Bahçeli açıkladı! MHP kurultayını 17 Mart'ta yapacak
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında kongre takviminin ele alındığını belirterek ''17 Mart 2024'te 14. Olağan Kurultayımızı yapacağız.'' dedi. CHP'li Tanrıkulu'na tepki gösteren Bahçeli, "Bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmelidir." şeklinde konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Ankara'da MYK toplantısının ardından açıklamalarda bulunan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 'MHP 4. olağan kongresi 17 Mart'ta yapılacak. Büyük kurultayımızı gerçekleştireceğiz.' dedi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları;
'31 Mart 2024 tarihine heves ve heyecanla hazırlanıyoruz. Başarının dışında bir seçeneğe her zaman olduğu gibi yine kapalıyız. Merkezi yönetimle yerel yönetimler arasındaki arzi kopukluğun giderilmesini hedefliyoruz. ''14 ve 28 Mayıs tarihlerinde tezahür etmiş millet iradesinin aynısı ile 31 Mart 2024 tarihinde yerel yönetimlere yansımasını yerel yönetimlere düşen gölgenin kaldırılmasını amaçlıyoruz. Türkiye'nin zaman kaybetmeye tahammülü yoktur.
''17 MART'TA 14. OLAĞAN KURULTAYIMIZI YAPACAĞIZ''
MHP olarak ne yaptığımızı biliyoruz. Cumhur İttifakı olarak yeni projelerimizle gücümüze güç katacağımıza inanıyoruz. MHP başında sonunda önünde arkasında milletin olmadığı hiçbir irtibat ağının bugüne kadar yanında olmamış bundan sonra da olması düşünülemez. 17 Mart'ta 14. Olağan Kurultayımızı yapacağız. Siyasetteki maksadımız gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır. Hizmet edenin himmet göreceğini de gayet iyi bilmekteyiz.
"AŞIRI HIRSI AKLININ ÖNÜNDE"
'Bu Meclis Gazi Meclis değildir.' diyen CHP Genel Başkanı'na önce Milli Mücadele yıllarını hatırlatır sonra izan ve insafa davet etmek isterim. Kılıçdaroğlu'nun parti içi çekişmeler nedeniyle iyice şuur kaybına uğradığı, oto kontrolünü kaybettiği anlaşılmaktadır. TBMM Gazi bir Meclis'tir. Kılıçdaroğlu'nın aşırı hırsı aklının önündedir.
CHP'nin il ve ilçe kongrelerinde havada uçuşan sandalyeler demokrasiyi zehirleyen ilkel manzaralar Kılıçdaroğlu ve yönetiminin maskesini düşürmüştür. Şimdi birbirlerini yiyorlar. Gerçekten de Allah bu milleti ülkeyi zillet ittifakından korumuştur. Mahalli idareler seçimlerine kimin hangi şartlar altında gireceği bizim meselemiz değildir. Biz Cumhur İttifakı'nın şaşmaz ahlakına ve ülkeye karşılıksız hizmet aşkının derin manasına bakıyor ve buna göre hareket ediyoruz.
CHP'Lİ TANRIKULU'NA SERT TEPKİ
CHP milletvekili TSK'ya iftira atmıştır. Günlerdir sabır ve dişimi sıkarak tahammül ettim. Beklemeye koyuldum. Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) saldıran bu alçak ve aşağılık sözde milletvekilinin ağız düşman ağzıdır, aidiyeti Kandil mağaralarıdır. Vatandaşlarımızı helikopterden atan Türkiye askeri değildir. Bu dil terör dilidir. CHP yönetiminin bu satılmış PKK'lıya lazım gelen cezayı vermekten imtina etmesi adı konulmamış bir ağız ve akıl birliğine delalettir. Ne vatansızların ne bayraksızların TBMM'de yeri yoktur. PKK’ya sözcülük yapan bir suçluya Hazine'den maaş verilmesi günahtır, haramdır. Bu çürümüşün milletvekilliği düşürülmelidir.
HDP'YE KAPATMA DAVASI
Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yolu yol değildir. AYM'nin HDP'nin değirmenine ısrarla su taşıdığı ortadadır. Yeşil Sol Parti'nin bir gün bile faaliyet içinde olması zillettir. AYM neyi bekliyor? Yargıtay'ın açtığı davada eksik bırakılan ne vardır da AYM bunca zamandır hukuki süreci ağırdan almaktadır? Adaleti hemen istiyoruz, AYM görevini yapmalı.
