Bakan Akar, Libya'da Mehmetçik'le buluştu, Türk gemisini ziyaret etti: Sonuna kadar burada olmaya devam edeceğiz
Milli Savunma Bakanı Akar, Libya'da Mehmetçik'le bir araya geldi, Orta Akdeniz'de görev yapan Türk Deniz Görev Grubu gemisi TCG Giresun'u ziyaret etti.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler Libya'daki Mehmetçik ile bir araya geldi, helikopterle Orta Akdeniz'de görev yapan Türk Deniz Görev Grubu gemisi TCG Giresun'u ziyaret etti. Geceyi Libya açıklarındaki TCG Giresun’da geçiren Akar, "Burada atalarımıza yaraşır şekilde yapmamız gereken ne varsa, uluslararası hukuk, adalet neyi gerektiriyorsa bu manada buradayız ve sonuna kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın bundan da vazgeçmemiz söz konusu değil" dedi.
Akar beraberinde Orgeneral Güler ile Güvenlik ve Askeri İşbirliği Mutabakat Muhtırası kapsamında yapılan faaliyetleri yerinde incelemek üzere geldiği Libya'nın başkenti Trablus'taki temaslarını sürdürüyor.
Savunma Güvenlik İşbirliği ve Eğitim Yardım Danışma Komutanlığında görevli Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile bir araya gelen Akar, Mehmetçiğin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın direktifleri doğrultusunda karada, denizde ve havada önemli faaliyetleri yerine getirmeye devam ettiğini belirtti.
Kahraman ve fedakar TSK mensuplarının "ölürsem şehit kalırsam gazi" anlayışı içinde büyük fedakarlık ve kahramanlıkla gece-gündüz, dağ-bayır, yaz-kış demeden kendilerine verilen görevleri büyük kahramanlıkla yerine getirmeyi sürdürdüğünü dile getiren Akar, "Mehmetçiğimizin kahramanlık ve fedakarlığı, asil milletimizin sevgisi, güveni ve duası ile Sayın Cumhurbaşkanımızın talimat ve destekleriyle geldiğimiz bu nokta son derece gurur verici, övünç duyulacak bir noktadır" diye konuştu.
Konuşmasında Koronavirüs salgınına karşı alınması gereken önlemlerden savunma ve güvenlik konularına kadar birçok hususa değinen Akar, şunları söyledi:
"Bizim Libya ile 500 yıla varan birlikteliğimiz ortak tarihimiz, kültürümüz, anlayışımız, inançlarımız var. Burada ciddi sıkıntı, haksızlık, adaletsizlik vardı. Biz de burada atalarımıza yaraşır şekilde yapmamız gereken ne varsa, uluslararası hukuk, adalet neyi gerektiriyorsa bu manada buradayız ve sonuna kadar da burada olmaya devam edeceğiz. Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın bundan da vazgeçmemiz söz konusu değil."
Yurt dışında görevli personelinin sadece kendi görevlerini yapmadığını aynı zamanda ülkelerini temsil ettiklerini ve bunun da kendilerine bir takım sorumluluklar yüklediğini bildiren Akar, şöyle konuştu:
"Bizim buradaki görevimiz askeri eğitim işbirliği ve danışmanlık. Elimizden geldiğince Libyalı kardeşlerimize bu alanlarda katkı sağlamaya çalışıyoruz. Darbeci Hafter'in bütün Libya'ya hakim olmak gibi hayali neredeyse gerçek olmak üzereydi. Fakat sizlerin katkılarıyla dengelerin değişmesi bunu durdurdu, engelledi. Bunun sadece biz değil dünya genelinde basın, akademi kurulları ve askeri çevreler de 'Türkler geldi buranın kaderi, Hafter'in durumu değişti' hükmünü rahatlıkla söylüyor."
Libya'yı temsil eden Fayiz es-Serrac hükümeti ile yapılan mutabakatların yanı sıra Başbakan Serrac'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yazdığı davet mektubu üzerine Libya'da görev yapmaya başladıklarını bildiren Akar, "Şimdi, o kadar devlet başkanının bulunduğu ve üzerinde mutabık kaldığı metni bir tarafa bırakmışlar Kahire'de kendilerine göre bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunlar işi sulandırmaktan, kaçak dövüşmekten başka bir anlama gelmiyor. Bu arada Mısır da kendince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bunların hiçbirinin geçerliliği yok, bunların niyetleri herhangi bir şekilde çözüm, birlik ve beraberlikten yana değildir. Kendi kişisel menfaatleri yerine getirme çabasındalar. Bunların niyetleri belli" ifadelerini kullandı.
MİTİGA HASTANESİ'NE ZİYARET
Libya ordusunun, başkent Trablus'un güneyi ile Terhune ve çevresinde Hafter'e bağlı güçler tarafından oluşturulan toplu mezarlardan aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 200'den fazla ceset bulduğunu anımsatan Akar, "Bu bir insanlık suçudur. Bunlara karşı mücadele eden insanlarla berabersiniz. Bu, onurlu bir durum ve tutumdur. Kederde de kıvançta da Libyalı kardeşlerimizle beraberiz. Libya Libyalılarındır. Biz Libyalıların hak ve hukukunu alması konusunda kendilerine uluslararası hukuka uygun metinler çerçevesinde yardımcı olmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
Libya'daki Mehmetçiğin görevini güzide bir şekilde yerine getirdiğine dikkati çeken Akar, "Burada yaptıklarınız tarihteki önemli yerini mutlaka alacaktır." dedi.
