4 ay sonra kürsüye çıkan Bahçeli'den Kanal İstanbul açıklaması: Bana da kalan 'yakarım' oluyor

4 ay sonra ilk kez kürsüye çıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Kanal İstanbul ile ilgili yaptığı açıklamada, "Birileri çıkmış 'yapamazlar' diyor, öbürü çıkmış 'yıkarım' diyor. Bana da kalan 'yakarım' oluyor" dedi.

Son Güncelleme:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu, Milletvekilleri ve İl Başkanları Ortak Toplantısı"nın kapanışında konuştu. Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:  

Sınırlarımıza paralel şekilde kurulmak istenen terör koridoru, küresel Türk düşmanlığının sahne almasından başka bir şey değildir. Masumların canı üzerinden korkunç siyasi oyunlar tedavüldedir. Orta Doğu işgal altındadır.

Irak'tan kendimizi soyutlamamız mümkün değildir. Suriye'ye sırtımızı dönmek, Libya'ya yüz çevirmek mantıklı ve makul bir tercih de sayılmayacaktır. Buna ne tarih, ne milli tecrübeler müsaade etmeyecektir. Ankara'nın milli güvenliği Bağdat'tan, Şam'dan, Trablus'tan ve Tahran'dan başlayacaktır. Sınırın öbür tarafı huzura kavuşmadan Türk vatanı emniyet bulamayacaktır.

Mıntıka temizliği yapmak suretiyle Türkiye'nin çevresi boşaltılmaktadır. İran'ın, Suriye'nin Lİbya'nın toprak bütünlüğüne sahip çıkmak gerekir. Eğer engel olunmazsa komşu coğrafyalardaki çözülmenin dayanacağı son sınır Türkiye'dir. Bekaya dudak bükenlerin bizi anlamasını beklemiyoruz. Gafillere sadece acıyor, esefle bakıyoruz. Ne işimiz var Suriye'de, Libya'da diyenler görevli ve taşeron değilse tarih ve coğrafya cahilidir. Muhalefet yapmayı Türkiye'ye muhaliflik ve yabancılara muhbirlikle karıştıranların rotalarını kaybettiği ortadadır.

ABD-İRAN GERİLİMİ

Irak'ın 2003'teki işgalinden sonra 1.5 milyon Müslüman katledildi. Büyük bir kültürel mirasın meşalesi söndürüldü. ABD'nin yanısıra İran'ın da nüfuzu zaman içinde güçlenmiştir. Irak toprak altından petrolün çıkarılıp insanın konduğu yer haline gelmiştir. Terör örgütüne yardımlar Irak halkını bunaltmıştır. Kasım Süleymani'nin de içinde bulunduğu konvoya düzenlenen ABD hava saldırısı böglesel gerilimi zirveye taşımıştır. Bir üsse yapılan saldırıda ABD'li görevlinin öldürülmesi, Bağdat Büyükelçiliği'ne yönelik protesto eylemleri Kasım Süleymani'nin öldürülmesine kadar varmıştır. ABD üslerine balistik füze fırlatılmıştır. Gözler boyanmıştır. Trump'un barış içinde yaşamaya hazırız vurgusu, İran yönetiminin temkinli açıklamaları krizi yönetebilir düzeye taşımıştır.

ABD-İran arasındaki itiş kakış dengelenmiş ve denetim altına alınmıştır. Kasım Süleymani'ye düzenlenen hava saldırısından sonra pek çok senaryo konuşulmuş sözde uzmanlar abuk subuk değerlendirmelerle kafaları karıştırmıştır. Türkiye'nin bu suikast karşısında aldığı pozisyon çok dengelidir.

"KASIM SÜLEYMANİ'NİN ÖLDÜRÜLMESİ MANİDARDIR VE KUŞKULUDUR"

Trump'ın barış içinde yaşamaya hazırız vurgusu, İran yönetiminin temkinli açıklamaları krizi yönetilebilir seviyede tutmuştur. ABD İran arasındaki itiş kakış dengelenmiş ve denetim altına alınmıştır. Pek çok senaryo konuşulmuş akılları bulandırmışladır. Türkiye'nin bu suikast karşısında almış olduğu pozisyon hiç kuşku yok ki çok dengelidir. TBMM'nin Libya tezkeresini kabul edip Türk askerinin Trablus yoluna düştüğü, İdlib'teki sancının şiddetlendiği terör örgütü PKK'nın Rakka- Erbil bağlantısını kurması için mesafe aldığı bir dönemde bir süreçte Kasım Süleymani saldırısı son derece manidar ve kuşkuludur.

