Alevi aileye çirkin saldırı hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan açıklama!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 6. Din Şurası kapanış programında önemli açıklamalarda bulundu. İzmir'de Alevi bir ailenin evine işaret koyulması hakkında ise "Gereği yapılacak" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
Sizlere saldıran bazı gafillerin ihanetleri asla unutulmayacaktır. Minareleri ezansız, bizleri vatansız bırakmayan aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Din şurasının kapanış programı vesilesiyle, sizlerle bulunmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle belirtmek istiyorum.
Gençliğe yönelik din eğitimden İslam düşmanlığına kadar hepsi birbirinden önemli samimi tartışmalar yaşandı. Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmeti konuşuldu, yapılan işlerle ilgili verimliliğin artırılması için bazı kararlar alındı. Maddeler 37 olunca 100'ü bulacak heralde dedim. Bilgi ve görüşleriyle katkıda bulunan herkese teşekkür ediyorum. İstişare, bir Peygamber geleneğidir. Bir konuda işin ehline danışmak, Peygamberimizin ümmetine öğrettiği bir lütuftur.
Son iki asırda yüzleştiğimiz pek çok sıkıntının gerisinde şuraya gerektiği değerin verilmediği durumlar vardır. Müslümanlar kimi zaman yönlendirme ve manipülasyonlara maruz kalmıştır. Çıkar amaçlı yaklaşımlar İslam dünyasını birleşmekten alıkoyuyor. Türkiye olarak gerek ülkemizle, gerek İslam İşbirliği gibi topluluklarla şuramızı harekete geçirmeye çalıştık. İslam dünyasının üzerine serpilmiş ölü toprağını silkelemek için uğraştık, içeride ve dışarıda çok büyük mücadeleler verdik. Tecrübelerimiz bize karar alınmak değil, alınan kararların uygulanması olduğunu gösteriyor. Aldığımız kararların her platformda icraata geçmesi için aşama aşama takibin yapıyoruz.
6'ncı din şurasının diyanet hizmeleri ve sosyokültürel amaçlı toplanması son derece önemlidir. Dinimiz İslam, hayatımızın tüm alanlarını kuşatan, kucaklayan yasaklar biçimidir. Eğitimden evliliğe kadar yaşamımızı düzenleyen bir dine inanıyoruz. Bir Müslüman olarak günün 24 saati, ömrümüzün sonuna kadar Müslümanca yaşamakla emrolunduk. Dinde ekleme çıkarma, bidat olmaz. Bana uymuyor, aklıma yatmıyor diyerek kimse nasları inkar edemez. çünkü bir Müslüman dinini hayatın şartlarına göre değil, hayatını dinin inançlarına göre şekillendirir. Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi yaptıklarını dine uydurmaya çalışır. Özellikle dini hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere uyduran dogmalara itibar etmeyeceğiz. Modern insan sahip olduğu onca teknolojiye rağmen hiç olmadığı kadar yalnızdır. Kadim değerler de itibarsız hale geliyor.
Mahremin yerini teşhirciliğin, evliliğin yerini gayrımeşru ilişkilerin aldığı sıkıntılı bir devirdeyiz. Tarih boyunca istismara konu edilmiş en kötü şey din ve dindarlık olmuştur. FETÖ ile DEAŞ, Boko Haram gibi terör örgütleri bunun en büyük örneğidir. Şer odaklarının ekmeğine yağ sürmüşlerdir.
İslam dünyasını tehdit eden en önemli sıkıntılardan biri de, taifeciliktir. Avrupa'nın 4 asır önce yaşadığı 30 yıl savaşlarına benzer kavga bugün yakın coğrafyamızda vuku buluyor.
Kayınbiraderlerimin birinin adı Hasan, biri Hüseyin, biri Ali'dir. Bizde böyle ayrım yok. Bunlar Sevgili Peygamberimizin en yakınlarıydı. İslam için yaptıklarını bilir, severiz.
Son günlerde bazı evlerin kapılarına bazı işaretler koyuluyor ülkemizi bölmek için. Bizim ülke olarak böyle bir sorunumuz yoktur. Bu işaretleri koyanların üzerinde güvenlik güçlerimiz çalışmaktadır, yakalandıklarında gerekli işlemler yapılacaktır.
Görevini hakkıyla yapamayan hocalarımızın yerini Pensilvanya'da yaşayan hokkabazlar kapatmak için çalışacaktır. Pensilvanya'daki olay bir projedir. Türkiye üzerinde oynanan oyunun alameti farikasıdır. Kolilerce dosyayı Amerika bu adamı ısrarla vermiyorsa, arkasında neler olduğunu milletimizin görmesi lazımdır.
Tek parti yıllarında olduğu gibi, ezan sesine hasret kaldığımın dönemler inşallah geride kalmıştır. Son 10 yılda olduğu gibi kaybetmeye mahkumlardır. Bu millet 27 Mayısların 28 Şubatların, 15 Temmuzların yaşanmasına izin vermeyecektir. Bir dönem sayısı 60 binlere düşen İmam Hatip okullarımızda şu an 1 milyona yakın öğrencimiz var. Bu müspet ortam sizlerin mesuliyetini ağırlaştırıyor.Yurtdışındaki camilerimiz çölün ortasındaki vaha gibi kardeşlerimizi kucaklıyor. Diyanet modeli dünyadaki diğer Müslüman ülkeler için de emsaldir. İstanbul'un bir ilim merkezi haline gelmesi, İslam üniversitesinin kurulmasını özellikle önemsiyorum.