Antalya için ürküten uyarı: Yıkımın en büyüğü böyle olacak

Antalya'nın birçok noktasındaki tarıma uygun arazilerin yapılaşmaya açılmasının olumsuz etkilerine dikkat çeken Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Atakan Yüklü, "Ürün yetişmesi gereken yerlere dikilen binalar, sıvılaşmadan kötü şekilde nasibini alırlar" dedi.

Son Güncelleme:

Kumluca ilçesi açıklarında, 2 Kasım'da meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki deprem, kentin birçok noktasından hissedildi. Sarsıntının ardından Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, depremin odak noktası Kumluca'nın zemin sıvılaşması bakımından riskli olduğunu ve depremin büyüklüğünün zeminin yapısına göre daha da yükselebileceğine ilişkin uyarıda bulundu.

Kumluca'nın zemininden dolayı çok riskli bölgede olduğunu belirten Jeofizik Mühendisleri Odası Antalya Şube Yönetim Kurulu üyesi Atakan Yüklü, "Kumluca sıvılaşmanın çok yüksek olduğu bir nokta. Yer altı suyu seviyesi çok yüksek. Toprakta 1 metre sonra suya giriyorsunuz. Böyle bir zeminde yüksek katlı binalarımız var. Deprem dalgası bu zemine vurduğu zaman içerideki suyu boşaltıyor ve bina suyun içerisine gömülüyor" diye konuştu. 

'YIKIMIN EN BÜYÜĞÜ DE BU ŞEKİLDE OLACAK'

Sıvılaşmanın Antalya'daki sahil bölgelerinde yerleşim alanları için riskli bir durum olduğunu kaydeden Yüklü, "Beklediğimiz Akdeniz depreminde oluşacak deprem dalgaları suya doygun zeminlerde bize sıvılaşmayı gösterecektir. Yıkımın en büyüğü de bu şekilde olacaktır. Bu depremin Alanya'da hissedilmesinin sebebi de yine sıvılaşmayla alakalı. 1969 yılında Kalkan açıklarında bir depremde Serik'teki Silyon Antik Kenti etkilenmiş" dedi. 

Zeminin depremi büyütme etkisini çalışmalarıyla ortaya koyduklarını dile getiren Yüklü, "Zemininizin durumunu öğrendiğiniz zaman korkunuzun olmaması gerekiyor. Binamızı yapmadan önce jeofizik etüdünü yaptırıp zeminin sıvılaşıp sıvılaşmayacağını görmek gerekiyor. Alüvyon zeminlerde Kumluca, Demre, Finike'nin sahil kısmı Aksu ve Serik'in sahil kısımları buralar alüvyonlu tarım toprakları. Ürün yetişmesi gereken yerlere dikilen binalar sıvılaşmadan kötü şekilde nasibini alırlar. Bu bölgelerin hepsi risk altındadır. Ne yazık ki biz gevşek zeminlere yüksek katlı binalar yapıyoruz" diye konuştu. 

'BİNALARIN KONTROL EDİLMESİ GEREK'

Atakan Yüklü, 2000 yılı öncesi yapılmış tüm binaların kontrol edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Jeofizik mühendisleri binanın röntgenini çekerek binanın çürük olup olmadığını belirleyebiliyor. 'Çök, kapan, tutun' diye eylemimiz var. Bu eylem öncesinde binanıza güvenmeniz gerekir. Binanın içinde çöktünüz, kapandınız bunun amacı oda içerisindeki eşyadan korunmak içindir. Ancak çürük binada bu eylemi gerçekleştirmenin bir yararı olmayacaktır" dedi.

Kaynak: DHA

Sonraki Haber