"PKK/YPG'NİN İLERİ GELENLERİNİ DE ÖLDÜRSÜNLER..."

Irak fiilen bölünmüş cephelenmiştir. Birlikte yaşama arzusuna ölümcül darbeler vurulmuştur. Süleymani madem suçluydu bir suçlunun nasıl yargılanacağı temel hukuk bilgisine sahip herkesin bildiği bir husustur. Ölmesi gerek demek eşkıyalıktır, barbarlığın ta kendisidir. Bir ülke suçlu gördüğü devlet görevlisine saldırırsa adalet ve hukuk rafa kalkar orman kanunları geçerli olur. Bu ilkesel ve insan hakları kırılmasıdır. 

Emperyalizmin komplolarını etkisizleştirmek, provokasyonlarla tetiklenen büyük ve yıkıcı bir savaşa engel olmak her ülkenin ortak görevidir. Aksi halde bölgesel ve küresel hercümercin içinde herkes bedel ödeyecektir. DEAŞ liderini öldürenler PKK/YPG'nin ileri gelenlerini de öldürsünler ya da çekilip kahraman Türk evladının neler yapacağını takip etsinler. Türk milleti emperyalizme direnecek, bekasını tehdit eden hiçbir eylem ve teşebbüse göz yummayacaktır.

"KILIÇDAROĞLU SOLUĞU HAFTER'İN YANINDA ALSIN"

FETÖ'nün siyasi ayağı açıklamamızdan sonra komisyon kurun destek olalım derler ama FETÖ'ye kimin destek olduğunu gösteremezler. CHP'nin sicili kabarıktır. Kılıçdaroğlu'nun sözleri yalandır. Türkiye Libya'da huzurun yanındadır. Libya'da ne aradığımızı söyleyenler Akdeniz'de boğulmamızı isteyen işbirlikçilerdir. Hafter'i makul bulan CHP'nin Türk askerini mahsurlu görmesi utanmazlıktır. Çok uygun görüyorsa Kılıçdaroğlu bir gemiye binip soluğu Hafter'in yanında alması tavsiyemizdir.

"CHP'NİN HİÇBİR TEKLİFİYLE İŞBİRLİĞİ YAPMA NİYETİMİZ YOK"

Bahçeli konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı:

Meral Akşener'in parlamenter sistem açıklaması: Hesap bilmeyenlere hesap anlatmak çok zor, ona cevap vermeye gerek yok.

CHP'nin FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması teklifi: CHP'ye güvenimiz yoktur. Bu üslubu, Atatürk'ten uzaklaşmış HADEP ile kucaklaşmış bir CHP'nin hiçbir teklifiyle işbirliği yapma niyetimiz de yoktur, kabulümüz de yoktur.  

Kanal İstanbul:   Montrö ile ilgili sözlerimize karşılık herhangi bir ilişkinin olmadığı resmi açıklamalarla kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bunun üzerinde bir tartışma açmak doğru değildir. Artık bunun kararı verilmiştir. Onun üzerinde tartışma başlatmak, TV programlarına 4-5 konuşmacının arasına bizi de dahil etmek olur, biz de o hatayı işlemeyiz. Birileri çıkmış 'yapamazlar' diyor, öbürü çıkmış 'yıkarım' diyor. Bana da kalan 'yakarım' oluyor. 

Yeni partiler: Yeni partiyi kuranların niyetlerine bağlı. Niçin kurdukları, amaçları doğrultusunda ele alırsak CHP ve zillet ittifakının söylemlerini tekrarlayan anlayışı görmekteyiz. Yani, parlamenter sisteme dönmek istiyoruz. Davutoğlu, Kılıçdaroğlu böyle diyor. Saadet Partisi diyor. 

Sonraki Haber