Bakan Akar ve Orgeneral Güler daha sonra Mitiga Hastanesi'ne geçti. Bir dönem Hafter milislerinin saldırılarına hedef olan hastanede incelemelerde bulunan Akar ve Orgeneral Güler, buradaki Türk sağlık personeli ile de sohbet etti.
HELİKOPTERLE TCG GİRESUN'A ZİYARET
Bakan Akar ve Orgeneral Güler daha sonra askeri helikopterlerle Mitiga Havaalanından, Orta Akdeniz'de görev yapan Türk Deniz Görev Grubu gemisini ziyaret etti.
Helikopterle TCG Giresun'a inen Akar ve Orgeneral Güler, Savaş Harekat Merkezi'nde çalışmalara ilişkin bilgi aldı. Harekat Merkezi'ndeki görevlilerle tek tek görüşen Bakan Akar ve Güler gemi personeli ile bir araya geldi.
Savunma ve güvenlik konularına ilaveten Akar, buradaki konuşmasında, Yunanistan'ın Ege'de son dönemde gerginliği artıran davranışlarına da değindi.
"Uluslararası anlaşmalara aykırı olarak 23 adanın 16'sının silahlandırılması, askeri statü kazandırılması kabul edilemez" diyen Akar, "Bu çok açık ve net şekilde Lozan'ı ihlaldir. Dünyanın hiçbir yerinde karasuları 6 mil hava sahası 10 mil olan bir ada yoktur. EGEAYDAK'da hiçbir şekilde mutabakat sağlanmamışken 'Hepsi benim' diyorsunuz. Bazı Yunan akademisyenler, siyasiler, emekli askerler de bizim dediğimiz yönde yorumlar yapmaya başladı. Yunanlı dostlarımızdan aklıselimle yapılan bu değerlendirmeleri dikkate almalarını bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Deniz Kuvvetleri'nin Türkiye'nin hak, alaka ve menfaatlerini korumaya kararlılıkla devam ettiğini dile getiren Akar, şöyle konuştu:
"Ege, Akdeniz ve Kıbrıs ile ilgili hiçbir oldubittiye meydan vermeyecek, müsaade etmeyeceğiz. Türkiye'nin içinde olmadığı hiçbir çözüm uygun bir çözüm olmayacaktır, bunu herkesin bilmesi lazım. Türkiye, Kıbrıs'ta garantördür. Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin ve kendi haklarımızın gereği neyse bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aynı ciddiyet ve samimiyetle, aynı dikkat ve hassasiyetle yapmaya devam edeceğiz. Bizim hak ve menfaatlerimizin çiğnenmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Diğer taraftan da iyi komşuluk ilişkileri, diyalog, barışçıl yol ve yöntemler çerçevesinde uluslararası hukuka, deniz hukukuna uygun şekilde yapılması gereken ne varsa yapacağız."
Türk ve Yunan savunma bakanlıklarından askeri heyetlerin ikisi Atina'da olmak üzere üç defa toplantı yaptığını hatırlatan Akar, dördüncü toplantının Ankara'da yapılmasını beklediklerini de söyledi.
"FRANSA, TÜRKİYE'DEN ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA"
"Türk Donanmasının Fransız askeri gemisini taciz ettiği" yönündeki iddialara da değinen Akar, bunun tamamen gerçek dışı olduğunu söyledi. Bununla ilgili Türkiye’nin haklılığını kanıtlayan bilgi, belge, görsel kayıtların müttefikler ve NATO karargahındaki sivil ve askeri yetkililerle paylaşıldığını anımsatan Akar, Fransa'nın ise kendi iddialarını kanıtlayan herhangi bir belge sunamadığına dikkati çekti. Akar, "Tüm bu olaylardan sonra yapılanın askeri değil tamamen politik bir takım hesaplar peşinde yapılan kumpaslar olduğunu, dolayısıyla Fransa'nın Türkiye'den özür dilemek zorunda olduğunu ifade ediyoruz" dedi.
NATO’nun hala dünyanın en güvenilir, caydırıcı ve sürdürülebilir ittifakı olmaya devam ettiğini vurgulayan Akar şunları kaydetti:
“İttifakın sağlığı yerindedir, 'beyin ölümü' gerçekleşmemiştir. NATO gücünü değişen güvenlik ortamına başarıyla adaptasyonuna borçludur. Fransa dahil 30 NATO ülkesi, karada, havada, denizde, sivil ve asker unsurları ile dünya ve bölge barışı, istikrarı için gece gündüz mücadele ederken, 'NATO’nun beyin ölümü gerçekleşmiştir' gibi ifadeler doğru değildir. İttifakın temsil ettiği dayanışma ve müttefiklik geleneğine ciddi zarar veren bu söylemler, NATO’nun gerçekten beyin ölümünü isteyenlerin işini kolaylaştırır."