AYM'den zamanaşımından düşen işkence davası için emsal karar!

Anayasa Mahkemesi, işkence iddiasıyla açtığı dava zamanaşımından düşen Feride Kaya'nın başvurusu üzerine işkence yasağının maddi ve usul boyutlarıyla ihlal edildiğine karar verdi. Kaya'ya net 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.

Son Güncelleme:

Anayasa Mahkemesi, işkence iddiasıyla açtığı dava zamanaşımından düşen Feride Kaya'nın başvurusu üzerine Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan işkence yasağının maddi ve usul boyutlarıyla ihlal edildiğine karar verdi. Yüksek Mahkeme, Kaya'ya net 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine de hükmetti.

Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, Feride Kaya, 2002'de gözaltı sırasında işkenceye uğradığını ileri sürerek, kötü muamelede bulunan iki jandarma görevlisi ile işkence sonrası "darp yoktur" raporu veren iki doktorla ilgili şikayetçi oldu. Kaya, işkence sonucu kolunu kullanamadığını ifade etti.

Gözaltı sürecinde devlet hastanesinde yapılan muayenelerinde "Darp ve cebir izine rastlanmadı" şeklinde kayıt düşüldüğünü, ceza infaz kurumundayken hastaneden verilen raporda da ortopedik muayenesinin normal olduğunun kaydedildiğini belirten Kaya, tahliye olduktan sonra 2003'te Türkiye İnsan Hakları Vakfına başvurdu.

Türkiye İnsan Hakları Vakfınca Kaya hakkında düzenlenen sağlık raporunda, başvurucu hakkındaki bulguların "kaba dayak ve elektrik işkencesi öyküsüyle uyumlu olduğu" sonucuna ulaşıldı.

Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen raporda ise başvurucudaki bulguların ne zaman oluştuğuna ilişkin tıbben görüş bildirilemeyeceği, kişiye gözaltı sürecinde işkence yapıldığına ilişkin kesin tıbbi delilin olmadığı ifade edildi.

Farklı tıp fakültelerinden alınan raporlarda, başvurucunun adli muayenelerinin ilgili prosedüre uygun yapılmaması nedeniyle tıbbi açıdan güçlüklerin ortaya çıktığı, başvurucunun fiziksel ve ruhsal bulgularının ifadelerinde belirttiği işkence hikayesiyle uyumlu olduğu belirtildi.

KAMU DAVASI AÇILDI

Savcılık yürüttüğü soruşturma sonucunda, başvurucu hakkında düzenlenen sağlık raporlarının içeriğinin gerçeğe aykırı olduğu suçlamasıyla iki doktor hakkında "görevi kötüye kullanma", kötü muamele iddialarını gerçekleştirdikleri isnadıyla da iki jandarma personeli hakkında "gözaltındaki kişiye kötü muamele yapma" suçlarından kamu davası açtı.

Mahkeme, başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığının kabulünün gerektiğini ancak kötü muamelede bulunan kişilerin kim olduğuna dair tam bir kanaat oluşmadığını belirterek, jandarma personelinin beraatlerine, doktorların görevi kötüye kullanma suçuyla ilgili olarak ise zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle davanın düşürülmesine hükmetti.

Yargıtay kararıyla doktorlar yönünden hüküm onandı, kötü muamelede bulunduğu iddia edilen jandarma personeli yönünden ise beraat kararı bozuldu.

Bozma üzerine yeniden yapılan yargılamada mahkeme önceki kararında direndi, kararın temyiz edilmesi sonrasında inceleme yapan Yargıtay Ceza Genel Kurulunca ise 2016'da davanın zamanaşımından düşürülmesine karar verildi.

Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunan Feride Kaya, sorumlular hakkında etkili bir soruşturma yürütülmediğini belirterek işkence yasağının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Yüksek Mahkeme, Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan işkence yasağının maddi ve usul boyutlarıyla ihlal edildiğine karar verdi.

MAHKEMENİN DEĞERLENDİRMESİ

Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde, kötü muamele yapılmasına neden olan saikin önemi ne kadar yüksek olursa olsun yaşam hakkı gibi en zor koşullarda bile işkence, eziyet veya insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yapılamayacağı vurgulandı.

Gerekçede, "Başvurucunun beyanları, tanık anlatımları ve çeşitli sağlık raporlarına yansıyan bulgular, başvurucunun gözaltında kötü muameleye maruz kaldığına ilişkin mahkeme kararı ve bu kararı destekler nitelikteki Yargıtay bozma ilamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun kötü muameleye maruz kaldığı sonucuna ulaşılmıştır." tespiti yapıldı.

Kötü muamele teşkil eden eylemlerin başvurucudan bilgi alma veya suçunu itiraf ettirme özel amacı doğrultusunda gerçekleştirildiği ve bu süreçte kamu görevlilerinin kasıtlı hareket ettiğinin değerlendirildiği belirtilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

"Başvurucuya kasti olarak uygulanan muamelenin amacı, süresi, sağlık raporlarına yansıyan fiziksel ve ruhsal etkisi de dikkate alındığında ve söz konusu fiillerin devlet görevlileri tarafından bilinçli olarak yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda işkence olarak nitelendirilmesi mümkün görülmüş ve Anayasa'nın 17. maddesi kapsamında devletin negatif yükümlülüğüne aykırı davranıldığı sonucuna ulaşılmıştır."

13 YIL 4 AY 20 GÜN SONRA SONLANDIRILDI

Öte yandan adli makamlardan beklenenin, eylemlerin niteliği ve öngörülen cezaların ağırlığı itibarıyla işkence gibi vahim bir suçtan tarafların haklarını da gözeterek soruşturmayı azami süratle tamamlamak olduğu vurgulanan gerekçede, başvurucunun zamanaşımı konusundaki uyarılarına rağmen adli makamların dosyayı suç tarihinden 13 yıl 4 ay 20 gün sonra sonlandırdığı ve verilen kararın da zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesine dayandığı hatırlatıldı.

Gerekçede, "Kötü muamele yasağı bağlamındaki soruşturmaların hızlı bir şekilde tamamlanarak zamanaşımına uğramasına imkan verilmemesi şeklindeki pozitif yükümlülük kapsamında adli makamların yeteri kadar hassas davranmadığı ve işkence suçunu oluşturan hukuka aykırı eylemlere hoşgörü göstererek kayıtsız kaldığı kanaatine ulaşılmıştır." ifadesine yer verildi.

İşkence yasağının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmış ise de zamanaşımının dolması nedeniyle yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmadığı belirtilen gerekçede, bu nedenle mağduriyeti giderilemeyen başvurucuya manevi zararları karşılığında 90 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verildiği ifade edildi.

AA

Sonraki Haber