AYM Başkanı Zühtü Arslan’dan ‘bireysel başvuru’ açıklaması
Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan, "Her geçen gün artan iş yükü olmak üzere olağanüstü sıkıntılara rağmen Anayasa Mahkemesi iyi işleyen etkili bir bireysel başvuru sistemini hayata geçirmek için gece gündüz çaba göstermektedir" dedi.
AYM Başkanı Zühtü Arslan, Anayasa Mahkemesi’nin Temel Haklar Alanındaki Kararlarının Etkili Şekilde Uygulanmasının Desteklenmesi projesi kapsamında bir otelde düzenlenen bölge toplantısına katıldı. Toplantının açılışında bir konuşma yapan Arslan, hukukun toplumun ortaya çıkışından itibaren var olduğunu, toplum ve onun örgütlü hali olan devlet olduğu müddetçe hukukun da var olmaya devam edeceğini söyledi.
Türkiye'de 2010 Anayasa değişikliğiyle kabul edilen ve 2012 yılında uygulamaya geçen bireysel başvurunun bu ilişkide yeni bir dönem başlattığını ifade eden Arslan, şöyle devam etti:
Anayasa'nın 148. maddesine eklenen fıkrayla Anayasa'da ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde ortaklaşa korunan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddiasıyla herkesin Anayasa Mahkemesine başvurabilmesine imkan sağlanmıştır. Bu vesileyle belirtmek isterim ki, anayasasında açıkça ve lafzen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine yer veren nadir ülkelerden biri Türkiye'dir.
Daha önemlisi bireysel başvuruya ilişkin Anayasa değişikliğinin gerekçesinde bu hak arama yolunun hak ihlallerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden ülke sınırları içinde giderilmesini sağlayacağı, böylece Strazburg Mahkemesinde ‘Türkiye aleyhine açılacak dava ve verilecek ihlal kararlarında azalma olacağı’ belirtilmiştir. Bu pratik amacın ötesinde, Anayasa koyucuya göre, ‘Türkiye'de de iyi işleyen bir bireysel başvuru sisteminin kurulması, haklar ve hukukun üstünlüğü temelindeki standartları yükseltecektir.
GECE GÜNDÜZ ÇABA GÖSTERİYORUZ
Anayasa Mahkemesinin iyi işleyen etkili bir bireysel başvuru sistemini hayata geçirmek için gece gündüz çaba gösterdiğini belirten Arslan, şunları söyledi:
Yaklaşık 10 yıllık bireysel başvuru tecrübesinin sonunda şu soruyu sormamız gerekiyor: Bireysel başvuru sistemi anayasa koyucunun öngördüğü şekilde iyi işliyor mu ve haklar standardını yükseltiyor mu? Başlangıcından itibaren bireysel başvurunun uygulayıcılarından biri olarak bu soruyu olumlu olarak cevaplamak gerektiğini düşünüyorum. Başta her geçen gün artan iş yükü olmak üzere olağanüstü sıkıntılara rağmen Anayasa Mahkemesi iyi işleyen etkili bir bireysel başvuru sistemini hayata geçirmek için gece gündüz çaba göstermektedir.
66 BİN BAŞVURU VAR
Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, iyi işleyen etkili bir bireysel başvuru sistemini sürdürmek Anayasa Mahkemesinin tek başına yapabileceği bir iş değildir. Bu noktada özellikle ihlal kararlarının muhataplarınca gereği gibi anlaşılması ve yerine getirilmesi büyük önem taşımaktadır. Burada bireysel başvuru kurumunu tehdit eden birbiriyle bağlantılı iki önemli tehlikenin olduğunu söyleyebiliriz. Bunların ilki her geçen gün artan başvuru sayısıdır. Anayasa Mahkemesinin önünde şu an itibariyle 66 bin civarında başvuru bulunmaktadır. Bu sayının içinde bulunduğumuz 2022 yılında maalesef daha da artması öngörülmektedir. Nitekim yeni yılın ilk ayında yapılan başvuru sayısı 12 bine yaklaşmıştır.
Anayasa Mahkemesinin kararlarında vurgulandığı üzere temel hak ve özgürlüklerin öncelikle kamu makamları ve derece mahkemeleri tarafından korunması gerekir. Burada koruma sağlanamadığı şikayeti olduğunda Anayasa Mahkemesi konuya ilişkin anayasal hükümleri yorumlayarak ihlalin olup olmadığına karar vermektedir. Bu aşamadan sonra idari ve yargısal mercilerin aynı veya benzer meselelere ilişkin uygulamalarını Anayasa Mahkemesi’nin yaptığı anayasal yorum ve değerlendirme çerçevesinde gerçekleştirmeleri beklenir. Anayasa Mahkemesi’ne göre aksi durum, aynı meseleye ilişkin tüm uyuşmazlıkların Anayasa Mahkemesi önüne taşınması sonucunu doğurur.
HAYATİ DERECEDE ÖNEMLİ
Bu şekilde işleyen bir bireysel başvuru yolunun sürdürülebilmesi ise imkansızdır. Kısacası bireysel başvurunun sürdürülebilmesi yasama, yürütme ve yargının bu konuda üzerine düşeni yapmasıyla mümkündür. İhlalin kanundan kaynaklandığının tespit edildiği durumlarda yasama organının ihlale neden olan kanun hükümlerini yeni ihlallerin önlenmesi amacıyla değiştirmesi veya kaldırması hayati derecede önemlidir. İhlalin idari ve/veya yargısal mercilerin kararından kaynaklandığı durumlarda ise sadece somut başvuruya konu ihlale yol açan idari ve yargısal mercilerin harekete geçmesi yeterli değildir.
İÇTİHAT FARKLILIKLARI GİDERİLMELİ
Diğerlerinin de somut başvuruları beklemeden önlerine gelen aynı meselede Anayasa Mahkemesinin ihlal kararları doğrultusunda karar vermeleri beklenmektedir. Bu bağlamda 2016 yılından itibaren faaliyete geçen ve yargı sistemimiz bakımından önemli bir kazanım olan istinaf mahkemelerine de çok önemli görevler düştüğünü ifade etmek isterim. Bölge Adliye Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemelerinin temyize tabi olmayan kararlarına karşı doğrudan bireysel başvuru yapıldığı bilinmektedir. Bu başvurularda ortaya çıkan sorunlardan biri içtihat farklılıklarının giderilememesidir.
YARGILAMA HAKKANİYETİ ZEDELENDİ
Anayasa Mahkemesi bu konuya ilişkin verdiği bir ihlal kararında ‘Yargıtay daireleri arasındaki derin ve süregelen içtihat farkının faaliyete giren istinaf mahkemesi niteliğindeki BAM daireleri arasında da sürdürüldüğü saptanmıştır’ demek suretiyle bu soruna işaret etmiştir. Mahkememiz söz konusu içtihat farklılıklarının giderilememesinin hükümden bağımsız olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği sonucuna ulaşmıştır. Eminim bugünkü oturumlarda bu soruna ilişkin çözüm önerileri de tartışılacaktır.
Kaynak: İHA