"KARABAĞ AZERBAYCAN'DAN AYRILAMAZ, VATAN TOPRAĞIDIR"
Ermenistan, Birleşmiş Milletler Konseyi kararları ile AGİT ilkelerini ihlal etmektedir. Karabağ Türk'tür, Türk'ün yurdudur, can Azerbaycan'ın ayrılmaz, ayrılamaz, koparılamaz vatan toprağıdır. Ermenistan aklını başına almalı, ateşle oynamaktan vazgeçmelidir. Barış görüşmelerini sekteye uğratacak, istikrar arayışlarını boşa çıkaracak her provokasyonun ağır sonuçlarına Erivan yönetimi, yeri ve zamanı geldiğinde tekrar katlanmak durumunda kalacaktır. Türkiye'nin, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını tehdit eden zora dayalı kanun ve kural dışı muamele ve müdahalelere direnmesi iki devlet, tek millet onurunun bir icabıdır. Soydaşlarımız yalnız değildir. Karabağ karanlığa çekilemeyecektir. Azatlık Türk'ün ve Türk yurtlarının ezeli ve ebedi kaderidir.
AVRUPA PARLAMENTOSU'NDA KABUL EDİLEN TÜRKİYE RAPORU
Mevcut şartlarda Türkiye'nin AB'ye katılım sürecinin yeniden başlatılmayacağı" ifadesine yer verildiğini hatırlatarak, "Brüksel oradaysa Ankara buradadır. Katılım sürecine artık kim katılıyorsa katılsın, hepsi onların olsun, sabah akşam katılım çetelesi tutsunlar, katılımlarını da müzakerelerini de bastırsınlar başlarına, kıstırsınlar dişlerine, biz Türkiye Cumhuriyeti'yiz, biz Türk milletiyiz.
Akıllarınca bizi avutarak bağımlılığın yörüngesinde tutmayı istiyorlar. Ankara'da bulamadığımızı Brüksel'in kapı önlerinde arayalım istiyorlar. 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan konferansla Türkiye resmen Avrupa Birliği'ne katılım müzakerelerine başlamıştı. Yine aynı gün Türkiye için Müzakere Çerçeve Belgesi yayımlanmıştı. Böylece, Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki gelgitli ilişki, çok önemli bir dönüm noktasını aşarak yepyeni bir sürece girmişti. Katılım müzakerelerinde şu ana kadar 16 fasıl müzakerelere açılmış, bir tanesi de geçici olarak kapatılmıştı. Bazı üye ülkelerin siyasi blokajları ve Kıbrıs sorunu müzakere sürecini rehin almıştı. 2006-2010 yılları arasında 13 fasıl müzakereye açılmışken, açılmayan fasılların büyük bir bölümü üye ülkelerin siyasi dirençlerine takıldığı için, 2010-2013 döneminde yalnızca bir fasıl müzakereye açılabilmişti. Hatta 17 Mayıs 2012 tarihinde Türkiye ve Avrupa Komisyonu arasında pozitif gündem başlatılmış, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısından bazı önemli konulardaki işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi hedeflenmişti.
