın öncesinde de çok yoğun bir şekilde çalışan sağlıkçıların iş yüklerinin arttığını aktaran Erensoy, “Yoğun bakım çalışanları ellerinde hasta kaybediyorlar. Onların da bir psikolojisi var. Ayrıca çalışma saatlerinin haftalık 72 saate kadar çıktığı oluyor” diyor. 

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber