Asrın felaketinde 'pancake tipi' ve yumuşak kat' detayı! 'Tehlikeli bir olgu...'

Tüm Türkiye'yi yasa boğan depremlerde 11 ilimizdeki binaların nasıl yıkıldıkları da gelecek için önlemler almamız noktasında çok önemli. Türkiye'den ve dünyanın dört bir yanından uzmanlar, "pancake tipi yıkılma" ve yumuşak kat" olgularına dikkat çekiyor...

Son Güncelleme:

Asrın felaketinde 44 bini aşkın insan yaşamını yitirirken depremlerin etkilediği 11 ilimizde 160 bini aşkın bina ya yıkık ya da acil yıkılacak ve ağır hasarlı bina olarak kayıtlara geçti. Söz konusu şehirlerimizde yaşamın yeniden sağlıklı bir şekilde kurulabilmesi için çalışmalar tüm hızıyla devam ederken bu süreçte felaketin her detayından dersler çıkarmak da oldukça önemli. Bu noktada mutlaka binaların nasıl yıkıldığına da bakmak gerekiyor.

Binaların ekseriyetle “pancake” şeklinde tarif edilen üst üste çökme, “akordeon tipi” olarak ifade edilen yana devrilerek çökme ve geriye kapaklanma şeklinde üç biçimde yıkıldığı ifade ediliyor. Tüm dünyadan uzmanlar ise “pancake” modeline dikkat çekmekte.

'YUMUŞAK KAT' KAVRAMI

En sık görülen bu yıkım türünde bina, kolon ve kiriş bağlantılarının gerekenden zayıf olması nedeniyle üst üste çöküyor. Aynı zamanda “yumuşak kat” oluşumuna neden olan uygulamalar da hem akordeon tipi yıkılmaya hem de pancake tipi yıkılmaya sebebiyet verebiliyor.

Öncelikle “yumuşak kat” kavramına bir açıklık getirmekte fayda var. Yüksek İnşaat Mühendisi Volkan Atabey, genellikle ticari olarak kullanılmak istenen alanların oluşturulması amacıyla tuğla duvarları azaltılmış ve alanı artırılmış katların “yumuşak kat” olarak tabir edildiğini belirtiyor. Bu alanlar genellikle zemin katlarda oluşturulduğu için ortaya önce zemin katın çöktüğü, binanın da zemin katın üzerine oturarak çöktüğü yıkılmalar çıkıyor. Atabey şöyle devam ediyor:

“Kolon kesilmesi, dolgu duvarların kaldırılması vs sonucu yanal rijitliği zayıf olan katın göçmesine yumuşak kat sebep olur. Daha az rijitliğe sahip bu kat, deprem sırasında ağır hasara uğrayabilir, yeterli sünekliğin olmadığı durumda tamamen çökebilir.”

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr. Varol Koç ise “Deprem Sonrası Ağır Hasarlı Bina Hasarlarının Sınıflandırılması” başlıklı makalesinde pancake tipi yıkılmayı “üst üste yığılma yıkımı türünden hasarlar” başlığının altında değerlendiriyor ve “katların üst üste yığılması şeklindeki yıkımlar, şüphesiz en ciddi hasar çeşididir” diyerek şunları ifade ediyor:

“Bu durumun oluşmasında taşıyıcı sistemin yetersiz ve hatalı donatılara sahip olmasının yanında, yatayda deprem yüklerine karşı dirençliliği arttıracak olan perde duvar elemanlarının olmaması, kirişlerin boyutlarının gereğinden daha fazla olması ya da kolon boyutlarının gereğinden daha küçük olması nedeniyle zayıf kolon-güçlü kiriş durumunun ortaya çıkması ve kolonların kirişler tarafından deprem anında hasara uğratılması tipik nedenler olarak sayılabilir.”

'TEHLİKELİ BİR OLGU'

Tokyo Üniversitesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Kusunoki Koichi, Kahramanmaraş merkezli depremleri ve yıkılan binaları incelerken pancake tipi yıkılmaya dikkat çekiyor ve “Bu, tüm binanın kendi üzerine çöktüğü çok tehlikeli bir olgu” diye konuşuyor.

“Şiddetli sarsıntı önce binanın sütunlarının patlamasına neden olur, bu da binanın her katının hızla düşmesine katlanmasına yol açar” şeklinde devam eden Prof. Kusunoki bu tip yıkılmada insanların kaçacak zaman bulamadıklarına da dikkat çekiyor.

Türkiye'deki bina yönetmeliğinin aslında Japonya'daki ile büyük oranda benzerlikler taşıdığını aktaran Prof. Kusunoki bununla birlikte birçok eski binanın bu standartları karşılamadığına dikkat çekiyor. Prof. Kusunoki, çöken binaların yaşlarına ve yıkımın kesin nedenlerine bakmanın elzem olduğunun altını çiziyor.

Vox ise yaptığı araştırmada bölgede ve kalabalık nüfuslu ülkelerde hatta Hindistan ve Pakistan'da da zemin katın dükkan olarak kullanıldığı yapıların oldukça yaygın olduğuna dikkat çekiyor. Hatta 2001'de Hindistan'ın Gucarat bölgesinde meydana gelen ve 20 bini aşkın insanın yaşamını yitirdiği 7.6 büyüklüğündeki depremde de benzer tipte yıkılmaların meydana geldiği ifade ediliyor.

California'da bulunan Deprem Mühendisliği Araştırma Enstitüsü'nden Prof. Rakesh Goel, 2001'de New Civil Engineer adlı dergiye verdiği röportajda da bu tip yıkılmalara dikkat çekiyordu.

ECAS 2002 Uluslarararası Yapı ve Deprem Mühendisliği Sempozyumu'nda yayınlanan ve Prof. Dr. Mizan Doğan, Prof. Dr. Nevzat Kıraç ve Prof. Dr. Hasan Gönen imzalı “Soft-Storey Behaviour in an Eartquake and Samples of İzmit Düzce” (Bir depremde yumuşak-kat davranışı ve İzmit, Düzce örnekleri) makalede 1999 Marmara Depremi'nde yıkılan binaların yaklaşık yüzde 85-90'ında yumuşak kat tespit edildiği aktarılmaktaydı.

'EN AZINDAN MİNİMUM ŞARTLARA UYULMALI'

“Kolon kesme” tartışmaları 2020 Ege Denizi Depremi'nde de gündeme getirilmişti. Sonuç olarak Doç. Dr. Varol Koç, makalesinde pek çok uyarıda bulunurken “Narin kolon oluşumundan kaçınmalıdır. Kolon kesit boyutları en azından yönetmelik minimum şartlarına uygun olmalıdır” diyor ve şöyle ekliyor:

“Yapısal bir elemanı yok etmek bina için ne kadar hatalı ise, bilinçsizce ilave etmek de o kadar hatalıdır. Yapının duvarları dahil hiçbir elamanında aksi hesapla kanıtlanmadan değişiklik yapılmamalıdır. Örneğin simetrik davranışı bozacak bir duvar ilavesi bile sistemi emniyetsiz duruma düşürebilir.”

Kaynaklar: Doğal Afetler ve Çevre Dergisi, Volkan Atabey, ECAS 2002 Uluslarararası Yapı ve Deprem Mühendisliği Sempozyumu, Vox, NHK World, New Civil Engineer, The Conversation

Kaynak: Web Özel

Sonraki Haber