"VAKİT, BRÜKSEL MACERASINA SON VERMENİN VAKTİDİR"
Ne yapılırsa yapılsın, Türkiye-AB arasındaki güven bunalımı, Brüksel merkezli subjektif yargılar aşılamamıştır. Türkiye'ye üçüncü sınıf ülke muamelesi yapılması, her seferinde açılmayan, açılsa da bir türlü kapanmayan fasıllarla müzakerelerin yıpratıcı ve yorucu seyri milli gururumuzu defalarca incitmiştir." diye konuştu."Avrupa Birliği, Rumların ve Yunan tezlerinin ambargosu altında Türkiye'nin tarihi haklarından ve egemenlik çıkarlarından vazgeçmesi için sürekli yeni engeller çıkarmıştır. Türkiye'nin tarihine, milli ve manevi değerlerine sırt dönmesini, yani varlığını kesin olarak reddetmesini projelendirenler, müzakere havucuyla tek yanlı bağımlılığı sürekli hale getirmek için uğraşmışlardır. Yalnızca Rum ve Yunan komplosu değil, geri planda ABD'nin, Almanya'nın ve Fransa'nın bulunduğu potansiyel blok, Türkiye'nin birliğe girişini yapay bahanelerle devamlı kundaklamış ve kösteklemiştir. 2019 yılının ikinci yarısında, Rum yönetiminin ve Yunanistan'ın 'Doğu Akdeniz'de ülkemizin ve KKTC'nin meşru hakları hilafına giriştikleri hidrokarbon sondaj faaliyetleri'ne verdiğimiz tepki sonrası AB'nin 'Birlik Dayanışması' adı altında ülkemize karşı aldığı kararlar tam bir çifte standart olarak tarihe geçmişti. Ardından Suriye'nin kuzeyindeki PKK/YPG yuvalanmasına karşı meşru mücadelemize yönelik AB'nin temelsiz suçlamaları üyelik müzakerelerini baltalamıştı. Açıkça söylemek isterim ki, Avrupa Birliğinin Türkiye'yi üye olarak kabul etmeye niyeti, böyle bir hedefi, samimi ve dürüst bir çizgisi, tutarlı, objektif ve ahlaki bir bakışı yoktur, hiç de olmamıştır.
"BİZİM İÇİN AVRUPA BİRLİĞİ BİTMİŞTİR"
Gerçekten vakit Türkiye vaktidir, vakit Brüksel macerasına son vermenin vaktidir. Egemenliğimizin Brüksel'e, sahte yeryüzü cennetine devri diye bir şey söz konusu olamayacaktır. Avrupa Birliği madem bizi istemiyor, madem kırk dereden su getiriyor, madem gözünüzün üstünde kaşınız var diyor, o halde biz de onları dünden istemediğimizi, üyelik serüveninin bir an evvel noktalanması hususunda parti görüşümüzü aziz milletimizle paylaşıyoruz. Avrupa Birliğinin kirli, kindar ve tarihi hesaplarla ihata edilmiş müzakere defteri açılmamak üzere ister tek taraflı ister iki taraflı olsun mutlaka kapatılmalıdır. Bizim için Avrupa Birliği bitmiştir. AB'yle doğmadık, AB'siz de ölmeyiz. AB'yle var olmadık, AB'siz de yolda kalmayız. 60 yıl kaybettik, bir 60 yıl daha kaybedemeyiz, onun bunun ağzına bakamayız. Ülkemizi yargılayan, sinirlerimizi geren, milli şerefimize dil uzatan bir birlik yapısının isteseler de artık içinde olamayız, olmamalıyız. Dünya AB'den müteşekkil değildir. Türkiye tarihi referanslarıyla, medeniyet birikimiyle, müstesna kültür hazinesiyle, kardeşlik ve iyi komşuluk hukukuyla çevresinde dost kuşağı oluşturmaya mahir ve muktedirdir. Avrupa Birliğinin PKK'yı üye örgüt statüsünde saflarına almasının önünde de bir engel kalmamıştır.
YENİ ANAYASA
Türkiye Cumhuriyeti'nin, yepyeni bir diriliş ruhuyla darbe anayasasının yerine herkesi kapsayan, geniş katılımlı, demokratik, insan hak ve hürriyetine bağlı, devlet ve toplum hayatının hassasiyetlerini özümseyen, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile uyumlu, milli ilkelerle bütünleşmiş bir anayasayla yeni yüzyıla mühür vuracağına inanıyoruz.
Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümünde 100 maddelik anayasa teklifimizle de hazırlıklarımız tamamlanmış, bizatihi Sayın Cumhurbaşkanımızla paylaşılmıştır. Cumhur İttifakı olarak başaracağımızdan kuşku duymuyorum. Türkiye, dünyanın parlayan yıldızıdır. Dünyadan Türk’ü ve Türkiye'yi çekip çıkardığınızda geriye hiçbir şey kalmayacaktır ve dünyanın kalbi de Türkiye'den, Türk dünyasından atacaktır. Yaşasın Türk milleti, yaşasın Türk vatanı. Var olsun Türkiye Cumhuriyeti.